Translate.vc / Portugais → Turc / Díficil
Díficil traduction Turc
84 traduction parallèle
É-te díficil de suportar isso.
Sen geçinilmesi zor bir adamsın.
Foi díficil obter este do Quartel.
Personel karargahından biri için emir geldi.
Não parece ser muito díficil.
O kadar zor gözükmüyor.
- fica díficil de reacender.
- Çevrilmemiş altyazı -
É díficil entender. Tu tens a tua família.
Bunu senin anlaman çok zor, Luger.
O mais díficil é perder-te a ti e à Gabrielle.
En zor olanı seni ve Gabrielle'i kaybetmek.
Este caminho pode certamente ser longo e díficil
Bu yolculuk çok uzun ve zorlu
Mas é díficil acreditar que o Lucario morreu mesmo...
İnanması zor ama Lucario gerçekten gitti
Matar foi a coisa mais díficil que já tive que fazer.
Öldürmek şimdiye kada yapmak zorunda olduğum en kötü iş.
Sei que é díficil para o Sr, Sr. Neelix, mas tente me contar tudo que aconteceu.
Bunun senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum Bay Neelix, ama orada olan herşeyi tekrar anlatmayı dene.
É.. é díficil falar disso.
Bundan bahsetmek zor.
Ele é um bocado... Repulsivo, mas... Não te vai fazer a vida díficil.
O, uh, o biraz ısrarcıdır, ama, uh, sana zorluk çektirmeyecektir.
Quero dizer díficil, díficil, mas sexo seguro é muito importante.
Yani zor demek istiyorum. Ama güvenli seks çok önemlidir.
Sim, foi embaraçante partilhar isto com o mundo mas seria díficil explicar o que aprendi e como o aprendi sem partilhar esta história humilhante.
Evet, bunu dünyayla paylaşmak utanç verici. Ama bu utanç verici geçmişi paylaşmadan neyi, nasıl öğrendiğimi anlatmak zor olur.
É díficil para ela.
Bu huyu onu mahvediyor.
Imagine o que seria se Lamm tivesse dito à comissão "Vão-se lixar!" Como o trabalho dela teria sido mais díficil!
Nay Lamm komiteye "hadi oradan" demiş olsaydı... onların işini ne kadar da zorlaştırmış olurdu.
Wow. Aposto que essa vai ser díficil de bater.
Bahse varım bunları geçmek çok zor olacaktır.
É díficil, mas, como podes ver... é quase impossivel escalar.
İte kaka, fakat senin de belirttiğin gibi yürümek neredeyse imkansız.
Vais tomar conta de uma equipa díficil, filho, mas negócio feito.
İnatla pazarlık ediyorsun evlat, fakat anlaştık.
Se continuas a agir assim, torna-se mais díficil para mim, Jiwon.
Eğer bu şekilde davranırsan, benim için daha zor olur, Jiwon.
Isto é meio díficil de vender para 9 milhões de pessoas.
Dokuz milyon kişiyi inandırmak epey zor olacak.
Deve ser muito díficil livrares-te de todas estas coisas fixes.
Bu tertemiz eşyalardan kurtulmaya çalışmak gerçekten zor olmalı.
É díficil pensar claramente quando se está exausto com o stress.
İnsan stresten bunaldığında sağlık düşünmek zordur.
É uma estrada díficil para seguir. Não é?
İzlenmesi zor eski bir yol.
Anna, o liceu não é assim tão díficil.
Lise hayatı o kadar da zor değil.
É díficil trinchar um homem.
Bir adamı kesmek zor iş.
Eric, o amor é díficil de encontrar.
Eric, aşkı bulmak zor.
É díficil de me enganar, mas é impossível enganar o Todo Poderoso.
Hey. Biliyor musun? Beni kandırmak zordur ama Yüce Tanrıyı kandırmak imkansızdır, değil mi?
Eu disse que talvez fosse díficil para si viajar para lá.
Senin için zor bir yolculuk olabilir dedim.
Já é díficil o suficiente convencer alguém a participar nele.
İnsanların bunda oynamasını sağlamak çok zor.
Minha senhora, isto é díficil de dizer...
Nasıl söylesem bilemiyorum.
É díficil fazer isto ao contrário.
Bu geri dönüşleri yapmak çok zordur.
Vamos enfrentar uma díficil batalha.
Kara yağımız kolay tutuşuyor.
Especialmente o coração, é uma provação díficil de passar.
Bunu atlatmak bile sıkıntı verici bir durum.
É díficil mantê-los a trabalhar, mas fazem o seu trabalho
Sürekli bakım gerekiyor, ama işimizi hallediyor.
Não imagino como isso pode ser díficil para si.
Sizin için ne kadar zor olduğunu tahmin edemem, efendim.
E é díficil recordar alguma coisa até aos meus 7 anos, e esse foi o tempo em que vivi com ele, ele era o meu pai... e eu tinha pai e mãe.
Yedi yaşıma kadar olanları hatırlamak zor ve bu, onunla yaşadığım zamandır.
Está bem. Sei que isto é díficil. mas tem que tentar.
Biliyorum bu çok zor, ama denemelisin
Isso é díficil.
Bu çok zor.
Talvez queira repensar a carrinha preta. É um pouco díficil não notar.
Siyah kamyonetin kaçırılmasının biraz zor olduğunu düşünmek istiyorsun herhalde.
A nossa casa é uma casa muito, muito, muito boa com dois gatos no jardim a vida costumava ser tão díficil agora tudo parece fácil porque...
Bizim evimiz, çok çok güzel evimiz bahçedeki iki kediyle. Hayat çok zordu şimdi herşey daha kolay çün...
Porque é díficil e sem graça brincar sozinha
# Çünkü tek başına eğlenmek biraz zordur #
Três pequenas palavras tornaram este trabalho 1000 vezes mais díficil.
Üç küçük kelime, bu işten ayrılmayı 1000 kat daha zorlaştırmıştı.
É... é só que quando o Sr. X está no meio de um grande acordo, pode ser muito díficil para mim.
Sadece... sadece Bay X büyük bir antlaşmanın ortasındayken işler benim için çok zorlaşıyor.
Oh, deve ter sido díficil.
Çok zorlanmış olmalısın.
É díficil confiar, em alguém agora.
Şu an birisine güvenmek için uygun zaman değil.
E qual é a mais díficil?
Zor kısmı nedir?
Foi uma altura díficil.
Zor bir zamandı.
Já foi díficil encontrar esta!
Bunu bulmak bile yeterince zordu!
O caminho é longo e por vezes díficil. Mas umas das razões para que façamos esse caminho é porque encontramos alguém que caminhe ao nosso lado.
Bazen izlediğimiz yol oldukça çekilmez olabiliyor fakat bu yolda ilerlemeye devam etmenin sebeplerinden biri de birlikte yürüyebileceğin biri bulmaktır.
- Somos gémeos verdadeiros, portanto é muito díficil dizer quem é quem.
Biz ikiziz, dolayısıyla bizi ayırmanız oldukça zordur.