If traduction Turc

que quando se pede para a mulher fazer algo... ela está mais apta a obedecer que a comandar.

eğer bir hanımefendi bir şey rica ederse, that if a woman is asked to do something, emretmekten öteye itaat etmeye daha yatkındır.

Tem o novo disco do Tommy Rogers?

Tommy Rogers'ın If It's You adındaki son plağı var mı?

Would you respect me more if I knocked him down?

Onu yere serdiğimde bana daha çok mu saygı duyacaksın?

Se fores cruel Podes ser carinhoso

# But if you're cruel # ( # Gaddar olduğun kadar # ) # You can be kind # ( # Müşfik de olabilirsin # )

Ajuda-me, se puderes, sinto-me em baixo

Help me if you can l'm feeling down

- Não se eu lhes enfiar com as botas primeiro.

- Not if l get the boot in first.

É o lugar do Koon-ut-kal-if-fee.

Burası bizim yerimiz Koon-ut-kal-if-fee.

Dessa forma, as nossas mentes uniram-se, para que, quando chegasse a altura, fôssemos ambos atraídos para o Koon-ut-kal-if-fee.

Bu şekilde zihinlerimiz birbirine kenetlendi uygun an geldiğinde Koon-ut-kal-if-fee'ye çekilmemiz için.

Kah-if-farr!

Kah-if-farr!

Kal-if-fee!

Kal-if-fee!

T'Pring, escolheste o kal-if-fee.

T'Pring, kal-if-fee'yi seçtin.

Pelas nossas leis, só me podia divorciar de ti pelo kal-if-fee.

Ama yasalarımıza göre seni sadece kal-if-fee'yle boşayabilirdim.

# # Se você busca a perfeição na confecção de açúcar

# # If you seek perfection in sugar confection

Yes, get what you want to, if you want Sim, pegue o que você quer, se você quer

# Evet, istediğini al, tabi eğer istiyorsan #

If you want to be free, be free Se você quer ser livre, seja livre

# Tabi eğer özgür olmak istiyorsan, evet istiyorsan #

And if you want to be high, be high Se você quer estar prá cima, seja prá cima

# Ve eğer yüksek olmak istiyorsan #

If you want to be low, be low Se você quer ser prá baixo, seja prá baixo

# Eğer alçak olmak istiyorsan #

And if you want to be me, be me Se você quer ser eu, seja eu

# Ve eğer ben olmak istiyorsan #

If you want to be you, be you Se você quer ser você, seja você

# Eğer sen olmak istiyorsan, sen olmak #

And if you find E se você achar A new way Uma nova maneira

# Ve eğer bulursan... # #... yeni bir yol #

If you want to sing out, sing out Se você quer cantar, cante

# Eğer şarkı söylemek istiyorsan #

And if you want to be free, be free Se você quer ser livre, seja livre

# Ve özgür olmak istiyorsan #

Well, if you want to sing out, sing out Bem, se você quer cantar, cante

# Madem şarkı söylemek istiyorsun, söyle o zaman #

And if you want to be free, be free Se você quer ser livre, seja livre

# Ve özgür olmak istiyorsan, özgür ol #

And if you want to be me, be me Se você quer ser eu, seja eu

# Ve eğer ben olmak istiyorsan, ol #

And if you want to be you, be you Se você quer ser você, seja você

# Ve eğer sen olmak istiyorsan, ol #

And if you find a new way E se você achar uma nova maneira

# Ve eğer yeni bir yol bulursan #

Well, if you want to sing out, sing out Se você quer cantar, cante

# Madem şarkı söylemek istiyorsun, söyle o zaman #

And if you want to be free, be free Se você quer ser livre, seja livre

# Ve eğer özgür olmak istiyorsan, özgür ol #

Well, if you want to sing out, sing out Bem, se você quer cantar, cante

# Şarkı söylemek istiyorsan, söyle madem #

And if you want to be free, be free E se você quer ser livre, seja

# Ve özgür olmak istiyorsan, özgür ol #

And if you want to live high, live high E se você quer viver prá cima, viva prá cima

# Ve yüksekte yaşamak istiyorsan, yaşa gitsin #

And if you want to live low, live low E se você quer viver para baixo, viva para baixo

# Alçakta yaşamak istiyorsan alçakta yaşa #

And if you find a new way E você vai achar um novo modo

# Ve eğer yeni bir yol bulursan #

Well, if you want to say yes, say yes Bem, se você quer dizer sim, diga sim

# Eğer evet demek istiyorsan evet de #

Well, if you want to say no, say no Bem, se você quer dizer não, diga não

# Eğer hayır demek istiyorsan hayır de #

Esperemos que não me deixem zangado...

# And if I could just draw me a mean one

Amigo, está na residência do Castelo de If.

- Dostum, Dif şatosunda bulunuyorsun

Casei-me com ele porque me disseram que tinha morrido no castelo de If pouco depois da detenção.

- Onunla evlendim çünkü tutuklandıktan kısa bir süre sonra... Dif şatosunda öldüğünü söylediler

But if they must, they must

* Ama savaşmaları gerekiyorsa, savaşmalılar *

Even... If we stay together Our whole lifetime through

* Hatta beraber olsak... * * tüm hayatımız boyunca *

And if you need some kind affection

* Biraz ilgiye ihtiyacın varsa *

Well, if the bluebird files then why can't I

* Eğer Bluebird uçabiliyorsa, neden ben uçamıyorum *

- Even if we stay together

* Beraber olsak bile *

Well, if you strike a thorn on a rose

* Bir gülün dikeni battığında *

And if it hails or if it snows

* Dolu veya kar yağdığında *

And if the doctor says you're through

* Ve derse doktor, "işin bitti" *

If you'd show me the way

* Yolunu gösterirsen bana *

To take your hand if I'M...

* Elini tutup *

Well, if makin'love

* Eğer sevişmeler *

Não sei se me reconhece...

I don't know if you know me.