Translate.vc / Portugais → Turc / Dut
Dut traduction Turc
119 traduction parallèle
Adoro caracóis... Em especial em gelatina de groselha.
Ben salyoangoz severim, özellikle dut ezmesiyle.
Sei que me enterrarão ao pé de uma amoreira.
Ebedî istirahatım, bir dut ağacının altında olacak.
Ele conservou as cebolas e cozeu os ovos nas canecas, debaixo da mesa.
Dut gibi, birşeyler koydu... ve küfelik oldu, yumurtalar... fitil gibi.
Da última vez que o vi estava cego de bêbado.
Babamı son gördüğümde dut gibi sarhoştu.
Provavelmente bêbado que nem um cacho.
Muhtemelen dut gibi sarhoştur.
Wayne!
Dut gibi sarhoşsun!
Duas amoreiras.
Dut ağaçlarıydı.
Dizem que plantar amoreiras no quintal dá sorte.
Denir ki ; bahçedeki dut ağaçları iyi şans getirir.
A cada verão, ficavam cheias de amoras.
Her yaz çok fazla dut verirlerdi.
Cheguei às plantações de árvores de amoras.
Dut ağaçlarıyla dolu bir bahçeye vardım.
Apanhei algumas amoras para levar para casa.
Ardından alıp eve götürmek için biraz dut topladım.
As amoras salvaram-me a vida, uma amora salvou-me a vida.
Beyim, bir dut hayatımı kurtardı. Bir dut hayatımı kurtardı.
Eu deixei a minha casa para matar-me, mas uma amora mudou-me.
Kendimi öldürmek için evden çıkmıştım. Ama bir dut beni değiştirdi.
Uma simples amora, simples e sem importância.
Sıradan önemsiz bir dut.
O tempo e a paciência transformam a folha da amoreira em seda.
Zaman ve sabır, dut yaprağını ipeğe çevirir.
Parece que comeste uma merda gelada ao pequeno-almoço.
Dut yemiş bülbül gibisin.
- Como uma baga, mas mais exótico.
- Dut gibi ama çok daha egzotik.
Aqui está... Uma salada Jiballian!
İşte geliyor... bir jiballian dut salatası.
É uma amoreira.
Bu dut yaprakları.
Rua da amoreira.
- Dut Caddesi'nde.
As ruas Mulberry e Worth.
Dut Caddesi ve Kıymetli.
O Roger tem uma amoreira.
Roger'ın dut ağacı varmış.
O seu vizinho tinha uma no quintal.
Ölen komşunun bahçesinde de dut ağacı var.
A vida de um homem pela de um cão, por uma amoreira.
Bir dut ağacına karşılık bir köpeğin,.. ... bir köpeğinkine karşılık bir adamın hayatı alınmış.
E para beber até os seus fígados se transformem em cebola de cocktail.
Ve dut gibi sarhoş olana kadar içmek için.
Devias ter usado cor-de-rosa.
Yabani dut pembesi kullanmalıydın.
Cor-de-rosa é sempre um chamariz.
Yabani dut pembesi insanların dikkatini çeker.
Vem, meu amor. Atrás da sua casa, sob a árvore da baga...
Senin evinin arkasında, dut ağacının altında.
Sabes como é, uma asneira pegada, toda a gente fica bêbada.
Bilirsin işte, her zamanki zırvalıklar... Herkes dut gibi olur.
Eu vou ficar bêbado...
Ben dut gibi olurum...
- " " Aldeia de amora?
Dut Köyü mü?
Eu os chamo a Mocidade de Amora.
Onlara Dut Gençliği adını veriyorum.
Só para ocasiões especiais... ou para quando um de nós precisa de se embebedar.
Sadece özel durumlar için. Ya da belki birimizin canı dut gibi olmak ister diye.
E eu estou na primeira fila, completamente bêbedo.
Ben de ön sırada dinliyorum ve dut gibi sarhoşum.
Mão da tribo Forest Berry, Grande Karil que derrotou em combate o próprio Urso Negro dá-vos as boas vindas às terras dos Kharuks.
Dut Ormanı kabilesinin lideri çarpışmada siyah ayıyı bozguna uğratan, Ulu Karil. Kharuks topraklarına hoş geldiniz.
Seis bares abertos, comida chinesa, bifes. Balcão de iogurtes, a Nat adora.
Altı tane açık büfe, mezeler biftekler, bir tane kara dut reyonu, Natalie bayılıyor onlara.
O que foi? Não há iogurtes?
Kara dut mu yok?
Tens de os arranjar, ela adora.
Nick, kara dut gelmeli. - Onları çok seviyor. - Hayır, hayır.
Mas desde que a época de caça foi fraca, era bagas e folhas de novo.
Ama av sezonu kötü gittiğinden beri tekrar dut ve yaprak yenmeye başlandı.
- Não, na verdade, encontrei algumas bagas.
Hayır, aslında aşağıda biraz dut buldum.
- Comeste as bagas?
Dut mu yedin?
O que acha de um arranjo de Lisiantus roxos enfeitado com mirtilos.
Eflatun lisantus aranjmanıyla, dut yapraklarına ne dersin? İlginç.
- Como uma baga?
- Eh? Dut gibi mi?
Debaixo da camada de seda estão centenas de ovos, e pequenas larvas emergem para comer nada menos que folhas de amoreira
Kelebekler yüzlerce yumurta bırakır ve bunlardan dut yaprağı dışında hiçbir şey yemeyen tırtıllar çıkar.
Como podes estar tão calmo? , Não aguento estar aqui fechado.
Ben burada dut yemiş bülbül gibiyken siz nasıl bu kadar sakin olabiliyorsunuz?
- Amora...
- Dut çiçeği -
- Sim, amora.
- Evet, dut.
Amoras.
Dut.
O veículo tinha ramos de amoreira.
Ned, kamyonetinde dut dalları bulduk.
- Aldeia de amora.
- Dut Köyü.
Claro, fazíamos tudo com ratos.
Dut yemiş bülbüle döndü. Bay Radley evli bir adam.