Hunter traduction Turc

Pensei em ti porque o protagonista chamava-se Dylan Hunter, imagina.

Aklıma sen geldin çünkü ana kahramanın adı Dylan Hunter'dı.

Ele foi a minha inspiração para a personagem do Dylan Hunter.

Kendisi Dylan Hunter karakterimin ilham kaynağıydı.

É o personagem, Dylan Hunter.

O Dylan Hunter adında bir karakter.

O Dylan Hunter disse que tudo te é dado numa bandeja.

Dylan Hunter sana her şeyin kolay olduğunu söylüyor.

O Dylan Hunter é um idiota opinativo que nem consegue olhar-se ao espelho.

Dylan Hunter aynada daha kendine bakamayan yargıcı hıyarın teki.

Parecem mesmo palavras que o Dylan Hunter diria.

Bu tam da Dylan Hunter'ın söyleyeceği tipten bir söz.

Acho que o Dan se está a referir ao seu personagem principal, Dylan Hunter.

Sanırım Dan, ana karakter Dylan Hunter'ı kastediyor.

- Lauren Hunter.

- Lauren Hunter.

Encontre-a antes que sejam todos mortos.

Hepsi öldürülmeden, bulun onu Ajan Hunter.

E essa agente, poderá ser a agente Hunter?

O tek ajan... Kendileri... Ajan Hunter değil mi?

A agente Hunter está a fazer perguntas a ex-agentes.

Ajan Hunter, eski bir çalışan hakkında soruşturma yapıyor.

Tem notícias... da agente Hunter?

Ajan Hunter'dan bir haber var mı?

É a Hunter.

Hunter.

A agente Hunter.

Ajan Hunter.

E a Hunter?

Peki ya Hunter?

Pronto para rastrear o telemóvel da Hunter.

Hunter'ın cep telefonunu takibe hazırız.

O telemóvel da agente Hunter.

Ajan Hunter'ın cep telefonu.

O telemóvel está perto da localização actual da Hunter.

Cep telefonu, Hunter'ın güncel mevkisinden birkaç blok ötede.

A liena Vadim e a agente Hunter pareciam ser a mesma pessoa.

Ilena Vadim ile Ajan Hunter aynı kişiymiş.

A agente Hunter tem vindo a recolher informações na Roménia acerca do caso Comescu durante os últimos 3 meses.

Ajan Hunter, son üç aydır Romanya'da... Ama fotoğraflardan bazıları üç aydan daha eski.

É a Hunter.

Hunter arıyor.

A Hunter está do nosso lado.

Hunter bizim tarafımızda.

- Viste a Hunter?

- Hunter'ı gördün mü?

Li numa revista de caça.

Moose Hunter Dergisi.

- Hetty e Hunter.

Hetty ve Hunter.

Não posso dizer o mesmo sobre a Hunter.

Aynı şeyi Hunter için söyleyemeyeceğim.

A Hunter está a tentar fazer o seu trabalho.

Hunter işini yapmaya çalışıyor.

Fica de olho nele com a Hunter.

Sadece Hunter'layken dikkat et.

É a Hunter?

Sorun Hunter mı?

Porquê a Hunter nos separou?

Tamam. Hunter neden bizi ayırdı?

Agente Hunter.

Ajan Hunter.

A Hunter cuidou disso.

Hunter halletti bile.

Onde está a agente Hunter?

Ajan Hunter nerede?

A Srtª. Thomas tem uma incrível semelhança com a agente Hunter.

Bayan Thomas'ın Ajan Hunter'la çok benzerliği var.

A Hunter foi inserida na foto.

Hunter resme eklenmiş.

A Ashley Thomas não existia... até a Hunter criá-la.

Ashley Thomas gerçekte yoktu. Ta ki kendisi yaratana kadar.

A agente Hunter viu no caso Winslow uma forma de entrar numa operação muito maior na Europa.

Ajan Hunter Winslow dosyasını Avrupa'daki daha büyük bir operasyon için kullandı.

O sítio do Hunter.

Hunter's Point.

Tudo o que o Adam Gilroy quer saber é que pode estar à frente de um microfone e assegurar ao monte de desenvolvedores do imobiliário que o espaço do Hunter vai ser o póximo local de "Sutton".

Adam Gilroy'un bilmek istediği tek şey gergin emlak girişimcilerini Hunter's Point'in yeni Sutton Place olacağı konusunda güvence verebilmek için kamera karşısına çıkıp çıkamayacağı.

Levei o Ramon Garza ao endereço de Peter Forrest no sítio do Hunter, Queens.

Ramon Garza'yı Peter Forrest'in Hunter's Point, Queens'deki dairesine arabayla götürdüm.

Hunter, compreendes a gravidade do que estou a dizer e a estupidez do que fizeste?

Hunter, söylediğim şeyin ne kadar ciddi ve yaptığının ne kadar aptalca bir şey olduğunun farkında mısın?

Dei-te uma anestesia local, por isso, é impossível.

Lokal anestezi yaptım Hunter, hissetmen imkansız.

Hunter, tens de ficar quieto, está bem?

- Hunter, kıpırdamadan dur, olur mu?

O Hunter não se vai safar.

Hunter başaramayacak.

O Hunter não teve nada com isto, Pai.

Hunter'ın bununla bir alakası yok baba.

A bordo estão : o operador de câmara de câmara lenta John Aitchison, o operador de câmara subaquático Didier Noirot e o director Chadden Hunter.

Ekipte, yavaş çekim kameramanı John Aitchison, su altı kameramanı Didier Noirot ve yönetmen Chadden Hunter var.

Levar a equipe com segurança ao subterrâneo é um alívio para o diretor Chadden Hunter...

Ekibi güvenli şekilde yer altına ulaştırmak yönetmen Chadden Hunter'ı çok rahatlattı.

O primeiro desafio para o director Chadden Hunter... foi proteger a delicada câmara aérea.

Yönetmen Chadden Hunter için ilk sorun, hassas hava kamerasını korumaktı.

O Exame Hunter vai agora começar!

Avcı Sınavı başlamak üzere!

- E o Hunter?

- Peki ya Hunter?

Eu subestimei o Exame Hunter.

Avcı Sınavı'nı hafife almışım.