Translate.vc / Portugais → Turc / Eger
Eger traduction Turc
179,218 traduction parallèle
Sinto-me tola, se não fores tu, se estiver só sem som.
Kendimi biraz aptal hissediyorum şu an, eğer bu sen değilsen eğer boşluğa konuşuyorsam.
Os cabrões queriam tirar fotos do Eric, se ele aparecesse.
Eğer gelseydi, o şerefsizler Eric'in fotoğrafını çekeceklerdi.
Podem ajudar a tua amiga, mas ouve. Não negociava com eles se tivesse alternativa.
Onun sorunuyla arkadaşınıza yardımcı olabilirler, ama dinle, Eğer bir seçim yapıyor olsaydı asla onları tercih etmezdim.
- Se fosses tu mesma, seria só o que querias.
Bence eğer şu an gerçekten haklıysan, tüm istediğim bu.
Invento a guilhotina num segundo se não conseguirem.
Giyotini hızlıca bir saniyede bulurlar, eğer bu pisliği birlikte bulamazlarsa.
Ele...
Eğer...
Estou a ser sincero.
Eğer dürüst olursam.
Se sou eu a razão...
Sebebi benim... Eğer sebebi ben isem, çünkü...
Se se enganarem nos algarismos ou demorarem mais de 10 minutos, estão fodidos.
Eğer kombinasyonu berbat ederseniz veya on dakikadan daha uzun sürebilirsen, becerdin demektir.
- Basta umas calças compridas, se tiveres.
- Eğer varsa uzun pantolonlardan olsun.
Se...
Yani eğer...
Se tiveres tempo e se estiveres interessado em ouvir.
Eğer vaktin varsa, hâlâ ilgileniyorsan.
Sabes disso? Sim.
Eğer onu kaybedersen bu büyük kabus!
Se queres ajudar, podemos ir a um abrigo.
Eğer... yardım etmek istiyorsan, bir sığınma evine gidebiliriz.
Estás... Se o problema é quem deve quem, um juiz pode resolver isso.
Bu eğer bu kimin kime borçlu olduğu hakkındaysa, savcı bunu çözebilir.
E se eu tiver razão, esta é a tua oportunidade.
Eğer haklıysam bu da senin eline geçen fırsat.
Se eu estou nessa lista, tu também estás nessa lista.
Eğer ben o listedeysem, sen de olacaksın. Adını yaz, yoksa ben yazarım.
Abby, se tiveres razão, a Luna é o milagre de que precisamos.
Abby, eğer haklıysan, ihtiyacımız olan mucize Luna.
se não encontrarmos a Luna, todos os que conhecemos morrerão numa onda de fogo. Por isso, vamos separar-nos.
Eğer Luna'yı bulamazsak, tanıdığımız herkes ateş dalgasıyla ölecek, o yüzden ayrılacağız..
Se o Nightblood pode salvar vidas, deveríamos usá-lo.
Bu, bilim. Eğer Karakan herkesi kurtarabiliyorsa, kullanmalıyız.
Se conseguires trazê-lo, consigo alterá-lo.
Eğer alabilirsen, onu hackleyebilirim.
Quer alguma coisa para beber?
Eğer isterse...
O que vamos fazer se entrar?
Eğer içeri girerse, o zaman ne yapacağız?
Se isto for um problema lá fora...
Eğer bu dışarıda bir problem oluşturacaksa...
Não será se me ajudar.
Eğer yardım edersen oluşturmayacak.
Se o meu nome for escolhido.
Eğer adım çıkarsa...
E se não acreditarmos em Deus?
Eğer Tanrı'ya inanmıyorsam?
Se Deus consegue perdoar as coisas que fiz, tenho a certeza que nos vai perdoar isto.
Eğer Tanrı yaptığım şeyleri affedebiliyorsa,... eminim ki bunu da affedecektir.
Deverei sintetizar o Sangue Nocturno.
Eğer Jaha haklı ve Becca yarattıysa
Se não estiver na base de dados, invertemos o processo a partir do sangue da Luna.
Eğer yazılımın içinde değilse, Lunanın kanından tersine-mühendislikle yaparız.
Clarke, se ele quisesse conversar, não viria com o exército dele.
Clarke, Eğer görüşmek istiyorsa, buraya ordusuyla gelmemeli.
Se fizeres isto, será um massacre.
Eğer yaparsan, bu katliam olur.
Se ele não te tivesse encontrado...
Eğer seni bulmasaydı...
Ainda não sabemos se é uma trombose.
Bilmiyoruz, Eğer felç ise.
Eu aviso-te se tiver dores de cabeça, está bem?
Eğer baş ağrım olursa sana söyleyeceğim tamammı?
Se a tivesses matado, estas correntes estariam à volta do teu pescoço.
Eğer onu öldürmüş olsaydın, bu zincirler şu anda senin boynunda olurdu.
Se a Gente do Céu não te seguir, quando chegar a altura de fechar a porta, os Azgeda tratarão de o fazer.
Eğer Skaikru seni takip etmezse kapıları kapatma zamanı ne zaman Azgeda halledildiğini görmek istiyor.
Como queiras.
Eğer ateş açarsa, savaşta oluruz
Se explodir, destruirá toda a nave.
Eğer patlarsa. Tüm gemiyi yoketmiş olursun.
Se não conseguirmos fazer Nightblood, partilharemos a Arkadia.
Eğer Karakanı çözemezsek,
- Se a encontrar. Se a encontrar.
- Eğer bulursam.
Os homens sentam-se às mesas e pedem garrafas de bebidas, e quando gostam de uma mulher, o agenciador manda chama-la.
Erkekler oturup içki söylerler, eğer beğendikleri bir kadın olursa menajer onu getirir.
O meu pai não é um CEO bilionário da Wall Street e se é, deve massa à minha mãe pela pensão de alimentos.
Benim babam bir milyarder Wall Street CEO'su değil, eğer öyleyse de anneme sağlam nafaka borcu var.
Se eu quisesse terminar a tua relação, provavelmente tinha-o feito antes de torrar o meu dinheiro num casamento que nem aconteceu!
Eğer ilişkinizi bitirmek isteseydim herhâlde bunu, yapmadığımız bir düğüne paramı harcamadan önce yapardım!
se o casamento for como jogar na lotaria vou jogar para ganhar.
Eğer evlilik piyango oynamak gibiyse kazanmak için oynarım.
Não vou vender, porque o faria? Porque serias sócio minoritário...
Eh, eğer iyi çalışmıyorsa, onu çeviremiyorsan...
Mas se alguém o conseguir quebrar deve ser alguém que paralisa deuses.
Ama eğer biri varsa, biri Kim bir tanrıyı dondurabilirdi.
Se voltar a senti-lo, não aparece.
Eğer bir daha kokuyorsa, göstermez.
Se usares essa flecha tão bem como usas a tua pila...
Eğer o oku kullanırsan Aletini kullandığın kadar iyi...
Se tiver razão, a invocação funcionou.
Eğer haklıysam, bizim Küçük çağırma çalıştı.
Especialmente se for lançado por nós os três.
Özellikle eğer üçü de Biz onu döküyoruz.