English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Haya

Haya traduction Turc

88 traduction parallèle
- Os tomates.
- Haya.
Fique comigo e viverá um prazer nunca sonhado...
Benimle kal... ve akla haya gelmez zevkler içinde yaşa...
Outro par de bolas e mais uns quantos dedos?
- Daha çok haya ve ekstra parmak mı?
Apesar de a avó já não estar cá, há algo quase...
Hatta büyükanne bile gitti, ama haya işte böyle...
"Como assar os seus tomates".
"Fırında Haya Pişirme Yöntemleri."
Um protector de tomates.
Haya koruyucusu.
Haya, a filha do tio Samuel.
Haya, Shmuel amcanın kızı.
Não posso participar no banho de Haya.
Haya'yı yıkayamam.
O meu filho Meïr terá um filho de Haya.
Evladım Meir belki Haya'dan bir erkek çocuk sahibi olacak.
Não imagino a responsabilidade...
Sorumluluğunuzu haya dahi edemiyorum- -
Wilson, parece que vamos ter tomates assados esta noite, não é?
Wilson, akşam yemekte kavrulmuş haya var galiba, ha?
A danca da bola / zézinho.
Haya / alet dansı.
E a gritar " Bolas de ferro!
" Patates Haya!
Bolas de ferro! "
Patates Haya! "
Forman, eu acho que precisamos é de algum input do Bolas de Ferro.
Forman, sanırım ihtiyacımız olan Patates Haya'dan biraz bilgi.
Bolas de Ferro, o que é tu que achas, Bolas de Ferro?
Patates Haya, ne düşünüyorsun, Patates Haya?
Pára de me chamar Bolas de Ferro!
Hey, bana Patates Haya demeyi kes.
O Bolas de Ferro tem razão.
Patates Haya, akla yatkın geliyor.
Bolas de Ferro.
Patates Haya.
" Bolas de Ferro!
" Patates Haya!
Bolas de Ferro! "
Patates Haya! "
Se salvamos os filhos, pomos em risco o mundo.
Çocuklarımızın hayaına karşılık, tüm dünyanın hayatı.
Um verdadeiro baile!
Haya / alet dansı.
Treinador Ferguson, não devia estar no campo de futebol a ensinar os rapazes a brincar com as bolas?
Koç Ferguson, sizin sahada çocuklara toplarla ( haya ) oynamayı öğretmeniz gerekmiyor mu?
Quantas noites eu tenho me sentado nas dunas como... imaginando uma noite... junto com meu pai.
Kaç gece bir kumul üzerinde oturup düşündüm böyle... böyle bir geceyi haya ederek... babamla birlikte.
Está a empurrar-te mais uma vez, e vai dar-te uma tareia, fazendo-te implorar e pôr-te de joelhos e tudo o mais.
Kulağını parmaklıyor ve haya bağını ısırtıyor sana osuruk çiçeği diyor.
Eu desejaria que a minha vida fosse simples agora mesmo.
Keşke şu an benim hayaımda basit olsaydı.
Isso é como cortar os meus col chões.
Bu sanki haya... .. tımı mahvetmen gibi.
Para ser sincera, a única coisa de que não gosto é do escroto.
Dürüst olmak gerekirse seksin sevmediğim tek yönü, haya torbası.
Mas que diabos é isto aqui?
Böyle iyi bir haya ha.
Enquanto a polícia inglesa ficava sentada a coçar os cornos a pensar como nós tínhamos conseguido, nós abríamos o "club" para o almoço de Domingo, sentávamo-nos e apreciávamos o nosso assado.
İngiliz polisi bu işleri nasıl başardığımızı haya bile edemezken biz kulüpte oturmuş, pazar yemeğinde rostolarımızın tadını çıkarıyorduk.
porque não queriam usar os testículos dele.
Çünkü ona takma haya takacaklardı.
Com o escroto aberto, eu posso desfazer-me dos seus testículos.
Haya torbanızı açtıktan sonra testislerinizi atabiliriz.
E o seu escroto foi transformado numa barbatana para um homem que queria ser golfinho.
Ve haya torbanızı da yunusa benzemek isteyen bir adamın yüzgeçleri için kullandım.
Eu simplesmente aceitei o fato de que eu não posso contar com ninguém, muito menos num emocionalmente imaturo, narcisista que pensa que o sol nasce em seu umbigo e se põem na sua bunda. e só se importa com o que se encontra entre os dois.
- Ama şu gerçeği kabul etmeliyim..... ki hiç kimseye, hele güneşin göbek deliğinden doğduğunu ve haya torbalarından battığını zanneden ve sadece bu ikisinin arasında kalanlarla ilgilenen ; duygusal açıdan olgunlaşmamış bir özsevere güvenemiyorum.
Já imaginou a maravilha que será?
Ne kadar harika olacağını haya et.
Há 3 gaitas sólidas, uma meio visível aqui e puseste-me uns tomates.
Üç tane belirgin, bir tane de yarım basılmış. ve bir takım da haya yapmışsın.
Agora, vou fechar os meus olhos e fingir que você está dentro de mim.
Tamam, şimdi, gözlerimi kapatacağım, ve çok derinde içimde olduğunu haya edeceğim.
Se tivéssemos um, este tipo estava em casa com os filhos em vez de estar aqui entre a vida e a morte.
Eğer olsaydı, bu adam haya mücadelesi vermek yerine evde çocuklarıyla olurdu.
Oh, que querida.
Çok kibarsın hayaım.
Então, onde é que está o idiota?
Uyuşuk haya nerede?
Vá lá, tens mais 30 % de bolas do que eu.
Hadii, benden % 30 daha fazla haya var sende.
A ex dele deve andar a passear os tintins dele numa Vuitton falsa.
Eski bir eş taklit Vuitton'da haya taşıyordur.
Não está preparada para isso, por mais tomates que tenha pendurados no retrovisor.
Buna hazır değilsin. Aynanda kaç haya sallandığı umurumda değil.
Somos unha e carne, meu.
Bir haya torbasının iki hayası gibi.
Ainda bem que a tradição não é boxers.
En azından sporcuların kullandığı haya bağı değil.
E tu és o perverso que comes nos teus próprios boxers.
Yoldan çıkan sensin, kendi haya bağını yiyorsun.
A minha bola... "gina"!
Haya... jinam.
"Adoro ter bolas na cara."
Arabanın tamponundaki gökkuşağı etiketinde "Suratıma haya değmesine bayılıyorum" yazıyor.
- Parece que viste um...
Sanki bir haya...
Ao que parece o Pinkenoy pintou-o, senão talvez em Haya.
Sessizlik. Boşluk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]