English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Havê

Havê traduction Turc

42 traduction parallèle
Quis que me vissem até o último instante e ao sair deixei meu caderno na mesa fingindo havê-lo esquecido.
Son ana kadar bütün zamanımı planlamalıydım ofisten çıkarken defterimi masaya bıraktım, sanki unutmuşum gibi.
Quem pôde havê-lo feito?
Kim yapmış olabilir?
É que encontrei um pacote e não recordo havê-lo comprado.
Ama bir ambalaj buldum ve aldığımı hatırlamıyorum.
Não sei por que... não até havê-lo tentado seriamente.
Neden bilmiyorum. Tüm kapıları çalmadan olmaz.
Espero que o velho Lafe não se incomode por havê-lo posto sobre uma árvore.
Bir ağacın üzerine konulduğu için Lafe'in rahatsız olduğunu tahmin ediyorum,
O escândalo já se produziu! - Havê-lo impedido.
Boşuna hayal kurmayalım, ortada bir skandal var, hem de ne skandal!
O espírito do Jinbei... deve havê-la enviado aqui.
Jinbei'nin ruhu, elimize sağ salim ulaşmasını sağlamış.
Penso havê-lo convencido. Pelo menos, no que concerne à defesa da honra da Lei e da Ordem.
Umarım sizi ikna ettim yasa ve düzen güçlerinin şerefini kurtarmaya.
Prenderam-no no mesmo dia, não pode havê-lo gasto.
Aynı gün yakalandın, harcamış olamazsın.
mas somente depois de levar uma pra casa e havê-la acendido, é quando pode nos oferecer um consolo.
" Ama o mum sadece sen onu eve getirdiğinde ve yaktığında sana huzur verir.
Vai havê-los.
Var tabii.
Orgulha-me havê-lo instruído.
Sizi yetiştirdiğim için kendimle çok gurur duyuyorum.
Sinto havê-la assustado.
Seni korkuttuysam özür dilerim.
Se os Exocomps não se apagarem depois de havê-los programado, assumiremos que desejam ir.
Eğer üniteler programladıktan sonra kendilerini kapatmazlarsa gitmek istediklerini kabul edebiliriz.
E costuma havê-Ios aqui.
Genelde burada oluyorlardı.
Pude havê-los expostos em qualquer momento mas queria que escapassem igual a você.
Her an için onları ele verebilirdim, ama bende senin gibi onların kurtulmasını istiyorum.
Todos querem vingar-se de seus pais por havê-los gasto ao mundo.
İnsanlar doğumuna neden oldukları için ebeveynlerine dönmek isterler.
Deveria havê-lo pensado melhor antes de te encolerizar.
Bunu kendini kaybetmeden önce düşünecektin.
E qualquer, especialmente Bernie, deveria havê-lo sabido.
Hepimiz sık sıkıya bir aradaydık.
Ainda enquanto morria, o instinto do Hernández era me matar por havê-lo matado.
Ölürken bile, Hernandez'in içgüdüleri beni öldürmeye çalışıyordu.
Deveria havê-lo visto eu.
Önce ben bakmalıydım.
- Isso poderia havê-lo feito qualquer.
Hayır. Herhangi biri yapabilirdi.
Deveria havê-lo visto.
Görmem gerekirdi.
Weisman tinha que havê-la ingressado ontem à noite.
Hayır. Weisman onu dün hastaneye yatıracaktı.
- Temos que havê-lo passado.
Kaçırmış olmalıyız.
- Né, você não tinha que havê-lo visto.
Onu görmemen gerekiyordu.
Deveu havê-la conhecido melhor.
Önce hakkında araştırma yapmalıydın.
Quando era ele quem deveria havê-lo cuidado.
Sadece iki saniye kafamı çevirmiştim. Bunu nasıl... Oysa oğluna bakan kendisi olmalı.
Sabe que Goergen não era muito querido, John, mas isso não te desculpa por havê-lo empurrado ao fosso de um elevador.
Goergen'ın iyi birisi olmadığını biliyorsun John, ama bu onu asansör boşluğuna atmanı affettirmiyor.
Acredito que é um transtorno de conversão provocado pelo choque psicológico de havê-la encontrado morta. E não tem mais família?
Galiba onu ölmüş halde bulduğundan psikolojik stres yüzünden konversiyon bozukluğu yaşıyor.
- Podia havê-los matado aos dois! - Eu não queria. foi um acidente.
İkisini de öldürebilirdin
De entrada não deveriam havê-la intubado.
Tüpü çıkartıyor musun? Onu hiç entübe etmemeliydiniz.
vais lamentar não havê-lo feito.
Sen yapmadığından dolayı pişman olacaksın.
Pensei que Said também deve havê-lo sabido, já que se conseguiu um.
Said'in de bunu bildiğini fark ettim, zira gidip kendisine bir tane bulmuş.
Suponho que os muçulmanos devem havê-los chamado.
Sanırım Müslümanlar haber vermişler.
Sr. Ruiz lamento havê-lo golpeado na última audiência.
Bay Ruiz... geçen tahliye duruşmasında size vurduğum için üzgünüm.
Como pôde não havê-lo notado?
Nasıl oldu da fark etmedin?
Acredito que ainda culpa a ti por havê-la recebido pelo cu.. duas vezes.
Sanırım kıçının sikilmesinden hala seni sorumlu tutuyor... iki defa.
Deveria havê-lo feito faz comprido tempo
Bunu uzun zaman önce yapmam gerekirdi.
Não deveria havê-la perdido de vista, sou um péssimo pai.
Onunla daha sık görüşmeliydim. Berbat bir babayım.
Não podia havê-lo feito pior.
Daha kötüsü olamazdı!
Deveria havê-los fichado, não são mais que animais!
Tamam, tamam!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]