English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Fakir

Fakir traduction Turc

2,202 traduction parallèle
Ainda mais, um rápido olhar à performance histórica do Banco Mundial revela que a instituição que é publicamente aclamada para ajudar países pobres a desenvolverem-se e aliviar a pobreza não fez nada a não ser aumentar a pobreza e o fosso da riqueza,
Dahası, Dünya Bankası'nın verimlilik kayıtlarına şöyle bir göz atarsak, kuruluş amacı fakir ülkelerin gelişmesi ve fakirliğin azaltılması olduğu halde, fakirlik ve gelir dengesizliklerini arttırırken şirket karlarını da yükselttiğini görürüz.
enquanto os lucros das corporações sobem. Em 1960, o fosso de rendimentos entre os 5 das pessoas mais ricas e os países mais ricos contra os 5 países mais pobres era de 30 contra 1.
1960'da dünyanın en zengin beş ülkesinin gelirlerinin, en fakir beş ülkenin gelirlerine oranı 30'a 1'di.
Como paramos um sistema de ganância e corrupção que condena populações pobres à escravatura, para o benefício da Avenida Madison?
Böylesine açgözlülük ve kokuşmuşlukla dolu, Madison Bulvarı'nın çıkarları uğruna, fakir ülke insanlarını "kölelik fabrikaları" haline getiren bir sistemi nasıl durdurabiliriz?
Portanto, assim como um pobre vê-se forçado a roubar para sobreviver, é uma inclinação natural fazer de tudo para continuar os lucros de uma instituição.
Bu nedenle, fakir birinin yaşamak için çalmak zorunda kalması doğaldır. İstenen tek şey karlılığının devam etmesidir. Doğal olarak kar bazlı kurumlardan vazgeçmek zordur.
Estatisticamente, a maioria destas pessoas são iletradas e vêm de sociedades pobres.
İstatistiklere göre, bu hükümlülerin pek çoğu eğitimsiz, fakir ve muhtaç kesimlerden gelmekte.
Ela cresceu sem nada.
Fakir büyümüş.
A imprensa cor-de-rosa quer-nos fazer acreditar que esse... Michael X, é um campeão da cruzada pelos pobres e oprimidos.
Liberal basın Michael X'i, fakir ve mazlum hakları için savaşan bir kahraman olarak gösteriyor.
A minha família é pobre demais para me alimentar.
Ailem beni beslemek için fazla fakir.
Estou cheio da tua vida de pobre!
Senin fakir hayatından bıktım!
Ao fazer o "Dolly Bell", vi as melhores características dos pobres urbanos, a alma aristocrática sumida das casas dos ricos e que passou para as dos pobres.
Dolly Bell'i çekerken, fakir şehir insanının en harika vasıflarını keşfettim. Zenginlerin evlerinden uçup yoksulların evlerine taşınan o aristokrat ruh.
Aumentou muito, desde que me conheço, a diferença entre ricos e pobres.
Benim yaşadığım zaman boyunca, zengin ve fakir arasında fark hep büyüdü.
Acho que ele esteve 14 anos sem voltar a Fiorito por preferir conservar uma imagem idealizada da pobreza.
Bence o Fiorita'ya son 14 yıldır gelmedi çünkü fakir insanların resimlerine idealist tasvirlerine sahip olmayı tercih etti.
São os pobres desajeitados como eu, nascidos com uma corcunda nas costas, os Igors.
Onlar benim gibi fakir, pasaklı tiplerdi, sırtlarında kamburla doğmuş, Igor'lar.
Oh, o Purim. Por conta daquele filho da puta do Hamã.
Purim, Haman denilen fakir bir o.çocuğunu çıkardığı bir şey mi?
Chamam-na de "a vaca dos pobres" porque rende muito leite, para o seu tamanho...
"Fakir adam ineği" diye de bilinir, çünkü bedenine göre çok fazla süt verir.
A maioria dos Persas são agricultores, e ganham menos do que 100 marcos por ano.
İranlıların çoğunluğu yıllık kazançları 100 Mark'ı aşmayan fakir köylülerdir.
Toma, pobre diabo.
al, fakir çocuk.
É só um lugar onde os negros pobres vêm ganhar a vida.
Burası sadece fakir siyah insanların yaşamaya çalıştığı bir yer
Lucky fornece casas económicas à população carente.
Lucky, fakir, işçi kesimi için destek sağlıyor
E não há pobres no Céu?
Cennet'te hiç fakir insan yok mu?
Pessoas pobres?
Fakir mi?
Nascido numa família modesta, A infância do Nerio Winch, foi nas suas próprias palavras, difícil...
Fakir bir ailede dünyaya gelen Nerio'nun gençliği zorluklar içinde geçti.
Ofereceram-lhe ouro ; não era pobre.
Evet, altin getirdiler. O fakir degildi
Não pregava contra os pobres.
- Fakir karsiti vaaz asla vermedi.
Um cão não liga se somos ricos ou pobres, inteligentes ou enfadonhos, espertos ou burros.
