English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Fitz

Fitz traduction Turc

1,646 traduction parallèle
O pai do Fitz investigou sobre o acidente.
Fitz'in babası kazanın araştırılmasında kongre'nin başındaymış.
Santo Fitz!
Aziz Fitz.
O Fitz derrubou-o.
Evet, Fitz vurdu onu.
- O Fitz estava no Golfo.
Fitz Körfez'deydi. *
Aparece por mim, Fitz...
Şova benim için çık, Fitz...
Uma coisa como quando o Fitz vier tomar o pequeno-almoço, vai dizer o que for que ele precise ouvir, não quanto ingrato, sensível ou fadado ao fracasso ele é.
Mesela Fitz kahvaltıya buraya geldiğinde onu yanına çağıracaksın ve duymak istediği neyse artık onu söyleyeceksin, ne kadar nankör olduğunu veya hassas olduğunu veya başarısızlığa mahkum edildiğini değil.
O Fitz e eu gostávamos de agradecer a todos que apoiaram a campanha nas últimas semanas.
Fitz ve ben son birkaç günde kampanya için imza atan herkese teşekkür etmek istiyoruz.
- Fitz...
- Fitz...
Não. Ela ia contar ao Fitz.
Hayır, o bunu Fitz'e söyler.
Vais ser sempre o filho decepcionante do Senador Grant, Fitz.
Sen her zaman Senatör Grant'in hayalkırıklığı olan çocuğu olacaksın, Fitz.
O Fitz vem, mas disse-lhe para te dar mais tempo.
Fitz burada olmak istedi, fakat ona sana biraz daha zaman vermesini söyledim.
Tenho de falar com ele, por favor.
Onunla konuşmam gerekiyor, Fitz, lütfen.
Sinceramente, Fitz, Mellie, Cyrus, e toda a tua família na Casa Branca. "
En içten dileklerimizle, Fitz, Mellie, Cyrus, ve tüm Beyaz Saray ailesi "
Porque ele sabe que, mesmo sem o Daniel Douglas, estraçalhavas o Fitz e tornavas-te Presidente.
Çünkü o, Daniel Douglas olmadan da, Fitz ve generali katledebileceğini ve başkan olabileceğini biliyor.
Como correu, Fitz?
Bu nasıldı, Fitz?
- O que se passa, Mr. Fitz?
- Bay Fitz, neler oluyor?
Professor Fitz?
Bay Fitz?
Não sabia que tu e o Professor Fitz ainda eram tão próximos.
Bay Fitz ile hala böyle yakın olduğunu fark etmemiştim.
O Professor Fitz é demasiado cavalheiro para correr contigo.
Bay Fitz, senden kurtulmayacak kadar centilmen biri.
Também tu disseste umas mentiras no que diz respeito ao Professor Fitz.
Konu Bay Fitz olunca kendine yalanlar söylemişsin sanırım.
Também vou estar com o Fitz fora das aulas.
Ders çıkışı da kalıyorum.
O meu pai indicou-me para dirigir a peça da primavera com ele.
Babam, Bay Fitz ile bahar oyunu hazırlamamı planlamış.
É você, Professor Fitz?
Bay Fitz, siz misiniz?
Professor Fitz?
- Bay Fitz?
Talvez seja alguém que está a trabalhar na peça com o Prof. Fitz.
Belki Bay Fitz'in tiyatroya seçtiği başka biridir.
MORADA EZRA FITZ RAVENSWOOD
Ezra Fitz, Ravenswood adresi
Gostava muito, mas o Fritz obrigou-me a reescrever um ensaio, por isso...
Çok isterdim ama Fitz makalemi yeniden yazdırıyor.
- Fitz.
- Fitz.
E foi o que o Fitz pediu quando lá estava.
Fitz aynısını sipariş etti.
Mas o Professor Fitz?
Bay Fitz mi?
Olá, o rapaz que foi baleado no Bank e Hudson, Ezra Fitz.
Merhaba, Bank and Hudson'da vurulan kişi Ezra Fitz var ya?
Estou a fazer a minha parte, Sr. Fitz precisa de fazer a sua.
Ben üstüme düşeni yapıyorum, Bay Fitz. Siz de yapmalısınız.
Olá, estamos à procura um paciente. que acabou de dar entrada, Ezra Fitz?
Merhaba, yeni getirilen bir hastayı arıyoruz.
Então o Fitz é um Fitzgerald.
Fitz, Fitzgerald yani.
O Ezra Fitz já saiu da cirurgia?
- Ezra Fitz ameliyattan çıktı mı?
Refere-se ao Professor Fitz?
Bay Fitz mi demek istedin?
O Professor Fitz tirou uns dias devido a uma emergência familiar.
Bay Fitz aile meseleleri için izin aldı.
Sim, ouvi dizer que se passou na aula do Fitz de hoje.
Ya, Bay Fitz'in sınfında çıldırdığını duydum.
Trabalho no liceu de Rosewood com Ezra Fitz.
Rosewood Lisesi'nde çalışıyorum, Ezra Fitz'in çalıştığı yerde.
Vi o carro do Fitz no parque de estacionamento dos professores.
- Fitz'in arabasını park yerinde gördüm.
Achas que o Fitz esteve por trás daquilo?
Sence bu her neyse arkasında Fitz mi var?
Vais encontrar-te com o Ezra Fitz? Entra.
- Ezra Fitz'le buluşmak gibi mi?
Quando vocês começaram a perceber, tentei dizer ao Fitz que queria desistir, mas ele disse que isso não era opção.
Farkına varmaya başladığınızda Fitz'e bu işi bırakmak istediğimi söylemeye çalıştım. Bana seçeneğim olmadığını söyledi.
Como estava chateada por ter de acabar com o Mike, talvez estivesse a tentar vingar-se do Fitz.
Eğer Mike'ı terk etmek zorunda kaldığı içi kızmışsa belki Fitz'e bunu ödetmeye çalışmış olabilir.
O Fitz está apenas a confirmá-lo.
Fitz de bunu doğruladı.
Isto está relacionado com a demissão de Mr. Fitz do liceu Rosewood?
Bunun, Bay Fitz'in Rosewood'dan istifa etmesiyle ilgisi var mı?
Fitz!
Fitz!
Fitz, não.
Fitz, sakın.
O Professor Fitz não está cá e não quero estar aqui sozinha, porque...
Bay Fitz burada yok.
Vemo-nos por aí, Fitz.
Görüşürüz, Fitz.
O Professor Fitz não é...
Bay Fitz böyle...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]