Translate.vc / Portugais → Turc / Har
Har traduction Turc
173 traduction parallèle
Este idiota tentou me atropelar!
Bu maymun da o yüzden har gür çıkarmaya kalktı.
Tommy, sabes que o teu pai tem de trabalhar muito para nós?
Tommy, babanın bizim için harıl harıl çalışması gerektiğini biliyorsun değil mi?
Mos...
Har- -
Fui tola, atirei as minhas pérolas aos...
Ama, zamanında aptalca har vurup harman savurdum işte!
Não passei a vida a construir isto para dissipares tudo.
Burayı sen har vurup harman savurasın diye kurmadım ben.
Eu não sou do tipo que quando têm dinheiro gastam à farta e depois acabam com uma mão à frente e outra atrás.
Ben mangırları har vurup harman savuran, sonrada bir don bir gömlek kalanlardan değilim..
Significa que... as coisas andam à solta.
Bunun anlamı har tarafta bir şeyler var.
Nós comíamos bem, dormíamos até tarde tínhamos dinheiro para queimar.
İyi yiyor, iyi uyuyorduk. Har vurup harman savuruyorduk.
Faz alguma coisa, rouba gado, Har du slet ingen ambitioner?
Yaşama amacın yok mu?
Há gente a preparar-te um comité de boas-vindas na Califórnia.
Bazı dostlar... Günışığı Eyaleti'nde verilecek küçük bir karşılama partisi için harıl harıl çalışıyorlar.
A toda a hora... novos carregamentos são enviados para todo o mundo.
Har saat dünyanın her yerine yeni çikolatalar gönderiliyor.
Har Har Har... O gajo só arranja sarilhos.
Bu herifler gürültü çıkartıyor.
$ 15.000, que ele perdeu em seguida em Nevada.
15 bin. O da anında Nevada'da har vurup harman savurdu.
Ele gastava dinheiro à grande.
Yapılması gerekeni yapıyordu, har vurup harman savuruyordu.
Se há dúvidas, publica-se amanhã.
Har hangi bir şüpheniz varsa yarın da basabiliriz.
Estava de volta das caixas e como sabia que também devia estar a trabalhar...
Senin de şu an harıl harıl üzerinde çalıştığın kutulara bakıyordum.
Uma manhã os índios trabalhavam no duro.
Bir sabah yerliler yine harıl harıl çalışırken,
Dizia-te o que queres saber se pudesse, dona, mas sou um gato, e nenhum gato, em lado algum, deu a alguém uma resposta directa.
Bilseydim istediğiniz şeyi söylerdim bayan. Ama ben bir kediyim ve bir kedi hiçbir zaman hiçbir şekilde direkt bir cevap vermez, ha har.
"Misteriosa beleza nordestina, Miss Amy Hardwood, vem a Londres e gasta rios de dinheiro!"
Gizemli kuzey güzeli, Bayan Amy Hardwood, Londra'ya gelip, büyük miktarda parayı har vurup harman savuruyor!
Tudo o que possa dizer pode ser usado contra si.
Söylediğiniz har şey aleyhinize kullanılabilir.
Lembrem-se, adeptos, a entrada no filme "Assalto ao Arranha-céus" é gratuita para quem já era nascido quando os Indians ganharam a Liga.
Bara en påminnelse till er fans om en "Die Hard" kväll som kommer här på stadion. Gratis inträde till den som faktiskt levde när Indians senast vann en buckla.
Zonas laterais sem ninguém.
Willie Mays stili. Och sidan har dragit sig tillbaka.
Corredores nos cantos.
Och Indians har löpare på kanterna.
Se ainda não repararam, e a avaliar pela assistência ainda não repararam, os Indians ganharam uns jogos e arriscam-se a ganhar mais alguns.
Och ifall ni inte har märkt det, och med tanke på antal besökare, så har ni inte det. İndians Ligde yükselmeye başladı ve şampiyonluk. Och hotar med att klättra upp ur källaren.
- O fecho da tua saia está encravado.
Dragkedjan på klänningen har fastnat.
Tens tido uma viagem triunfal.
Ni har haft en jäkla turné.
Entretanto, os Yankees anunciaram que iriam começar com o vencedor de 20 jogos, Steve Jackson...
Under tiden så har Yankees annonserat att dom startar med vinnaren av 20 matcher Steve Jackson. Skruvbolls specialisten som...
Dorn teve um mau início de época, mas ultimamente tem jogado melhor.
Dorn sezona iyi bir başlangıç yapamadı, ama sonradan toparladı. Har slått 271 på 86 rbi : s.
Cheevers vai bater a seguir.
Och har nu släppt 3-0 mot Cheevers.
Taylor e Brown a caminho da elevação e isto pode ser o tudo ou nada para Harris, que fez um grande jogo.
Taylor ve Brown ortaya geliyor, Harris'le konuşacaklar. Han har kastat fenomenalt.
Média : 341, 48 home runs, tem o melhor recorde, e fez home runs nas duas únicas vezes que defrontou Vaughn.
Genomsnitt 341, 48 helrundor, 121 rbi : s, han har gjort helrundor båda gångerna han har mött Vaughn.
Está 0-12 com Duke.
Han har 0 / 12 mot "The Duke" i sin karriär.
R-D-R-R.
Har-dee-har-har.
O agente Green está bem, e apanhamos tudo.
Ajan Green tamamdır, har şeyi aldık.
- Não, não "hareem". Har-lem.
- Hayır, Hareem değil.
Mas isso nunca me deteve.
Harıl harıl çalışıyorsundur sanmıştım.
O importante da comédia é o ritmo.
Zamanlama önemlidir, Har.
Que chuto nos tomates!
İşe bak. - Üzülme, Har.
Ouviste isso, Harry?
Duydun mu, Har?
Calma, Harry.
Çok kolay, Har.
Harry, olha este quebra nozes gigante.
Hey, Har. Bak. Dev bir fındıkkıran.
- Tu estás bem, Harry?
- Sen iyi misin, Har?
Por que os estaleiros trabalham sem observar o domingo?
Neden bunca savaş gereci alınıyor? Neden gemi ustaları dur durak bilmeden çalışıyor harıl harıl?
Isto sempre foi bom entre nós.
Vi var alltid bra på det här.
Teve problemas com Saslow, foi vencido numa dupla, com Billy Leff.
I lite trubbel här, han fläktade Burton i första omgången. Släppte Saslo och dubblade Billy Left.
- Aqui não diz nada.
Står inget om det här.
Duke está pronto e lança. Lança para Short.
"The Duke" haızr, atıyor, här kommer en hög kort studsare.
Não te lembras?
Harıladın mı?
Beau-tofu?
Har-iku?
- Que bela cabana, não?
Vay be, mekân güzel, değil mi, Har?
Não sei se lhe falei isso, Harry.
Bunu sana söylesem mi bilemedim, Har...