Translate.vc / Portugais → Turc / Encontrár
Encontrár traduction Turc
69,335 traduction parallèle
Podemos encontrar-nos ou posso caçar-te.
Buluşacağız ya da öleceksin.
Eu sei que querias encontrar-te uns metros mais à frente.
Birkaç yüz kilometre daha uzakta görüşmek istiyordun ama tüfek taşıdığını gördüm.
Dizes-me para te encontrar aqui e fazes-me esperar?
Burada buluşalım deyip, beni bekletmek de ne oluyor?
Porque vou continuar a vir até as encontrar ou morrer.
Çünkü onları bulana veya ölene kadar senin peşinde olacağım.
Temos de encontrar a Mary.
Mary'yi bulmalıyız.
Precisamos de encontrar a prova.
Kanıtı bulmamız lazım.
Não és difícil de encontrar.
Seni bulmak zor değilmiş.
Se me matares, nunca a vais encontrar.
Beni öldürürsen, asla öğrenemezsin.
Temos de encontrar a Mary.
Mary'yi bulmamız lazım.
Irmão, quero tanto vingança quanto tu. Mesmo que houvesse um atirador, como o vamos encontrar?
Kardeşim, intikamı ben de senin kadar istiyorum... ama birisi ateş açmış olsa bile... onu nasıl bulacağız ki?
Conseguiram encontrar o Mullah?
Mullah'ı bulabildiniz mi?
Quero acreditar que vão encontrar um lugar mais seguro para viver.
Yaşayacak daha güvenli bir yer bulacaklarına inanmalıyım.
É demasiado tarde, vou encontrar-te.
- Zamana ihtiyacım var. - Çok geç. Seni bulacağım.
Não me surpreenderia encontrar um fato de pele humana na loja de penhores.
Şu emanetçide yüzülmüş deriden kıyafet bulsam şaşırmam.
Temos mesmo de encontrar outro sítio para reunir.
Tamam, kesinlikle buluşacak yeni bir yer bulmalıyız.
Em benefício dos seus futuros terapeutas, será cobrado 200 dólares à hora para encontrar a resposta.
Gelecekteki terapistine yardım olsun diye söylüyorum, ki kendisi saatte 200 dolar alacak cevabı bulmak için.
Sabes onde me encontrar.
Beni nerede bulacağını biliyorsun.
Para te encontrar.
Seni bulmak için...
Ele é o líder desse grupo chamado Céu Oco, e ele quer encontrar-se contigo.
Hollow Sky denen bir grubun lideri, ve senle tanışmak istiyor.
Pois, estou farto de encontrar estas coisas nos meus arbustos.
Fidanlarımın arasından bunları toplamaktan bıktım.
Há muitos softwares para fazer desaparecer ficheiros, mas... precisam de estar instalados em ambos os lados e... não consigo encontrar nada.
Dosyaların kaybolmasına sebep olacak bir sürü program var ama bunun için önce bu programların indirilmiş olması gerek. Hiçbir programa dair iz yok.
Fui o suficientemente afortunada ao encontrar o Nolan, o que me levou a ter um papel no Grande Dia.
Bana Büyük Gün içinde bir yer veren Nolan'ı bulacak kadar talihliydim.
Estamos a tentar encontrar uma saída da colónia.
Koloniden çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz.
Quero encontrar o meu irmão.
Kardeşimi bulmak istiyorum.
Eles vão encontrar o Kevin.
Kevin'ı bulacaklar.
Hoje em dia é fácil encontrar informações sobre alguém.
Bu günlerde, insanlar hakkında bilgi bulmak çocuk oyuncağı.
- Vamos encontrar alguém.
Başkasını bularak.
Quando as luzes se apagam nela Pode não encontrar quando voltar
Şehirde lambalar söndüğünde açılana kadar bulunamayabilirsin.
De quem vai ser o casamento onde vamos voltar a encontrar-nos?
Kimin düğününde buluşuyoruz?
Então vamos encontrar-nos e sentir falta de Jenny juntos.
Öyleyse buluşalım... ve Jenny'i beraber özleyelim.
Então quando vamos encontrar-nos?
Söyle, ne zaman buluşuyoruz?
Não vai encontrar outra rapariga como ela.
Onun gibi başka kız bulamazsın.
Num caso destes, seria de esperar encontrar marcas e arranhões no pescoço,
Şimdi, bunun gibi bir davada boyundaki çizikler, aşınmalarla..
- Não o vai encontrar.
- Onu bulamazsın. - Neden?
Só preciso encontrar a chave certa.
Sadece doğru anahtarı bulmak zorundasın.
Então o que espera encontrar... para lá da porta?
Kapının arkasında ne bulmayı umuyorsun?
O nosso homem, o Petrovic, ia encontrar-se com um senhor da droga mexicano.
Adamımız Petrovic, Meksikalı bir uyuşturucu baronuyla buluşuyordu.
Vou encontrar aquela cabra.
O orospuyu bulacağım.
Precipitaste-te ao quereres encontrar-te hoje.
Bugün buluşmak isteyerek aceleci davrandın.
Como é que o vais encontrar?
Nasıl bulacaksın onu?
É uma possibilidade... encontrar o seu pai.
Böyle bir ihtimal var babasını bulmak için geliyordur.
Precisamos de encontrar a frota de Euron Greyjoy e afundá-la.
Euron Greyjoy'un donanmasını bulup batırmalıyız.
Isso não era digno dele, por isso deu o trabalho à pessoa de mais baixo nível que conseguiu encontrar :
O çok daha yüceydi. Bu yüzden işi bulabildiği en alçak adama verdi bana.
Passar por isso tudo e regressar outra vez a casa apenas para encontrar um tal caos no mundo... Só posso imaginar...
Tüm bunları atlatıp yeniden evine döndüğünde ise dünyada böylesi bir kaos ile karşılaşmak hayal bile...
Como propondes encontrar um?
Nasıl bulmayı öneriyorsunuz?
Pedistes-me para encontrar uma cura e servir-vos.
Size hizmet etmem için benden çare bulmamı istediniz.
E sabia que nunca concordarias em encontrar-te comigo.
Kabul etmeyeceğini biliyordum.
Tu e eu não vamos encontrar grande alegria enquanto cá estamos.
Burada ikimiz de pek mutluluk bulamayacağız.
Talvez o Lorde me tenha trazido aqui para o encontrar.
Belki de tanrı bulmam için buraya getirmiştir beni.
Voltaremos a encontrar-nos, Clegane.
Yine buluşacağız Clegane.
Quero encontrar uma cura, tal como o Chris.
Chris gibi, ben de bir tedavi bulmak istiyorum.