Translate.vc / Portugais → Turc / Estáo
Estáo traduction Turc
1,457 traduction parallèle
"Bem, estáo quase 12 graus abaixo de zero"
"Evet, büyük kırmızı çizginin yaklaşık 12 derece altındayız."
Estáo loucos Se formos para o Mississippi, somos apanhados, e vamos dentro outra vez.
Eğer Mississippi'ye gidersek yakalanırız, başka yol denemeliyiz.
Bem, estáo 46 graus.
Hava 46 derece.
Estáo a arranjar o avião velho.
Uçağı tamir ediyorlar.
Querida Celie, os brancos estäo a construir uma estrada.
Sevgili Celie, beyaz adam yol yapıyor.
Os campos näo estäo Iavrados, os animais näo estäo tratados... a casa estä a cair aos bocados.
Tarlalar ot dolmuş, hayvanlar bakımsız... evi bok götürüyor.
Os t's estäo um pouco mais acima?
Bütün "t" harfleri hafifçe yukarı mı kalkık?
Onde estäo?
Neredesiniz?
As crianças estäo com fome.
- Çocuklar aç.
Onde estäo agora?
Şu anda neredeler?
Se o rapaz tem razäo, näo estäo longe.
Çocuk haklıysa çok uzakta değiller.
Deste modo, todas as coisas estäo unidas, entrelaçadas.
Bu şekilde her şey birbirine bağlıdır.
Onde estäo os outros?
Diğerleri nerede?
Onde estäo os homens?
- Erkekler nerede?
Estäo a chegar pelo passo.
Geçitten geliyorlar!
- Estäo a chegar, é o que interessa.
- Geliyorlar, önemli olan da bu.
Ainda bem que estäo a vender.
Satılıyor olmaları beni memnun etti.
Näo estäo a vender.
Ne diyorsun, hepsi satıldı bile.
Estäo prontas, meninas?
Hazır mısınız bayanlar?
Estäo a tentar apanhar-te.
Sadece seni alt etmeye çalışıyorlar.
Estäo a brincar.
Ciddi olamazsınız.
Ela e o Clyde estäo mal.
Acı çekiyor. Clyde da öyle.
Estäo a passar um mau bocado, näo estäo?
Tüh! Siz kızlar zor günler geçiriyorsunuz, öyle değil mi?
As senhoras estäo com desejos de päezinhos e gelados.
Hanımların canı fena halde çörek ve dondurma çekmiş.
Que estäo a fazer?
Ne yapıyorsunuz?
Estao e o que estava a procura a besta.
Canavarların istediği bu.
"Olhem, ali estao Willow e Meegosh".
"Bakın, Willow ve Meegosh"
Que estao dizendo?
Ne demek?
Estao falando duma ilha misteriosa?
Ne diyorsun? Esrarlı ada?
- Estao salvos!
- Kurtuldunuz
Estao livres!
Serbestsiniz
Estao descendo!
Kaçıyorlar!
- Oh, nao, onde estao todos?
Herkes nereye gitti?
- Estao salvos!
- Kurtuldun
só que bombardeamos lugares que já estäo a arder.
Tek fark, biz zaten yanmakta olan yerleri bombalıyoruz.
Estäo à procura de um bom professor, como um comandante.
Sıkı bir öğretmen arıyorlar. Mesela eski bir subay.
"Estäo a tocar a nossa cançäo."
"Bak tatlım, bizim şarkımızı çalıyorlar."
A primeira coisa a aprender é o tipo de aviäo que estäo a pilotar.
Öğrenmeniz gereken ilk şey uçurduğunuz uçağın türüdür.
As patas estäo a fazer-te cócegas.
Bacakları seni gıdıklıyor.
Estäo a alojar-se e a pôr ovos.
Keneler yuva yapar. Yumurtlarlar.
Ficámos a saber se estäo prontos.
Durumunuzu gördük.
Os helicópteros estäo a 60 km.
Ted, o helikopterler 60 kilometre mesafede.
Lá estäo eles.
İşte oradalar.
Os pára-quedistas estäo a salvo.
Paraşütçüler de kurtuldu.
Eu deveria estar sob protecçao do governo federal, mas acho que me estao a tentar matar.
Federal devlet tarafından korunuyor olmam gerekiyordu ama sanırım beni yok etmeye çalışıyorlar.
Como estao?
Bugün nasılsınız?
- Estao à minha espera em casa.
- Evde bekleyenim var.
Já lá nao estao.
Artık görünmüyorlar.
As luzes estao acesas, por isso deve estar cá alguém.
Işıklar açık, o yüzden içeride birileri olmalı.
Onde estao?
Nerede bu?
Estao-se a enterrar mais a cada momento.
Her an daha derine batıyorsunuz.