Translate.vc / Portugais → Turc / Gem
Gem traduction Turc
236 traduction parallèle
- A fim de entrar em uma união mais estreita com Nosso Senhor... - serão submetidas a execícios e testes... - que se destinam a erradicar suas falhas...
Tanrı'ya yakın olabilmek için... hatalarınızın kökünü kazımak, tutkularınıza gem vurmak... ve sizi erdem ve rahmet kazanmaya hazırlamak için tasarlanmış... test ve uygulamalara... tabi tutulacaksınız.
Não sei o que acha, mas vou chamar-lhe Gem.
Sizi bilmem ama ben ona "Gem" diyeceğim.
A Gem talvez o possa ajudar como me ajudou.
Gem, bana yardım ettiği gibi ona da edebilir.
Mas poderia a proximidade da morte matá-la também? Não sei.
Onun ölüme bu kadar yakın olması, Gem'i de öldürebilir mi?
Mas talvez salve o planeta da Gem.
- Hayır. Ama Gem'in gezegenini kurtarabilir.
Para que o planeta da Gem seja o planeta a salvar, teremos de ter a certeza de que merecem sobreviver.
Kurtarılacak olan Gem'in gezegeniyse, onların kurtarılmaya layık olduğundan kesinlikle emin olmalıyız.
Mas a vontade dela de dar a vida por ele fá-lo-á.
Ama, Gem'in onun için hayatını vermeye gönüllü olması, eder.
Resta saber se esse instinto foi transmitido à Gem.
Bu içgüdünün Gem'e geçip geçmediğini anlamalıyız.
Está a gerar-se um instinto novo para a essência do ser dela.
Gem'in varlığının özünde yepyeni bir güdü meydana geliyor.
A vida do Dr. McCoy não depende apenas da Gem.
Dr. McCoy'un hayatı sadece Gem'e bağlı değil.
O instinto dela deve ser desenvolvido.
Gem'in içgüdüsü maksimum düzeyde gelişmeli.
A Gem conquistou o direito do planeta dela sobreviver.
Gem, gezegeninin ayakta kalma hakkını kazandı.
Perderam a capacidade de sentir as emoções que obrigaram a Gem a sentir!
Buraya Gem'i hissetmesi için getirdiğiniz duyguları siz yaşamıyorsunuz.
Não pensava na Gem.
Gem'i düşünmüyordum.
Pensava naquele elemento do acaso que, no espaço infinito, nos reuniu com a Gem.
Bu uçsuz bucaksız boşlukta, bizi Gem'le bir araya getirmiş olan şansı düşünüyordum.
Não quero contestar o seu computador, mas, pelo pouco que me contaram, diria que ela era uma pérola valiosa.
Bilgisayarınla tartışacak değilim ama, bana anlattığınızdan çıkardığım, Gem'in müthiş pahalı bir inci olduğu.
Noruega, com grandes tropas, assistido por este traidor, o Cavaleiro de Cawdor, desencadeou um vil conflito até que o noivo de Bellona, Macbeth confronta o rei, frente a frente, reprimindo o seu excessivo feitio.
Muazzam sayıda Norveçli hain Cawdor Beyi'nin desteğiyle müthiş bir saldırıya girişti, ta ki Bellona'nın damadı Macbeth krala kılıç kılıca karşılık verip, onun ruhuna gem vurana kadar.
Gema, como numa jóia.
Gem diye.
Lilian, deixe o garoto em paz!
Gem, çocuğu rahat bırak.
Bit, frame... Moldura, coleira, rédeas.
Gem, ahşap kısımlar... ahşap kısımlar, hamut, dizgin.
O oficial voltará para os ingleses para que o seu ódio brilhe com menor intensidade.
İngiliz subay, İngilizlerin yanına dönecek nefret ve öfkesine gem vuracak.
- Não. Irei aconselhar Benedick a combater esta paixão.
Benedick'e gidip, duygularına gem vurmasını söylemeyi yeğlerim.
O navio vai explodir.
Gemı havaya uçacak!
Angustiado, ele ligou de novo, oferecendo generosa compensação nem que fosse por curta conversa, mas ela mandou-o deixá-la em paz e desligou.
Çektiği ızdıraba gem vurup, son bir kez daha aradı büyük bir bonkörlükle yine görüşme teklif etti. Kadın, başına musallat olmamasını bildirerek telefonu yüzüne kapattı.
