Translate.vc / Portugais → Turc / Día
Día traduction Turc
192 traduction parallèle
Sim, vai pega-lo algum día.
Fazla bilmek günün birinde insana zarar verir.
- quase brigamos outro día. - Sím?
- Adamla daha ilk gün papaz olmuştuk.
Algúm día a encontrará.
- Umarım bir gün onu bulursunuz.
e também tem riachos onde a agua jorra día e noite.
Suları tüm gün boyunca insana gülümseyen akarsular da var.
Sim, e um día minha sogra falará tanto que acho que vai machucar a lingua. Muito bem.
Bir keresinde benim de kaynanam çok konuşmuştu. ve çene kemiğini kırmıştı.
É o aniversario do día que a caravana partiu do Sul.
Bugün konvoyun Missori'den ayrılışının yıl dönümü.
Por ordem de Hulagu, el Khan Soberano dos Mongois, a cada día, 100 cidadãos serão torturados até à morte, enquanto a cabeça do Califa não for trazida perante o grande Khan.
Halifenin başı Hakanımıza getirilene kadar, her gün yüz vatandaş ölene kadar işkence görecektir.
Um día, o George Kittredge será o presidente de Redfern Coal.
Günün birinde George Kittredge, Redfern Kömürcülük'ün patronu olacak.
- Bom día, senhor.
Günaydın efendim.
- Bom día, Willie.
- Günaydın Willie.
- Bom día.
- Günaydın hayatım.
- Bom día.
- Günaydın canım.
Ora bom día, tío Willie, Onde estão todos?
Günaydın Willie Amca. Herkes nerede?
Bom día.
Günaydın.
É difícil deixar tudo, quando levámos todo o día caçando.
Bu kadar avladıktan sonra avlanmaya son vermek zordur.
Comecei malhando cravos nas estradas por 10 centavos ao día.
Günde 10 sente demiryolu çivisi taşır ve onları çakardım.
- Bom día, mínha senhora. - Demora muíto, as calças? - Estou a engomá-las, estão quase.
Günaydın efendim, hemen güzelce paketliyorum.
Era um homem simples, mas não tão simples para saber distinguir... um día normal de semana e quando era domingo.
Basit bir adamdı gerçi fakat hafta içi olduğunu, Pazar günü olmadığını bilmeyecek kadar da basit biri değildi.
- O dia 25 é sempre o día de Natal.
25 Aralık her zaman Noel günüdür.
Que um menino indesejado nasça nesse día... é um insulto para o ceú, senhor.
O gün istenmeyen bir çocuğun doğması Tanrı'ya hakarettir, efendim.
No día de pagamento.
Maaş gecesi.
- Nem sequer algún día?
- Algún día bile mi?
- Algún día?
- Algún día?
- Qué lindo día, no?
- Qué lindo día, no?
Para o fazer o banqueiro deu o trabalho ao nosso carpinteiro, e um día por coisas do destino o carpinteiro encontra-se em El Paso.
Bunun için... banker marangoza gider, ve bir gün... kadere bakın ki... marangoz El Paso'dadır.
¿ Que día é hoje, Segunda?
Bugün hangi gün, pazartesi mi?
Michael Sullivan, ex condenado e um dos lideres do recreio descreve esse día aziago.
Michael Sullivan, eski mahkum kaçışın liderlerinden biri kader gününü anlatıyor.
Não pode contar que o Monty tome Caen, no Día D. Jamais conseguirá.
Çıkarma günü bütün gücümüzle saldırmazsak çıkarma başarılı olmaz.
Há muita gente estranha que pratica a medicina hoje em día.
Bugünlerde tıpla uğraşan çok garip insanlara rastlanıyor.
Durante o día, controlamos nossos sonhos.
Aradaki fark, uyanıkken gördüğümüz rüyaları kontrol edebilmemizdir.
E estou, até ao meio-día! Isto é a título particular!
Öğleye kadar çalışacağım.
E de novo à música, 24 horas por día de Plymouth, a rocha de New England.
Şimdi, Plymouth'a dönüp kesintisiz müziğe devam ediyoruz.
O animal está aquí há umas 12 horas e andou à deriva pelo menos um día.
Hayvan, 12 saat önce karaya vurmuş ve ondan önce 1 gün akıntıda sürüklenmiş.
Tenham um bom día!
Size iyi günler.
- Que día!
- Of be, ne gündü.
Olha, Mike, esse día vou estar a trabalhar?
O gün çalışıyor olacağım tamam mı?
Sem duvida não trabalharás o día da corrida italiana.
Ama o İtalyanların yarışının olduğu gün çalışmayacaksın.
Algúm día, uma rapariga nova no supermercado... me pedirá um documento quando quiser cobrar um cheque... e tirarei meu passaporte e di-lhe-ei :
Bir gün AP'de yeni bir kız olacak, ve bir çek bozduracağım, bana kimliğimi soracak ve ben de pasaportumu çıkarıp
Eu como 3 vezes por día e meu metabolismo come 5 vezes por día.
Metabolizmam ise 5 öğün yiyor.
Os deuses deixaram a sua marca em ti e algum día saberás porquê.
Sende tanrıların işareti var. Ve birgün... Nedenini bileceksin
Aí, debaixo da oferta do día.
Orada olmalı. Sanırım günün yemeğinin altındadır.
Dorme, terás um día ocupado amanhã.
Uyuman gerekiyor. Yarın yoğun bir gün olacak.
- Bom día. - Uma hora de atraso.
Aslında orada, görüyor musun?
Por favor, levo aí dentro as minhas perucas. - Bom día. - Bom dia.
Hayır, bunu ben alacağım, bütün peruklarım bunun içinde.
Algúm día, em algúm lugar
Bir gün... Bir yerde yollarımız tekrar kesişecek.
Pagam-te para vigiares... não para vagueares todo o día e deixares que os lobos desçam até à aldeia...
Bekçi olarak işe alındın.
Bom día!
Günaydın.
- Bom día para si também.
İyi sabahlar, herkese iyi sabahlar.
- Faz um día magnífico.
Gerçekten birşeye ihtiyacım yok.
Retiro-me, então, antes que me dê um enfarto. Hoje em día, já não há bons jogadores de fútebol.
Şimdi gidiyorum, kalbim kırılıyor!
Outro exercicio que aconselho a realizar dez vezes por día :
Kapatın!