Translate.vc / Portugais → Turc / Esperá
Esperá traduction Turc
119,379 traduction parallèle
O quê, Georgie? Espera.
Ne, George?
Espera.
Bekle.
Estava, apenas... à espera de um fantasma.
Aslında, değildi. Sadece bir hayalet bekliyordu.
Estão à sua espera.
Bekleniyorsun.
Espera.
Hey, bekle.
- Espera, Elijah!
- Zaman doldu. - Bekle biraz, Elijah!
- Espera.
- Dur!
Hayley, espera.
Hayley dur.
Não, espera, Hope.
- Hayır, dur Hope.
Espera, Hope.
Bekle Hope.
Está em casa, à tua espera.
- Evde, seni bekliyor.
Espera, sem ti?
Dur, sensiz mi gideceğim?
- Estava à tua espera.
Seni bekliyordum.
De que estás à espera?
Ne bekliyorsun o zaman?
Espera, vou com vocês.
Bekleyin, ben geliyorum sizinle.
O que o Elijah fez. Não foi bem o que estava à espera quando te convidei para a festa.
Elijah'ın yaptığı şey seni partiye davet ederken umduğum şey sayılmaz.
Espera, não podemos.
Dur, yapamayız.
- Espera, espera.
- Hey dur, dur, dur.
- Espera, a Davina?
- Bekle... Davina?
Estava só à espera da arma, mas agora que estão aqui...
Sadece silahı bekliyordum. Artık sen burada olduğuna göre...
O que? Espera.
Ve babamı görmem gereken her şansı yok ediyor.
Espera, não, não.
Bekle, hayır. Hayır, hayır.
Não, espera, espera!
Bekle, bekle!
Espera.
Dur.
Espera, não há papel higiénico.
Tuvalet kâğıdı yok.
Já não é pedido um conclave há mais de uma década, estava à espera?
10 yılı aşkın süredir toplantı düzenlenmemişti. Bunu bekliyor muydun?
O comboio não espera que apanhem o cabelo.
Maja! Tiren saçınıza toka... -... takmanızı beklemeyecektir.
- Marie, espera.
- Marie, bekle! - Git, Albert.
Fico à espera que me ligues.
Senden haber bekleyeceğim.
Estou à espera da decisão oficial mas eles já me deram um sinal por isso sei que é negócio fechado.
Hala resmi kararın komite tarafından onaylanmasını bekliyoruz, ama bana durumu az çok belli ettiler o yüzden durumu kesin sayabilirsin.
Sim, a Anna espera o mesmo.
Belli ki Anna da öyle umuyor.
- O comboio não espera.
– Tren beklemez.
Espera!
Bekle.
- Espera, agora torna-se difícil.
Dikkatini ver. İşlerin yaramazlaştığı yer burası.
Albert, espera!
Albert, bekle!
Ainda estou à espera dos tipos da Dork.
Ben hâlâ Dork elemanları bekliyorum.
Espera.
Dur...
Espera!
Bekle!
Se falharem de novo, estará à espera.
Bir daha başarısız olursanız, burada duruyor olacak.
Espera, seu lunático.
Bekle. Bekle manyak.
Estava à espera de que me julgasse mais.
Daha şey olmanı bekliyordum yargılayıcı.
Fica à minha espera no baloiço.
Sen beni salıncakta bekle, birazdan gelirim.
Consegues acreditar? Estivemos sentados a 3 metros de um labirinto de segredos. À espera de ser descoberto.
Yani, inanabiliyor musun,... gizemler labirentinden sadece on adım uzaklıkta, öylece... keşfedilmesini bekleyerek duruyorduk.
Ou à espera de nos matar.
Ya da bizi öldürmesini bekleyerek.
- Ele é um viajante do tem... - Espera aí. Como construirias uma máquina do tempo em 1781?
O bir zaman yolcusu... 1781'de bir zaman makinesini nasıl yapabilirsin?
Óptimas perguntas para amanhã, quando eu prometo que irei ajudar-vos, mas agora a minha filha está à minha espera.
Harika sorular. Yarın için söz verdiğimde yardım edeceğim... hem de büyük bir istekle, ama şimdi kızım beni bekliyor.
E espera que eu os convença?
Onları benim ikna etmemi mi bekliyorsun?
Como espera que encontremos três astrónomos no meio da guerra?
Savaşın ortasında üç gök bilimciyi nasıl bulmamızı bekliyorsun?
- Não, espera.
- Hayır, dur.
Espera. Agora, parece que tem um tique.
Şimdi de tik gibi görünüyor.
Espera, pensava que era hipotético...
Bir dakika, lafın gelişi sanmıştım...