Translate.vc / Portugais → Turc / Ilan
Ilan traduction Turc
5,955 traduction parallèle
O tipo dá volta ao carro para colocar o panfleto no pára-brisa.
Ön cama ilan koyar falan.
Sim, e não vejo qualquer panfleto do restaurante ou nestes carros também.
Ben de bu arabaların hiçbirinde lokanta ilanı göremiyorum.
E que tipo de pessoa enviaria um recado enigmático num anúncio de jornal?
Peki nasıl biri, bir gazete ilanına şifreli bir not yazar?
Foste tu que puseste.
Hayır, ben vermedim ilanı. Sen verdin.
Se nenhum de nós, colocou o anúncio? Quem foi?
Eğer ikimiz de vermediysek ilanı, kim verdi?
- Quem pôs o anúncio no jornal?
- Gazeteye o ilanı kim verdi?
Aos Deuses acima do céu, ouçam as minhas preces, Daqui adiante, eu tenho a honra de anunciar, Ah Fei como o meu 4º Discípulo!
Lei ailesinin atalarının onuruna... bu günden itibaren, bu vesile ile Fei'yi dördüncü üvey evladım ilan ediyorum
Legitimai-o e fazei dele o próximo rei de França.
onu meşrulaştır ve Fransa kralı ilan et.
Porque não fizeste nada ainda.
Çünkü henüz ilan asmadın.
Vi um monte deles no teu porta-malas.
Bir tomar ilan bagajında duruyor.
"Mas, infelizmente, após o fim de mais um casamento, o Hotel e Cassino Debbie Reynolds passou por tempos difíceis e ela foi forçada a declarar falência em 1997."
Ne yazık ki bu evliliğinin de bitmesiyle beraber Debbie Reynolds Hotel ve Casino zor zamanlar geçirdi ve 1997'de iflasını ilan etmek zorunda kaldı.
Acho que se alguém o tivesse encontrado, teria colocado cartazes em todo lugar, não é?
Bulan birileri olduysa insanlık yapıp bulundu ilanı verir, değil mi?
E é por isso que criaram um bode expiatório, o infeliz Presidente Executivo da Regis.
İşte bunun için o talihsiz CEO'yu günah keçisi ilan ettiler.
Bem... as boas pessoas de Salem
Evet... Salem'ın iyi insanları, seni sarhoş ilan etti.
O próprio Santo Padre decretou a sua cidade... descabida aos olhos do Senhor.
Papa, şehrinizin Tanrı'nın gözünde uygunsuz konumda olduğunu ilan etti.
Vou dar-lhe um panfleto.
Ona el ilanı vereceğim.
Deve haver alguma coisa que eu possa usar para destruir o bastardo.
böylece Henry'nin Francis'i bir sonraki kral ilan etmekten başka şansı kalmaz ve tabi beni öldürmesine de gerek kalmaz.
É para cobrirdes o rosto, quando vós e o Bash estiverem perante Deus a jurar o vosso amor.
Yüzünü kapatman için. Bash'la Tanrı'nın huzuruna çıkıp aşkınızı ilan ettiğiniz zaman.
Precisava de um emprego, e aceitei um trabalho de vendedor a partir de um anúncio no jornal.
İşe ihtiyacım vardı. Gazetedeki satış işi ilanına başvurdum ve işi aldım.
Um anúncio de emprego "online", ao qual o Parrish afirma ter respondido.
Bu Parrish'in internet üzerinden başvurduğu bir iş ilanı.
Declaro-vos marido e mulher.
Sizi karı koca ilan ediyorum.
Declaro-vos marido e mulher.
Sizi karı-koca ilan ediyorum.
Vou marcar uma apresentação no Rio.
Rio'da sahne alacağım. Bir gösteri ilanı veririm.
É minha honra declarar-vos homem e mulher.
Sizi karı koca ilan ediyorum.
