English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Dirás

Dirás traduction Turc

304 traduction parallèle
Olharás para ele diariamente e dirás para ti própria :
Her gün ona bakacaksın ve kendi kendine...
E ela dirá : "Como se atreve?" E tu dirás :
O da sana "Bu ne cüret?" diyecek.
- Dirás dos teus ratas.
Doğrusu Lağım Fareleri Loncası.
E tu lhe dirás que sempre o amaste.
Sen de onu her zaman sevdiğini söyleyeceksin.
Dirás que viste rasto dos Apache a irem para oeste.
Sen de onlara Apachelerin Batıya doğru gittiğini gördüm diyeceksin.
- Dirás que estás no espectáculo?
- Şova katıldığını söyleyecek misin?
- Jura que não lho dirás.
- Söz ver.
Eu te ensinarei o que dirás.
Sözlerini sana ben öğreteceğim.
Dirás, "O que É me enviou a vós."
Şöyle diyeceksin, "Beni size kendi olan yolladı."
Um dia, até tu o dirás! Sim.
- Sen de böyle diyecek misin?
que jamais lhe dirás que nos viste.
Bizi gördüğünü ona asla söylemeyeceksin.
Dirás à mamã quais são os teus objectivos.
Sana beklentilerini soracak.
Trajarás calças e dirás que somos estranhos e bárbaros e eles acreditarão em ti.
Pantolon giyip ne kadar barbar olduğumuzu anlatacaksın ve sana inanacaklar.
Portanto, se fores uma rapariga sensata... e quiseres o que eu te vim dar, dirás o que eu quero saber.
Biraz düşünceli bir kızsan ve... vermeye geldiğim şeyi istiyorsan, bilmek istediklerimi söylersin.
Dirás à polícia que foste obrigada, que estavas sequestrada. Assim não te podem acusar de cumplicidade.
Polislere kilit altında tutulduğunu bu yüzden de suç ortaklığı yapmadığını anlat.
- Quais? - Aqueles. "Não matarás, não cometerás adultério, não roubarás... não dirás falso testemunho, honrarás teu pai e tua mãe... e amarás ao próximo como a ti mesmo."
Adam öldürme, zina etme, hırsızlık yapma, yalan yere tanıklık etme annene babana saygı göster ve komşunu kendin gibi sev.
A seguir, dirás que ele é como um pai para ti.
Sonra da baban gibi olduğunu söyleyeceksin.
Vais provocá-los. Dirás aos jornais que sabes quem eles são.
Yapanları gördüğünü söyleyerek onları kışkırtacaksın!
- Quando chegar a altura, me dirás.
Hazır olduğun zaman bana haber verecek misin?
Dirás que sim a Richard.
Richard sana geldiği zaman ona şüphesiz evet diyeceksin.
Porque eu sei que me dirás do que andas à procura.
Çünkü artık neyin peşinde olduğunu söyleyeceksin.
É isso que dirás quando te cansares de mim?
Benden bıkınca bana da böyle mi diyeceksin?
Que dirás ao Peter e à Erica, quando tiverem idade para perguntar o que o pai faz?
Peter ve Erica'ya yaterince büyüdükleri zaman babalarının yaşamak için ne yaptığını sordulkları zaman ne diyeceksin?
Depois, ficarás um momento comigo e me dirás, somente...
O zaman benimle bir anı paylaşıp bana...
É um segredo que não dirás a ninguém.
Bu bir sır, kimseye anlatamazsın.
Se você saiu e foi a algum lugar, é lógico supor que foram juntos. Suponho que me dirás para onde.
Şimdi, sen de bir yere gittiğine göre, belki de birlikte bir yere gittiğiniz varsayımı oldukça mantığa uygun görünüyor.
Que dirás ao Peter e à Katarina?
Peter ve Katarina'ya ne diyeceksin?
E então, que dirás?
Ne dersin o zaman?
- Não lhes dirás, pois não, Billy?
- Sen de söylemezsin değil mi, Billy? - Hayır.
Tu não ouviste aquilo tu não viste aquilo, Não dirás nada a ninguém
Duymadın! Görmedin! Kimseye bir şey söylemeyeceksin!
Dirás ao meu marido o mesmo que eu lhe digo, estás a perceber?
Kocama ne dersem, sen de aynısını söyleyeceksin, anladın mı?
Esses rascunhos devem ser escondidos num pergaminho, juntamente com uma carta minha, que dirás a Tibério para abrir primeiro.
Bu kağıt parçaları, benim mektubumla birlikte parşömen tomarının içine yerleştirilmeli Tiberius'a önce bunu açmasını söyleyeceksin.
Mãe, não dirás nem mais uma palavra até que saia.
Anne, ben gidene kadar başka bir şey söylemeyeceksin.
Dirás ao Laurent, porque ele vai entender,... é uma criança que me ama.
Laurent'a açıklayabilirsin. Beni seviyor, düğün gününde beni anlayacaktır.
Agora dirás que tu pagas todas as contas.
Hadi, bizim faturalar nasıl ödendi nasıl? Söyle söyle, söyle.
Dizer o que tu não dirás,
Söyleyemediklerini söylemek.
E que nobre, não me dirás?
Hangi asilmiş o, bir zahmet?
- Um dia, tu própria mo dirás.
- Bana bu cevabı sen verirsin.
O que dirás ao Jack quando ele chegar?
Jack'e geldiğinde ne diyeceksin?
Promete-me, Annie, que não dirás nada acerca disto a ninguém, promete-me. Claro, eu prometo, se o desejas.
Elbette, eğer öyle istiyorsan, söz veriyorum.
Além do mais, se não vos disseram a vocês, tu não nos dirás a nós.
Ayrıca, onlar size söylemiyor siz de bize.
Hoje e amanhã dirás o seguinte :
Bugün ve yarın, şunu söyle :
- E que lhes dirás, heroína?
- Onlara ne anlatacaksın?
Não dirás ao teu pai até partirmos?
Biz gidinceye kadar ona söylemezsin, değil mi?
Ellen, dirás que estás a falar comigo?
Ellen, benimle konuştuğunu söyle ona. Lütfen! - Hayır.
Tu até dirás que brilha como uma luz!
"Kor gibi parlıyor diyebilirsiniz" - Tıpkı bir ampul gibi!
- É uma palavra mágica, uma palavra secreta, que manténs guardada no teu coração e que nunca dirás a ninguém.
Gerçek sihirli sözleri, kalbinin içinde sakladığın ve kimseye söyleyemediğin gizli kelimeleri.
"Sim", dirás tu.
Sen de "Evet." dersin.
Mas aposto que dirás a verdade, rapaz.
Öyleyse, doğruyu söyle evlat.
Nunca ouviste uma palavra daquilo Nunca dirás a alguém
Duymadın!
Tu nunca dirás a alguém Nunca dirás a uma alma.
Kimseye bir şey söylemeyeceksin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]