Translate.vc / Portugais → Turc / Ideal
Ideal traduction Turc
3,669 traduction parallèle
Sou o oposto da candidata ideal.
Bak biliyorum, taşıyıcı anne olmak için uygun değilim.
Uma devoção escolhida para com outra pessoa ou um ideal inatingível.
Kendini başka birine ya da fiziksel varlığı olmayan bir ülküye adamak.
O mato está muito cerrado ali em baixo, habitat atrativo para uma criatura fora do seu tempo.
Aşağısı çok yeşillik, zamanının dışında bir hayvan için ideal habitat..
Acho que tu podes ser o homem ideal para a função.
Bu iş için çok uygun biri olduğunu düşünüyorum.
O quarto tem casa de banho, eu limpo sempre as casas de banho e é o meu homem ideal.
Yatak odası banyoya bağlı ve ben de her zaman banyoları temizlerim bu benim işim.
Limpar casas de banho é inundá-las e "homem ideal" é inconsciente?
Banyoları temzilemekten kastın banyonun "sel götürmesi" mi, "benim işim" derken de bilinçsiz olmak mı? Şşt burada bunu konuşamayız.
Frente a frente é o ideal, claro, mas não é deste tempo.
Yüz yüze konuşmak en iyisi tabii. Ama senin için zamanı değil.
A altura não é a ideal.
Pek de iyi bir zaman olmadı.
E uma horta. Há o sítio ideal do outro lado da casa.
Ve yeşillik... evin diğer tarafında güzel bir alan var.
Não é ideal para um roubo.
Soygun için uygun bir ayakkabı değil.
E este fugitivo é o ideal para ti.
Ve bu kaçak sana biçilmiş bir kaftan.
Não é o ideal, mas é ela ou eu.
Adil değil biliyorum ama ya o olacak ya da ben.
Parece-me que temos três opções, e nenhuma delas é a ideal.
Gördüğüm kadarıyla önümüzde üç seçenek var ki üçü de kusursuz değil.
Esta seria a posição ideal para o fazer.
Bunu yapmanın en uygun pozisyonu bu olmalı.
Sei que não é o ideal.
- John mu? John mu? Bebek konusunda ona mı güveniyorsun?
É o lugar perfeito para uma águia pesqueira viver.
Balık Kartalı içinse ideal bir yuvadır.
Está bem, então. Tenho de a avisar, Lorelei, não sou o bom partido que pode pensar que sou, pelas primeiras impressões.
Seni uyarmak zorundayım Lorelei ilk görüşte bulabileceğin ideal erkeklerden değilim ben.
"Tem todas as qualidades de uma esposa ideal indiana."
Tam bir Hintli eş niteliklerine sahip.
Por isso, eu disse à Vice-Presidente que a unidade ideal para conter as consequências da Divisão é a própria Divisão.
Bu yüzden de Başkan Yardımcısı'na Bölüm'den kopanları toplamanın en iyi yolunun Bölüm olduğunu söyledim.
Uma arranjo ideal... pode acabar num flash.
İdeal bir düzenleme... bir flaşla darmadağın olabilir.
Você sabe, o ideal seria pulverizar à noite. Quando as abelhas estão na colmeia
İdeal ilaçlama geceleri arılar içerdeyken yapılan.
Hoje há um local ideal para ver o que se passou há 8 milhões de anos.
Bugün, 8 milyon yıl önce olmuş bir şeyi görmek için uygun bir yer var.
E não quero amar um ideal, quero amar uma pessoa a sério.
Bir amaca aşık olmak istemiyorum. Gerçek bir insana aşık olmak istiyorum.
Só quero que tenha a pose ideal, queridinha.
- Yanlış durma diye tutuyorum canım.
Admito que é um ideal!
Güzel gözlerimi açtım!
Eras o ideal, eras o meu gajo, éramos como os Everly Brothers.
Anlaşıyorduk ne güzel. Everly Kardeşler gibiydik. Uygun adaylarla görüşme yapacaksın.
433.911 ) } Parece-me que temos três opções 433.911 ) } e nenhuma delas é ideal. 433.911 ) } despedimos o Todd.
Gördüğüm kadarıyla önümüzde üç seçenek var ki üçü de kusursuz değil. Birincisi, Todd'ı kovarız.
É a isca da cobra.
Yılan için ideal yem.
É como o anúncio está até agora, mas, o ideal seria :
Peki, bu ilan şimdi olduğu gibi okunabilir, ama, ideal olarak, şöyle okunmalıdır.
Este carro tem o tamanho ideal.
Efendim? Bu aradığımız araçla aynı boyda.
Estava a pensar em ir hoje ao cemitério, mas não é o local ideal para ele.
Bugün mezarlığa gitmeyi düşünüyordum ama sanırım orası onun için uygun bir yer değil.
É exatamente o local ideal para ele.
Asıl tam ona uygun bir yer.
Quando a Allison tiver a localização do Jackson e tiver determinado o ponto ideal onde possamos derrubá-lo, ela irá me avisar.
Allison Jackson'un yerini tespit ettiğinde ve onu halledebilmemiz için optimum yeri saptadığında, sinyal verecek.
"Ideal" significa o mais longe da multidão possível.
"Optimum" ile kalabalıktan en uzak yeri kastediyorum.
Você era a agente ideal.
İstihbaratta işe alınmak için idealmişsin.
Ou estás com os teus irmãos e irmãs no chão? A Terceira Onda não é só um ideal.
Yoksa kardeşlerinizin tarafında mı?
Tomei a liberdade de enganar o algoritmo de compatibilidade para criar o perfil do seu homem ideal.
Sitenin kodlarıyla oynayıp eşleştirme algoritmasını değiştirerek Maxine'in ideal erkeğinin profilini yarattım.
A condição dele é ideal... quer dizer, aparte de estar morto.
Durumu ideal ölü olmasını saymazsak tabii.
Eu era ideal.
İdeal kadındım ben.
- Sob as estrelas era ideal.
Yıldızları görebileceğiniz bir yer fena olmaz.
Em todas as relações, há um que ama mais do que o outro, mas o ideal é ser uma coisa aproximada.
Her ilişkide bir taraf diğer tarafı daha fazla sever. Ama şanslıysanız, aradaki mesafe yakındır.
Não é o ideal, e levar o bebê de volta a El Salvador também não é.
- Bilmiyorum. İdeal bir durum değil ama yani bir de bebeği El Salvador'a göndermek var.
Acho que eu, o Mick e o Brian achávamos que a altura ideal para juntar uma banda diferente do que havia era precisamente aquela.
O zamanlar Mick, Brian ve benim aklımda aynı fikir vardı. Şov dünyasına yeni bir grup sokmak.
O ideal para o Charlie seria estar nos Rolling Stones mas ninguém querer saber de nós.
Charlie'nin hayali The Rolling Stones'da olmaktı. Ama onun kim olduğunu umursayan yoktu.
Ele é o homem ideal para fazer o trabalho.
İş için en iyisi o, evet.
Esta rua é o melhor modo de apanhar Gray.
O sokak, Gray'i yakalamak için en ideal yer.
É essa a minha ideia de um romance ideal.
Aman Tanrım! Bu dünyadan değil.
Então tenho de ver esses filmes.
Ve... ideal romantik için de bir fikrim var.
Encontrámos cobaias ideais em soldados, devido aos seus níveis de agressão elevados.
İdeal denek olarak saldırganlık seviyesi yüksek askerler kullandık.
Sabem o que é o efeito Beau Geste?
İdeal güzellik efekti diye bir şey biliyor musunuz?
O que os torna as vítimas ideais.
Bu da onları ideal kurban haline getiriyor.