O Sr. Gibson, estava de saída. O que se vai autodestruir no domingo, senhor Gibson?
- Başkan Widener'in devlet düşmanı ilan ettiği Amerikan vatandaşlarına suikastlar düzenleyen onaylanmamış ve illegal bir birim.
O Hitler é um megalomaníaco que se declarou um ditador.
Hitler, kendini diktatör olarak ilan eden bir megalomanyak.
... para pedir que seja declarado estado de calamidade pública na cidade.
Federal yetkililer, yarın şehrin afet bölgesi olarak ilan edilmesini isteyecek.
Falhei em abrir o portal, para proclamar o seu regresso.
Gelişinizi ilan edecek bir portal açamadım.
Ele não é uma daquelas pessoas às quais declaraste guerra!
Savaş ilan ettiğin adamlardan biri değil.
Portanto, por decreto executivo, declaro uma Lotaria Federal para determinar as barrigas de aluguer que carregarão estes embriões.
Bu sebeple, devlet kararıyla bu embriyoları sahiplenecek taşıyıcı anneleri seçmek için ulusal çapta bir piyango ilan ediyorum.
Gabby, não existem quaisquer outras razões... o anúncio da "Lotaria" será um acontecimento que mudará a vida das pessoas.
Gabby başka sebeblerim... Piyangonun ilanı insanların hayatlarını değiştirecek bir etkinlik olacak.
A Liber8 já declarou, é por isso que vai resultar.
Özgürlük çoktan ilan etti ve o yüzden bu işe yarayacak.
Ele encontrou um trabalho, com todos os detalhes...
Detayların bir kısmıyla uyuşan bir iş ilanı buldu.
Se eu te disser que ele é ex Op. Especiais da Marinha e que respondeu ao anúncio de alguém na darknet, que levou ao trabalho da Fermitas.
Sana bu adamın eski bir deniz komandosu olduğunu darknette bir iş ilanına cevap verdiğini ve bu ilanın da onu Fermitas işine sürüklediğini söylesem?
Não estaria interessado até receber este folheto.
Bu ilanı görene dek ilgilenmiyordum!
Comunico que não haverá nenhuma comunicação!
Duyuru falan olmayacağını ilan ediyorum!
Comunico que o nosso casamento foi adiado!
Nikahımızın askıya alındığını ilan ediyorum!
A Califórnia parece ter feito progressos significativos no caso Lobos.
Görünen o ki California, Lobos dosyasına büyük seferberlik ilan etti.
Declaro-vos marido e mulher.
Sizi kari koca ilan ediyorum.
Este aviso que interceptei na entrada diz o contrário.
Ön kapıya çakılı bu ilan başka türlü söylüyor.
Pelo poder que me foi investido pelo grande estado do Oregon, declaro-vos marido e mulher.
Oregon eyaletinin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum.
Rosalee e Monroe, pelo poder que me foi investido pelo estado do Oregon, pronuncio-vos marido e mulher.
Rosalee, Monroe... Oregon eyaletinin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum.
E pior, usaste as minhas próprias palavras contra mim. - Normalmente, declarava guerra, mas...
Ve daha da kötüsü benim kıymetli sözlerimi bana karşı kullandın ve normalde savaş ilan ederdim ama -
Fui o bode expiatório desta firma.
Bu şirket tarafından günah keçisi ilan edildim.
Emite um alerta.
Kaçak ilanını dağıtın.
Vi o anúncio e decifrei-o. Não me incomodou entrar no jogo. Não.
İlanını gördüm ve çözdüm, senin oyununu oynamaktan memnundum.
Estás a declarar guerra.
Savaş ilan ediyorsun.
Vamos declarar.
Ölümü ilan edelim.
Vou declarar.
İlan ediyorum.
Vi a placa de "aluga-se" e reconheci imediatamente.
İlanı gördüm ve hemen burayı tanıdım.
Colocamos cartazes, anúncios.
İlan dağıttık, yapıştırdık.