English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Edifício

Edifício traduction Turc

9,300 traduction parallèle
O edifício dele teve 9 chamadas de violência doméstica no ano passado.
Geçen yıl yaşadığı binadan dokuz kez aile içi şiddet ihbarları gelmiş.
- Direitos ao edifício.
Doğruca binaya.
Mas aqui neste lado do edifício, tanques de água estão sempre a entrar e a sair.
Ama binanın şu tarafında su tankerleri sürekli olarak girip çıkıyor.
Espera, então eles estão a levar água para o edifício, mas não sai nada?
Dur biraz, yani binanın içine su getiriyorlar ama hiç bir şey dışarı çıkmıyor mu?
Huck invadiu a rede eléctrica, e a quantidade de electricidade que usam neste edifício, É massiva.
Huck enerji şebekesine sızdı ve o binada kullandıkları elektrik miktarı çok ama çok fazla.
Mas, quando saí do edifício dele, tinha uma coisa quase tão boa :
Ama ofisinden ayrıldığımda neredeyse onun kadar iyi bir şey vardı.
Houve uma explosão secundária no lado sul do edifício.
Binanin güney tarafinda, ikinci bir patlama daha oldu.
O verdadeiro Hasaan está aí no edifício.
Gerçek Hasaan sizinle birlikte binanin içinde.
- antes que o edifício seja cercado.
- 10 dakikamiz var.
- Eles entraram no edifício.
- Binaya girdiler.
Danificar um edifício dificilmente matará a Verdiant.
Bir fabrikaya zarar vermek Verdiant'a işlemez bile.
Eles fizeram mais que danificar um edifício, Lizzy, eles roubaram dados, vários ficheiros a detalhar como a Verdiant modificava o genoma do milho.
Bir fabrikaya zarar vermekten fazlasını yaptılar, Lizzy. Veri çaldılar, Verdiant'ın mısır genomunu nasıl modifiye ettiğini detaylıca gösteren hissedar dosyalarını çaldılar.
Estão no edifício.
Binadalar.
Vi uma porta na lateral do edifício.
Gitmeliyiz. - Binanın yanında bir dış kapı görmüştüm.
Falei com o dono do edifício.
Binanın sahibiyle az önce konuştum.
E o Marco achou que a única opção era mergulhar do 15º andar do Edifício Eisenworth.
Marco Tidwell'ı bir binanın 15. katından atlamanın tek çare olduğuna inandırdı.
- No topo do Edifício Eisenworth.
- Eisenworth binasının çatısında.
Acho que ela ficou neste edifício.
Burada oturuyor sanırım.
Ele está preso num edifício cheio de jornalistas.
Gazeteci dolu bir binada kısılı kaldı.
Adivinha o que está naquele edifício.
O binada ne olduğunu tahmin et bakalım.
Parece ser um dos pacientes. - Ele deve estar no edifício.
Adamımız binanın içinde olmalı.
Tem um escritório de planeamento de casamentos alugado neste edifício.
Binadaki düğün organizasyon şirketinin sahibi.
Sabes, duas semanas depois de o conhecer, ele pendurou um sujeito num edifício pelos tornozelos. Sim?
Tanıştıktan iki hafta sonra birini ayak bileklerinden tutup binanın tepesinden aşağıya sarkıttı, biliyor musun?
No vídeo nunca chegamos a ver o Telly a sair do edifício.
Telly binayı terk ederken görülmüyor.
Mas garanto-vos, ele estava bem vivo quando saí do edifício.
Ama sizi temin ederim, ben binadan çıktığımda tamamen hayattaydı.
Fica ao lado do edifício do Senado.
Senato ofis binasının yan tarafında.
E o proprietário do edifício é Roger Maddox.
Binanın sahibi Roger Maddox.
Estava no edifício quando o mataste.
- Onu öldürttüğünde o binadaydım.
Descanso melhor quando descobrir como entrou a arma no edifício.
Nişancı tüfeğinin içeri sokulduğu anı bulduğumda rahatça dinlenebilirim.
