Translate.vc / Portugais → Turc / Footloose
Footloose traduction Turc
36 traduction parallèle
Seja quem for o dono, gosta do Pat Benatar, Eddie Money, e da banda sonora de "FootLoose".
- H er kimse Pat Benathar, Eddie Money ve Foot Lutz'u dinlermiş.
- Há uma cena no Footloose...
- Footloose'da bir sahneydi bu.
Vai ser o quê? As Bananarama ou a banda sonora do Footloose?
Hangisi gitsin? "Bananarama" mı yoksa "Footloose" un film müzikleri mi?
Kevin Bacon em Footloose, reacção à regra de não-dance-na-cidade, dita por Chris Penn, irmão do Sean, sábio para todos.
Chris Penn, ona kasabada dans edilmediğini söyleyince o da bu tepkiyi vermişti. Hani Sean'ın kardeşi. - Bilmem gerekirdi.
Funny Girl, Easter Parade, An American in Paris e, como bónus, a série de dança clássica, Urban Cowboy, Saturday Night Fever, Grease, Footloose e Flashdance.
"Urban Cowboy", "Saturday Night Fever", "Grease", "Footloose" ve "Flashdance" de aldım.
Menos Cinderela, mais Footloose. - É um baile à mesma.
Kül Kedisi'ne değil de daha çok Footloose'a benziyor.
- Vamos ver de novo Footloose. - Sim.
Öyleyse Footloose'u yeniden izleyelim.
Esta é a cidadezinha do Footloose?
Footlose'dan küçük bir kasaba mı burası? *
Parece a cidade de Footloose, mas mil vezes pior.
Aman be! Sanki, Footloose şehrinin milyonla katlamış hâli!
Lembra-se do filme "A Música Está do teu Lado", no qual aqueles miúdos malvados venceram no final?
"Footloose" filmini hatırlıyor musun? Hani sonda kötüler kazanıyordu?
Que cena "Footloose"
Footloose filmindeki gibi.
Não, desculpa, Kevin Bacon não entrou em "Footloose".
Olmaz, üzgünüm, Kevin Bacon özgür değildi. - Ne?
- era a estrela de Footloose.
- Hayır! Hayır!
Somos dois adolescentes... cheios de hormonas... presos no Verão na nossa cidade de "Footloose"... conservadora, onde ninguém dança... onde o meu pai prega com a espingarda carregada debaixo do púlpito.
babacığımın kürsünün altında tuttuğu dolu tüfekle vaaz verdiği tutucu şehirde hormonları patlamış, yazın dans etmeden başıboş takılan iki genciz.
Fiz o melhor que pude para recriar o mundo... de dois adolescentes sem preservativo... numa cidade conservadora de "Footloose".
tutucu kasabada iki prezervatifsiz başıboş gencin dünyasını yeniden yaratmak için elimden geleni yaptım.
# At her feet was a footloose man #
* Hafif bir erkek, kapanmış ayaklarına *
Estavas a falar sobre quão lamechas o Footloose era.
Footloose'un ne kadar berbat bir dizi olduğundan bahsediyorduk.
- Eu adoro Footloose.
- Footloose'u severim.
Bem, esta manhã foi o "Crash", seguido do "Footloose,"
Sabah "Çarpışma" vardı. Ardından da "Footloose".
- Sou da terra do Footloose. - Cece...
Başıboş'lar şehrindenim.
Isso é de Footloose?
- "Footloose" filminden mi bu?
"Boa Noite, Cidade de Footloose"?
"Footloose'dan İyi Geceler Şehir" mi?
Sinto-me como o pai em "Footloose".
Footloose'daki baba gibi hissediyorum.
Não, o quê? Vá lá? Que tal um pouco de "Footloose"?
Biraz "Footloose" dinlerdik, biraz "This is It"?
Foi o ano em que o Footloose estreou.
Footloose filminin çıkış tarihi.
É uma espécie de "Footloose" ao contrário.
Bu çok kötü. "Yasak Dans" ın tersi gibi bir şey bu.
Chama-se... Footloose.
Adı, Footloose.
Lembras-te do fantástico Kevin Bacon em "Footloose"?
Yasak Dans filmindeki muhteşem Kevin Bacon'ı unuttun mu?
Tal como aconteceu à filha do pastor no teu precioso "Footloose."
O çok sevdiğin Yasak Dans'taki rahibin kızı gibi.
Esta cidade está igual a daquele filme "Ritmo Louco".
Burası gittikçe Footloose filmindeki kasabaya benzemeye başladı.
Sempre que fico irritado, vou fazer umas danças do "Footloose".
Sinirlendiğim zaman, Footloose dansı yaparım.
O "Footloose" seguiu as regras?
Yasak Dansçı kurallara uymuş mu peki?
Tal como no "Footloose".
Aynı Footloose filmi gibi.
O filme Footloose tentou avisar, mas não ouvimos.
Footloose filmi bizi uyarmaya çalışmıştı ama kulak asmadık.
Desculpa?
- Kevin Bacon. "Footloose".
Footloose?
Footloose?