English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Duncan

Duncan traduction Turc

2,170 traduction parallèle
O Duncan está a ter uma relação com a Hannah.
Duncan, Hannah ile ilişki içinde.
O Duncan vai aceitar bem.
Duncan sorun etmeyecek.
Desculpa a última mensagem e peço desculpa por estar bêbado e ter sido malcriado com o Duncan.
Son mesajım için özür dilerim ayrıca sarhoş olup, Duncan'a kaba davrandığım için de.
Nada que o Duncan já não tenha visto.
Duncan'ın daha önce görmediği bir şey değil.
Olá, Duncan.
Selam, Duncan.
O Duncan está?
Duncan geldi mi?
O Duncan está aqui e estamos a meio de uma coisa.
Duncan burada ve tam bir şeylerin ortasındaydık.
Bambi, este é o Donkey ( Burro ).
Bambi, bu Dunky. Yani Duncan.
Este é o Duncan. É o meu namorado.
Bu Duncan, erkek arkadaşım.
Duncan, esta é a Bambi.
Duncan, bu da Bambi.
Duncan, queres vir ao meu casamento?
Duncan, düğünüme gelmek ister misin?
Duncan.
Duncan.
Este é o Duncan.
Bu Duncan.
Duncan, esta é a Stephanie.
Duncan, bu Stephanie.
Stephanie, este é o Duncan.
Stephanie, bu Duncan.
Talvez seja isso que devo fazer com o Duncan.
Belki de ben de Duncan'la bunu yapmalıyım.
O Duncan e o seu pequeno vício.
Duncan ve küçük alışkanlığı.
Queres que o Duncan seja o homem que lucra com a história da tua vida?
Duncan'ın hayat hikâyenden kâr etmesini mi istiyorsun?
Vamos começar com um homem. Duncan Atwood, o meu editor, um utilizador de prostitutas em série.
Duncan Atwood, editörüm, fahişe bağımlısı.
E alguns homens, como o Duncan, usam prostitutas porque podem.
Ve Duncan gibi bazı erkekler ise, işlerine geldiği için fahişelerle birlikte olur.
E para o Duncan, um homem tão fundamentalmente desonesto, que nem sequer sabe quando está a mentir, é o mais próximo de uma verdadeira relação que irá conseguir.
Ve inanılmaz karaktersiz bir adam olan, ne zaman yalan söylediğinin farkında olmayan Duncan'ın, sahip olabileceği en gerçek ilişki budur.
"O Duncan era um parvo".
Duncan hıyarın tekiydi.
Mas a Sra. Duncan consegue sempre o que quer.
Bayan Duncan ne isterse, onu elde eder, değil mi?
O que a leva a crer que foi o Big Dave Duncan?
Dave Duncan'ın yaptığını nerden çıkardınız?
E aí ele conta como o Dave Duncan o seguia para todo o lado.
Ve burada, Dave Duncan'ın onu nasıI... takip ettiğinden bahsediyor.
O Jerry não sabia porquê, mas quando o confrontou, quer saber qual foi a resposta do Dave Duncan?
Jerry'nin bir fikri yoktu. Bunu O'nunla yüzyüze konuşmak istediğinde.. ... Dave Duncon'ın cevabı ne oldu, bilmek istermisin?
O Dave Duncan matou o meu marido com uma agulha atravessada na cabeça.
Dave Duncan, kocamı bir demiryolu kazığı.. ... ile başını delerek öldürdü Tom.
Do restaurante do Big Dave Duncan.
Koca Dave Duncan'ın dükkanı.
Olá, Sra. Duncan.
Hey, Bayan Duncan.
Para o David Duncan.
David Duncan adına.
- O Dave Duncan matou o meu marido com uma agulha atravessada na cabeça.
- Dave Duncan kocamı kafasına bir tren yolu kazığı çakarak öldürdü.
De todos os sítios onde o Dave Duncan se podia ter escondido porque fugiria para a casa do lago da sua família?
Dave Duncan'ın adaletten kaçabileceği o kadar yer varken neden acaba senin ailenin göl evine kaçtı?
Acho que você sabia que o Dave Duncan tinha matado o Jerry Friddle e não sabia o que fazer, e enquanto tentava resolver as coisas...
Bence Dave Duncan'ın Jerry Friddle'ı öldürdüğünü biliyordun ve ne yapacağını bilemedin, olayın üstünü örtmeye çalışırken suçluluk duygusu Dave'i ele geçirdi ve daha fazla dayanamadı.
A família Duncan espera que todos saibam que o seu amado David regressou a casa.
Duncan'ın ailesi, sevgili Davidler'inin evine geri döndüğünün huzurunu paylaşmanızı diliyorlar.
O encenador local, Herb Duncan, faz a lavagem a seco para as Cheerios e escapou-lhe que ficaste com o papel principal no "Les Mis"!
Yönetmen Herb Duncan Cheerios'ların kuru temizlemesini yapar. Les Miz'deki rolü aldığını ağzından kaçırdı.
Enfim, Duncan, com quem eu trabalho, ele deixa-me fora, e eu deixei o meu casaco no seu carro.
Neyse, Duncan çalıştığım adam beni o bırakıyor. Ve ceketimi arabasında unutmuşum.
- Duncan, seu bastardo!
- Yok öyle, Duncan seni hergele.
Sou o Dr. Christopher Duncan Turk, Chefe de Cirurgia.
Ben de Dr. Christopher Duncon Turk baş cerrah.
Ou o olho medonho e falso da Sandy Duncan.
Ya da Sandy Duncan'ın tüyler ürperten takma gözü gibi.
"E sepultem-me"
Yatırın beni Duncan O'Connor, millet!
- E... Duncan?
- Ayrıca Duncan...
- Vim saber como está o caso.
Davam nasıl gidiyor diye bakmaya geldim Duncan.
Duncan, eu passei por cenas.
Bak Duncan, başıma bir sürü şey geldi.
Está a fumar uma ganza?
Duncan, esrar mı çekiyorsun?
- Duncan?
- Duncan?
Aquela é a Adrianna Tate Duncan.
O bayan Adrianna Tate-Duncan.
Isadora Duncan tem uma escola na rue Danton.
Isadora Duncan'ın Rue Danton'da okulu var.
Duncan, tu não és uma aberração.
Ucube değilsin, Duncan.
É só uma nova escola não é uma execução.
Duncan, bu yeni bir okul, seni suçlayamam.
O Duncan é um cliente.
Duncan bir müşteri.
- Foi o Dave Duncan.
Dave Duncan'dı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]