Já andei para trás desde que o Gagnier entrou no edifício até ao dia em que a rotina do Bova ficou conhecida.
Kaydı Gagnier'ın binaya girişinden Frank Bova'nın öğle yemeği rutininin öğrenildiği ana kadar geriye doğru izlemeyi bitirmek üzereyim.
Não parece ter estado no edifício antes do dia do atentado.
Binaya saldırı gününden önce girmiş gibi görünmüyor.
Pode ter enviado a arma a alguém no edifício.
Silahı binadan birine göndermiş olabilir.
Vasculhamos o edifício, e encontrámo-lo num sítio onde o inquilino tinha morrido há 6 meses atrás.
Bütün binayı aradık ve 6 ay önce ev sahibi ölen bir evde kaldığını bulduk.
Está tudo ligado ao Embaixador Madaky, que foi acusado de assassínio de um agente do MI6 dentro de um edifício da Assembleia Geral da ONU.
Hepsi, BM Genel Kurul binasında bir MI6 ajanını öldürmekle suçlanan Büyükelçi Madaky ile bağlantılı.
E descobri uma conta do Instagram que seguia alguém a escalar um edifício em Gramercy Park sem cordas a noite passada.
Dün gece Gramercy Parkındaki bir binaya halatsız tırmanan birinin olduğu bir Instagram hesabı buldum.
Alguém postou várias fotos no Instagram de um tipo a escalar um edifício.
Bir adam, karşı apartmanına tırmanan bir adamın bir sürü fotoğrafını Instagram'a yüklemiş.
O Kevin Mitchell e o Nick Wallace estão no edifício.
Kevin Mitchell ve Nick Wallace binadalar.
O edifício está em confinamento.
- Tüm bina kapatıldı.
- Quero sair deste edifício.
- Buradan çatışmayla mı çıkalım? - Bu binadan temiz çıkmak istiyorum.
- Usamos spray-pimenta, mas ainda assim não sairemos do edifício.
İstediğimiz kadar biber gazı sıkalım, yine de binadan çıkamayız.
O meu sonho era criar o edifício com maior eficiência energética do mundo que não produza resíduos.
Hayalim, dünyanın enerjiyi en verimli şekilde kullanan olumsuz ayak izi bırakmayan akıllı evini yaratmaktı.
Nem preciso dizer que este é o pulmão do edifício.
Buranın binanın akciğerleri olduğunu söylememe gerek yok.
Está bem, então, segundo este diagnóstico, o sistema do edifício estava totalmente operacional às 18h23 e começou a falhar hoje às 18h25.
Tamam, test sonuçlarına göre sistem bu sabah 6 : 23 de tam çalışır durumdaymış ve 6 : 25 de sendelemeye başlamış.
Temos de apagar o fogo antes que as brasas atinjam a ventilação e se espalhem pelo edifício.
Korlar havalandırmaya girip binanın her yerine dağılmadan önce... -... yangını söndürmek zorundayız.
Apenas queremos o edifício sob controle.
Sadece binayı kontrolümüz altına almak istiyoruz.
Os bombeiros tentaram entrar no edifício, mas as normas anti terrorismo são impenetráveis.
İtfaiyeciler binaya girmeye çalışıyorlar ama anti-terörizm protokolleri geçilemiyor.
Estivemos com o dono do edifício onde o Eddie estava a escavar.
Marcus ve ben Eddie'nin kazdığı binanın sahibiyle görüştük.
Segundo a Elaine, pediu autorização para escavar atrás do seu edifício.
Binanızın arkasını kazmak için izninizi istedi.
Pesquisei e o seu edifício está sob custódia, juntamente com propriedades adjacentes.
- Biraz araştırma yaptım. Görünüşe göre binanız emaneten verilmiş arazide, bir dizi başka konutla beraber.
Há quatro anos, um incêndio destruiu um edifício do Duncan Brice.
Dört yıl önce Duncan Brice'a ait bir binayı yakıp kül eden bir yangın çıkmış.
O suspeito poderá estar no edifício.
Şüpheli binada olabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]