Translate.vc / Portugais → Turc / Estomago
Estomago traduction Turc
4,900 traduction parallèle
E com um enjoo de estomago também.
Midemi de bulandırdı.
Eu não morri, fizeram-me uma lavagem ao estomago, vomitei feita louca.
ÖImedim, midemi yıkattım, deli gibi kustum.
Pois, ela mudou-se da cidade de Baker Bay, há alguns anos atrás quando a sua mãe, Elaine, teve cancro do estomago.
Evet, onun annesi Elaine mide kanseri hastası olunca birkaç yıl önce Baker Bay'den şehire taşınmışlar.
Um homem de fato aproxima-se, aperta-lhe o estômago, e ela cospe a moeda.
Derken, takım elbiseli bir adam gelmiş ve Heimlich manevrası yapıp kadının boğazındaki parayı çıkarmış.
O estômago diz-nos, que ele esteve aqui há algumas noites.
Midesi bize birkaç gece önce burada olduğunu söylüyor.
- Estômago.
- Parçayı ne yapıyorsunuz?
Gostavas de levar uma bala no estômago?
Midene kurşun yemek mi istiyorsun?
Dependendo do conteúdo do estômago, entre cinco e 15 minutos.
Mide içeriğine bağlı, 5 ile 15 dakika arası.
São duas violações éticas que há seis semanas te teriam dado a volta ao estômago.
Ben de direkt Scottie'den bilgi aldım. Bu iki etik ihlal altı hafta önce olsa senin mideni bulandırırdı.
Trouxe-te o conteúdo do estômago da Silvana Cuerto.
Sana analiz etmen için Silvana Cuerto'nun mide içeriğini getirdim.
E, encontrei sangue nos pulmões e no estômago.
Onun midesinde ve akciğerinde kan buldum.
- Sim. Ele morreu por volta da meia noite, e encontrei metilfenidato parcialmente digerido no estômago dele.
Evet ölüm zamanı gece yarısı ve onun midesinde kısmen sindirilmiş * metilfenidat buldum.
O Selfy está doente do estômago.
Selfy'de mide virüsü var.
Não havia conteúdo no estômago da vítima.
Kurbanın midesinde hiçbir şey yokmuş.
Sim, o meu estômago está-me a incomodar.
Midemde tuhaf bir rahatsızlık var.
Deu entrada na quinta à noite, com uma facada no estômago.
Karnında bıçak yarası vardı.
Essa coisa que liquefaz o teu estômago.
Bu şey mideni sıvılaştırıyor.
Está a dar-me voltas ao estômago.
Abi, midemi kaldırdın ya benim şimdi burada.
Se não tivesse mencionado a gordura agarrada nas lâmpadas, talvez tivesse estômago para ficar e descobrir mas...
Ampullere donmuş insan yağı bulaşmasından bahsetmeseydin midemin bulanmasına engel olup etrafta dolaşarak bunu bulabilirdim. Ama...
Mas não acho que tenha estômago ou força para empurrar alguém de uma varanda.
Ama senin birini balkondan aşağıya itmeyi kaldıracak bir miden olduğunu sanmıyorum.
Nem mesmo Warwick tinha estômago para isso.
Warwick'in bile buna cesareti yok.
Excepto que verifiquei o conteúdo do estômago, nada chinês, e também não serviram na festa.
Bunun dışında midesindekileri kontrol ettim. Çin yemeği yoktu. Partide de Çin yemeği servisi yokmuş.
Demasiado café irrita a parede do estômago.
Kahvenin fazlası mide zarına zararlı.
Ele trouxe-me para aqui. O meu estômago.
Buraya getirdi.
Mas o meu estômago está preocupado por causa das noticias.
İyi de haberi duyunca iştahım kapandı.
Raios, aquilo foi uma dor de estômago.
Ulan ya, karın ağrısı olacaktı.
O meu estômago está como daquela vez em que tive diarreia explosiva.
Midem patlayıcı derecede ishal olduğum zamanki gibi oldu gene.
Vou ter um buraco no meu estômago?
- Karnımda delik mi olacak?
O apêndice é mais estreito, diminui o furo no estômago e ele vai ter uma vida mais normal.
Apandist daha ince olduğu için karnındaki delik de daha küçük olacak.
Estou tão feliz por ti, Sabrina, mas infelizmente o meu estômago não está.
Senin için çok mutluyum, Sabrina ama maalesef, midem o kadar mutlu değil.
Como quando apanhei aquele vírus no estômago em Java.
- Cava Adası'nda virüs kaptığımdaki gibi.
O meu estômago está a experimentar uma descompressão explosiva.
Evet, midem patlama sonrası basınç kaybını yaşadı.
Por exemplo, o conteúdo do estômago... vai dizer-nos...
Örneğin, mide içeriğinin bize göstereceği şey ise...
O estômago de um homem pode ser liso?
Bir erkeğin karnı düz olabiliyor muydu?
O meu estômago começou a ficar agitado.
Midem çalkalanmaya başladı.
Só conseguia ouvir o estômago do Paul Shaffer a roncar.
Tek duyduğum Paul Shaffer'ın mide gurultusuydu.
O stress atinge-me o estômago. Processem-ne.
Stres yapınca mideme vuruyor, n'apayım yani?
Não admira que o seu estômago estivesse a roncar.
Midesinin guruldamasına şaşmamalı.
Se bastou falar contigo, ela não ia ter estômago para isso.
Bir sözünle fikrini değiştirdiyse bu işe uygun değilmiş zaten.
Não consigo fazê-lo de estômago vazio.
Bunu boş mideyle yapamayız.
Sim, ele vai. O estômago não melhorou.
Evet, midesi hâlâ çok kötü.
Até agora, eu encontrei 3 no estômago e 2 na traqueia.
Şimdiye dek, midesinde üç, soluk borusunda peş peşe duran iki adet tavuk kalbi buldum.
- Sementes de linhaça aliviam o estômago?
Keten tohumu mide bozulmasına iyi gelir mi?
Para responder a isso, comecei com uma enorme quantidade de chocolate não digerido no estômago.
Buna cevap vermek için, midesinde aşırı miktardaki hazmedilmemiş çikolatadan başladım.
Mas a amostra que tirei do estômago do Chandler, continha níveis concentrados de sacarose refinada.
Ama Chandler'ın midesinden aldığım örnek yüksek yoğunluklu arıtılmış sakaroz içeriyormuş.
Imploro-te, corta-lhe a cabeça e mete-a no estômago dela, e quando o governador invadir isto aqui de novo, ele irá ficar com essa adorável imagem para sempre na sua memória.
Yalvarırım kellesini koparıp karnına koy. Vali buraya bir daha saldırdığında o güzel görüntü kafasında sonsuza dek kalsın.
O conteúdo do estômago.
Onun mide içeriği.
O estômago diminuiu desde o almoço e ainda não temos fome.
Öğle yemeğinden beri karnın dümdüz oldu, ama aç değilsin gibi oldu. Teşekkürler.
Joe, também encontramos diamantes no estômago do Reuben. - O quê?
Joe, biz ayrıca Reuben'in midesinde elmaslar bulduk.
Diamantes no estômago, dinheiro que desaparece. Não parece muito improvável para mim, Joe.
Midesinde elmaslar, kayıp paralar bana hiç yabancı gelmiyor, Joe.
O Reuben tinha o quê, mais de 200 mil dólares em diamantes no estômago?
Reuben'in midesinde, $ 200,000 değerinde elmaslar mı var?