Translate.vc / Portugais → Turc / Francie
Francie traduction Turc
247 traduction parallèle
Francie, quando as apostas forem certas, jogarás.
Bahisler doğru olunca, sen bile oynayacaksın.
Se eu tivesse a idade da Francie, você pareceria um sonho.
Francie'nin yaşında olsam, gerçek olduğunuza bile inanmazdım.
Acho que já está na hora de me tratar por Francie.
Bana Francie demenin zamanı geldi.
Que tinha em mente, Francie?
- Aklından geçen ne? Geri ver.
Viu a Francie? Ela contou-lhe o que aconteceu?
Francie olanları söyledi mi?
Por que suspeitaria a Francie de si, um simples lenhador do Oregon?
Neden Francie sizden kuşkulandı bay Burns? Oregon'lu bir keresteci!
A Francie deve ter desconfiado de si desde o início.
Francie biliyor olmalıydı.
Francie Stevens. É essa?
Francie Stevens mıydı?
- Adeus, Francie.
- Hoşça kal Francie.
Não acreditei que este seu esquema resultasse, Francie. Mas resultou.
Planının bu kadar iyi işleyeceğini bilmiyordum Francie.
Julgo já não ser o lobo solitário que pensava que era, Francie.
Galiba sandığım yalnız kurt değilim Francie.
Além disso, Frances está sozinha.
Ayrıca, Francie tek başına.
Ele levou a minha carteira, Francie.
Cüzdanımı aldı, Francie.
Francie, Francie... não ouviste o que eu disse?
Francie, Francie, dediğimi duymadın mı?
Não estou muito seguro de mim, Francie.
Galiba kendimden pek emin biri değilim, Francie.
Oh, Francie.
Francie.
Francie... o que dirias se eu te dissesse que talvez este não seja o meu dinheiro?
Francie, belki bunun benim param olmadığını söylesem ne derdin?
Não me sinto bem, Francie.
Bu konuda içim rahat değil, Francie.
Após uma ausência de seis anos, a fabulosa Francine está de volta, e Nova Iorque não pára de girar.
Altı yıllık bir aradan sonra efsanevi Francie sonunda eve döndü, bütün New York da çevresini kuşattı.
Trás a Francie contigo.
Francie'yi de getir.
Eu e a Francie vimos o Charlie na noite passada com outra mulher.
Francie'yle birlikte dün gece Charlie'yi başka bir... -... kadınla gördük.
Francie, eu amo-te. E não estou a trair-te.
Francie, seni seviyorum ve seni aldatmıyorum.
- Francie, acabaste de te mudar.
- Eve daha yeni taşındım. Hindiyi idam ettim.
Francie, é contigo que quero ficar para sempre, querida.
Francie, sen benim son durağımsın.
- Como se chama? Francie.
- Francie.
Francie, se queres voltar a ver o Charlie, não tens de dar uma festa e convidar o sobrinho dele.
Charlie'yi görmek istiyorsan Cadılar Bayramı partisi verip yeğenini davet etmene gerek yok.
Francie?
Francie?
Francie. Isto não foi por eu ter perdido o Danny.
Francie bunun Danny'yi kaybetmemle ilgisi yoktu.
Francie, estás a exagerar.
Francie, aşırı tepki gösteriyorsun.
Francie...
Francie...
Francie... Quero ser cantor.
- Ben şarkıcı olmak istiyorum.
Como está a Francie?
- İşten aradılar.
Despedaçada.
Francie nasıl? - Berbat.
Estava a falar com a Francie.
Francie'yle konuştum.
Francie, certo?
Francie değil mi?
Obrigada, Francie.
Teşekkür ederim Francie.
- Chamas-te Francie?
- Sen Francie misin?
- Não, é ela.
- Hayır, o Francie.
- A porta-voz da Francie.
- Francie'nin sözcüsüsün.
Referes-te à Francie?
Francie'ye mi?
- Trata-la por Francie?
- Ona Francie mi diyorsun?
- A Francie telefonou-me hoje.
- Francie bugün telefon etti.
Francie.
Francie.
Está uma mulher do Departamento de Saúde ao telefone.
Francie, telefondaki kadın, Sağlık Bakanlığı'ndan.
Escolher um smoking.
Francie beni smokin almaya götürecek.
- Francie.
- Francie.
Acorda, Francie!
- Uyan Francie.
Francie?
- Francie?
Francie!
Francie!
- Francie.
Francie merhaba.
- Francie...
- Francie.