Por fim, deprimido e sofrendo de ânsias, ele esperou à porta do prédio dela que ela saísse para irá lavandaria.
Bilahare, makus kaderi ve gem vuramadığı merak arzusu.. ... onu kadının yaşadığı yerin hemen karşısında beklemeye kadar itti. Perişan halde umduğu medet, kadın çamaşırhaneye giderken karşısına dikiliverdi.
- A nave, a nossa nave, a minha nave.
Gemi, bizim gem gemim?
Trouxeste de volta a música e deste-me a tua amizade... do que estarei para sempre grata... mas também trouxeste sonhos, desejos e esperanças... que estavam fechados em mim, mantidos num pequeno canto do meu coração... aqueles sonhos que me pertenceram aos 17 anos... aqueles sonhos que não têm lugar na vida de Kiran.
Müziği geri getirdin, ve hep minnettar olacağım dostluğunu verdin bana. Lakin, gem vurmam ve kalbimin bir köşesinde tutmam gereken, hayallerimi, tutkularımı ve umutlarımı da geri getirdin. 17 yaşındaki Kiran'a ait olan emaneti...
Pois teu nunca poderá ser Este meu coração?
"Umutlarına gem vur. Kalbine sahip çık."
Quando eles estiverem seguros, você pode travar nesta nave com seu raio tractor.
Onlar uzaklaştıktan sonra, çekici ışınınızla gemıye killitlene bilirsiniz.
- Hey, sou a Gem, X5.
- Selam. Ben Gem, X-5.
- Amiguinha, está tudo virado do avesso. É FUBAR, pessoas a gritar... A Gem está a tentar manter as pernas cruzadas para o bebé não sair.
- Küçük dostum, herşey ters gidiyor, bu tam bir felaket, insanlar çığlık atıyor, ve Gem, bebek fırlamasın diye ayaklarını uzatmak istiyor!
Esta é a Gem.
- Bu Gem.
- Hey, como está a Gem?
Gem nasıl?
Vai cuidar da Gem.
Gidip Gem'le ilgilen.
Carrega a Gem.
Gem'i taşı.
- Joshua, carrega a Gem.
- Şişt! Joshua, Gem'i taşı.
Aumentava.mos a. dosa.gem a.ntes, seguindo métodos...
DozaJı daha önce artırabilirdik... prosedürlere göre...
Apesa.r de varia.s complica.çoes, um incremento na. dosa.gem de... O infeliz a.ta.que epiléptico de 17 de Agosto trouxe informa.çoes preciosa.s.
Artan doza bağlı olarak meydana gelen çeşitli komplikasyonlara rağmen... 1 7 ağustostaki talihsiz sara nöbeti sayesinde çok değerli veriler elde edildi.
Tens de melhorar isso, Debra.
Bu alışkanlığına gem vurmayı öğrenmelisin Debra.
Ela luta contra... suas emoções.
Duygularına kendisi gem vuruyor.
"Precious Gem".
"Değerli Gemi"
Percebem quão parecida a palavra "gem" é de "Gemma"?
"Gemi" nin Gemma ile ne kadar benzer olduğunu fark etmediniz mi?
- Vir-gem.
- Ba-ki-re.
Gostaria que conhecessem o meu colega, esse é o Petey da K Gem Tênis.
Meslektaşımla tanışmak ister misiniz? Bu, K-Jam Sneakers'dan Petey.
Seria um prazer conhecê-lo se tivesse tempo, o que não tenho. - Obrigado e o que ela quiser.
İfade özgürlüğüne gem vurma fikrinden nefret ediyorum ama bu bir güvenlik meselesi.
Sei que ela trabalha no Bar Gem.
Gem'de çalıştığını biliyorum.
Tenho de voltar ao Bar Gem.
Gem'e geri dönmem lazım.
Adiantado, todas as manhãs, ao Sr. Swearengen, no Gem.
Her sabah peşin, Gem'de Bay Swearengen'e ödenecek.
- Onde é o Gem?
- Gem nerede?
- Gem, Doutor?
- Gem mi, Doktor?
Gostaria que conhecessem o meu colega, esse é o Petey da K Gem Tênis.
Sizi iş arkadaşım Petey'le tanıştırayım.