Zengin, fakir, zeki, aptal bir köpek için fark etmez.
Queres ser o meu namorado? Espera até à tua próxima vida!
Fakir ve yalnızken, başka bir kızda benimle ölebilirdi.
Oh, agora és um homem pobre mas amanhã serás rico. Terás muito dinheiro para gastar.
Şu an, fakir bir adamsın ama yarın zengin olacaksın.
O rapaz da entrega chega e é um antigo amigo da escola, muito, muito pobre, por isso dás-lhe uma gorjeta de 5 dólares.
Servis yapan çocuk evine geliyor okuldan bir arkadaşın. Çok ama çok fakir. Sen de ona 5 dolar bahşiş veriyorsun.
Não está a dizer que o meu bebé viria de uma mulher pobre, mal paga, do terceiro mundo.
Bir dakika. Bebeğimin fakir, dar gelirli bir üçüncü dünyalı kadın taşıyacak demiyorsunuz herhalde.
A Alemanha era um país dilacerado e empobrecido.
Almanya fakir ve mahvolmuş durumdaydı.
Eu quero ser pobre.
Ben fakir biri olmak istiyorum.
O meu pai diz se tenho integridade não engane, não lute e estude muito então as pessoas terão respeito mesmo que seja pobre.
Babam der ki, eğer dürüst biriysen yalan söylemez, kavga etmez ve derslerine çok çalışırsan o zaman fakir olsan bile sana saygı duyarlar.
Vai-te embora, pobreta.
Defol, fakir çocuk.
Bem, deixa-me dizer-te podemos ser pobres, mas não usamos essa linguagem.
Bak sana ne diyeyim. Fakir olabiliriz ama ağzımızı bozmayız.
Podemos ser pobres, mas não lutamos.
Fakir olabiliriz ama kavga etmeyiz.
Podemos ser pobres, mas não mentimos não lutamos e não pegamos em coisas que não nos pertencem.
Fakir olabiliriz ama yalan söylemeyiz kavga etmeyiz ve bize ait olmayan şeyleri almayız.
Eu vou dizê-lo outra vez, mesmo que embora sejamos pobres...
Bir daha söyleyeceğim. Fakir olsak da...
Calem-se! Eu não escolhi ser pequeno e pobre...
Kapayın gaganızı, sıska ve fakir olmayı ben seçmedim.
A boa notícia é que os sujeitos ali testados não são soldados treinados, mas pobres desafortunados que não tiveram outro remédio senão venderem-se para experiências científicas.
İyi haber şu ki içeridekiler eğitilmiş askerler değil sadece başka çaresi olmayıp para için bilimsel denek olmuş zavallı, fakir ve düşkünler.
Todos cresceram na mesma rua, no gueto extremamente pobre de Sidi Moumen.
Hepsi de Sidi Moumen'in aynı umutsuz ve fakir bir mahallesinde yetişmişlerdi.
Então criticamos os Republicanos por se preocuparem com os pobres.
Yani fakir insanları dışladığı gerekçesiyle Cumhuriyetçilerin üstüne gideceğiz.
Tirando o que vai acontecer às famílias dos desgraçados? Vais enfrentar um governo inglês que despreza o Republicanismo, que não verga, que quer lá saber de mortes de terroristas?
Beni bir kenara bırak, bu fakir çocukların ailelerine ne olacak mecburen, bu sarsılmaz cumhuriyetçilikten tiksinen İngiliz Hükümetine yaklaşmak zorunda kalacaklar.
No Haiti, um dos países mais pobres do mundo, o carvão vegetal é um dos principais bens de consumo da população.
Dünya'nın en fakir ülkelerinden biri olan Haiti'de kömür başlıca tüketim maddelerinden biri.
O Lesoto, um dos países mais pobres do mundo, é proporcionalmente aquele que mais investe na educação do seu povo.
Lesotho Dünya'nın en fakir ülkelerine oranla, insanlarının eğitimine en çok yatırım yapan ülkelerinden biri.
Eu vejo muitos pobres.
Fakir insanlar görüyorum.
Por mais que tentemos envolver-nos, eles desprezam-nos por sermos menos afortunados.
Ne zaman aralarına karışmaya kalksak fakir olduğumuz için alay ediyorlar.
Se alguma vez te cansares de te tratarem assim, conhecemos alguns menos afortunados que quereriam ter-te como amigo.
Sana böyle davranılmasından bıktıysan seni seve seve aralarına kabul edecek birkaç fakir tanıyoruz.
Mas se não usar os enfeites vou sentir-me pobre.
Hayır süslere dokunma. Yoksa kendimi fakir hissediyorum.
"O trabalho do corpo alivia as dores da alma... e é isso que faz os pobres felizes".
"Bedensel emek, zihindeki ağrıları azaltır. Bu da fakir insanları mutlu kılar."
"Pobres felizes".
"Mutlu fakir insanlar."
A pobreza tem um sabor amargo, mas eles nasceram para serem pobres.
Fakirlik acı bir şeydir, ancak onlar fakir doğdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]