Translate.vc / Portugais → Turc / Franco
Franco traduction Turc
2,108 traduction parallèle
Seria franco.
İtiraf edecektim.
Para ser franco, a tua ética laboral está um pouco invertida.
Açık konuşursam, senin çalışma ahlakından şüpheliyim.
Franco-atiradores, actualizem a vossa situação.
Tüm keskin nişancı ekipler, durum raporu verin.
Um franco-atirador retirado da Marinha desarmou-me três semanas depois de eu ter saído da academia.
Özel eğitimli bir keskin nişancı tarafından etkisiz hale getirildim.
Sabia exactamente o que fazia quando se arrolou aos treinos de franco-atirador.
Keskin nişancılık eğitimine kaydolduğunda da ne yaptığının tamamıyla farkındaydı.
Para ser franco consigo, se o tipo não entrar pela porta e se entregar, receio ter de arquivar o caso.
Sizinle açık konuşacağım eğer o herif şu kapıdan girip suçunu itiraf etmezse, korkarım bu dava kapanır.
Ficaram chateados com o Franco, isso deve os ter aborrecido.
Frank'lar için üzüldünüz mü? Kesin çok bozulmuşsunuzdur siz...
Pronto, está bem, vou ser franco ;
Şey, tamam, dürüst olacağım.
Foste franco comigo.
Açıkça söyledin.
Para lhe ser franco, vai ser um alívio.
Dürüst olmak gerekirse, çok büyük bir rahatlama.
A Kate está a fazer tudo sozinha e a escritora é uma incompetente, para ser franco.
Söylemeliyim ki bu yazar tamamen yetersiz.
Jiang, franco-atirador
Jiang, keskin nişancımız.
Bem, só há uma forma de descobrir se ele está sendo franco conosco.
Eğer bize dürüst davranıyorsa, bunu bulmanın bir yolu var.
Achas que temos um franco-atirador?
Keskin nişancı olabilir mi?
O edifício vizinho é um local perfeito de observação para um franco-atirador.
Yanındaki bina da keskin nişancı için çok uygun bir yer.
Se o dizes assim, parecerá franco de mais.
- O şekilde söylersen, çok ciddi kaçabilir.
Sou sempre franco.
Her zaman samimi olmuşumdur, Sayın Başkan.
Nem chega a ser um tiro de franco-atirador.
Keskin nişancı atışı bile değil.
Para ser franco, é uma surpresa.
Açıkçası, sürpriz oldu.
Para ser franco, nem tenho a certeza se quero possuir isto.
Doğrusunu söylemek gerekirse, oteli satın alma konusunda emin değilim.
Para ser franco, ele não tem tomates para isso.
Açıkçası o kadar cesur değil.
Tenho de ser franco, doutor.
Biliyor musunuz, Size karşı dürüst olmalıyım, Doktor ;
Para ser franco, nunca pensei que fosse possível.
Dürüst olmam gerekirse ; böyle olacağını düşünmemiştim.
- Sê franco com ela.
Sadece ona karşı dürüst ol.
Talvez se alguém tivesse sido franco comigo desde o principio...
Belkide birileri en başından beri benimle dürüstçe konuşmalıydı.
Sim, para ser franco.
Evet. Aynen öyle.
Vou ser muito franco.
Çok dürüst konuşuyorum.
Tenho de ser franco, vocês tiraram-no do quarto...
Açık konuşacağım. Onu buradan siz taburcu ettiniz. Neden?
Acho que é altura de ser franco com ele.
Sanırım bunu konuşmanın zamanı geldi.
Vou ser franco.
Dobra olacağım.
Em Barcelona, há uma marcha anual em memória dos gays que morreram durante a ditadura de Franco.
Barselona'da, Franko rejimi sırasında öldürülen eşcinseller için bir anma yürüyüşü vardı.
Sê franco como os sentidos dos animais a desenvolverem-se.
zayıflamış bi hayvanın duyuları gelişir.
Franco?
Franko?
Fala o Franco.
Ben Franko.
FRANCO EVANGELISTI.
FRANCO EVANGELISTI.
Porque não somos uma facção, mas um império teocrático com um só comandante :
Biz grubun üyeleri değiliz... Biz Andreotti'nin kurallarıyla varolan teokratik imparatorluğun içindeyiz. Sbardella ye, Franco.
Acabou de dizer outra coisa incongruente, Franco.
Sen sadece başka bir saçma fikir ürettin.
Franco, eu não falo de política consigo, só sobre desporto.
Franco, seninle politika tartışmam, sadece spor.
Se Franco declarou isso, deve ter sonhado.
Franco böyle bir açıklama yapmışsa rüya görmüş olmalı.
Odoardo Ascari e Franco Coppi.
Odoardo Ascari ve Franco Coppi.
Franco era o homem do correio, pergunta-lhe.
Posta dağıtıcısı Franco'ya sor. Ben çok yaşlıyım.
Para ser franco, sempre quis comer uma miúda gorda.
Aslına bakarsan hep şişko bir kızla düzüşmek istemiştim.
Olhe, Eu vou ser franco, Eu já trabalhei... com material muito melhor que você mas ou é isso... ou eu vou cortar sua cabeça fora!
Bak, dürüst olacağım, Daha önce senden çok daha iyi malzemelerle çalıştım ama ya kabul edersin... ya da kafanı bedeninden ayırırım!
Estas pessoas sabem quem tu és. O que tens dito sobre Franco.
... bahsettiğin şey, Federico.
A mãe do Ben tinha-lhe cantado "Un Canadien errant", uma canção tradicional franco-canadiana, todas as noites durante a sua infância.
Ben'in annesi Fransızca Kanada yöresel şarkısı olan "Uh Canadian errant" adlı şarkıyı büyüyünceye dek her gece ona söylerdi.
Vamos a ver se és um Franco Harris.
Franco Harris misin, değil misin, anlayalım.
Para ser franco, não dou uma queca desde a última temporada do "Friends"!
Aslına bakarsanız Friends yayınlandığından beri yatmadım.
É um franco-atirador.
Bir keskin nişancı.
Coma Sbardella, Franco. Irá acalmar-te.
Seni sakinleştirir.
E para ser franco, é só isso que me interessa.
Umurumda olan tek şey bu.
Posso ser franco?
Açık olabilir miyim?