English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Imam

Imam traduction Turc

348 traduction parallèle
Inspector, quer dizer que não é seguro partirmos?
Müfettiş, yani ayrıImamız güvenli değil mi?
Claro, sei que não é por isso que os está perseguindo, mas... bem, mas é por isso que vou segui-lo de perto.
Tabi ki onları takip etmenin nedeni bu değil, biliyorum ama... Yani, benim sana takıImamın sebebi bu.
Foi há um século que caí aos teus pés, embrulhada num tapete?
Bir halıya sarıImış olarak ayağına bırakıImamın üzerinden yüzyıllar mı geçti?
Como nunca o fiz antes.
Hiç bu kadar sıkı sarıImamıştım.
Até que ele não é burro. Custaste-me muitos homens.
Fazla yanıImamış, bana bir çok adama maloldun.
Significa que ele ainda não se cansou do brinquedo.
Oyuncağından daha sıkıImamış.
Mete-me nesta história para se fazer de "mãe galinha", e depois faz-me ser beijada pelo primeiro que aparece!
Bana kol kanat gereceğini söyleyerek bu maceraya beni sen soktun. Şimdi de karşıma ilk çıkana sarıImamı istiyorsun.
Mal a conheço.
Kendisini tanıyor bile sayıImam.
Ela quer que sejamos postas na rua.
Bizim atıImamızı istiyor.
Mal a conheço, na verdade, mas...
Kendisini tanıyor bile sayıImam, ama...
Não há livro que seja individualmente produzido, como tu sabes.
Hiç bir kitap tek bir kişi tarafından yaratıImamıştır bildiğin gibi.
E isso que importa?
Yatakların yapıImamış olması kimin umurunda?
Adivinha uma coisa... o Álamo foi construído sem cave.
Ne oldu tahmin et. Alamo inşa edilirken bodrum yapıImamış.
Sabes, já me enganei em relação a algumas pessoas mas nunca desta forma.
Dinle, birçok insan hakkında yanıIdım ama... hiç bu kadar yanıImamıştım.
Aquilo é granito vermelho por polir.
Malzeme olaraksa parlatıImamış kırmızı granit kullandık.
Como se nunca tivesse deixado a mãe.
Sanki annenden hiç ayrıImamış gibiyim.
Tens aqui algumas cartas que estão por abrir.
Birkaç açıImamış var.
Eu vou-me aposentar
# Buralarda takıImam
Eu nunca sairia daqui.
Ben olsam buradan hiç ayrıImam.
Aqui está um míssil quase novo
Sırada hiç kullanıImamış bir kimyasal silah var.
No Império ou na Terra, não importa onde, os filhos de Mogh nunca deviam ter sido separados.
İmparatorlukta veya Dünyada hiç fark etmezdi en azından Mogh'un oğulları ayrıImamış olurlardı.
Dependo de vocês, vermelho, branco e azul.
Umarım yanıImam ; kırmızı, beyaz ve mavi.
É o túmulo de Imam Ali.
İmam Ali'nin kabridir.
O túmulo de Imam Ali não está em Najaf?
İmam Ali'nin kabri Necef'te değil mi?
Desde que os Hadiths, os nossos doze ímanes e o Corão falam do suicídio e afirmam que o homem não deve matar-se a si mesmo.
İntiharı hadislere, on iki imamımıza ve Kuran'a danıştığımızdan bu yana, insanın kendisini öldürmemesi gerektiğini söyleriz.
Devias ser um Imã. Um professor. E tudo o que me ensinaste é que o teu Deus é odioso e vingativo, por isso é melhor teres cuidado, ouviste?
Kareem, senin imam olman gerekirdi, bir öğretmen, ve bana tek öğrettiğin senin Tanrı'nın nefret ve intikam dolu olduğu.
Mas a realidade é que você não foi feito para ser médico.
Ama sen, doktor olmak için yaratıImamışsın.
Não foi muito corajoso.
- Pek cesur sayıImam.
Queriam que eu terminasse com ele.
Ondan ayrıImamı istediğini sanıyordum.
E, sem a tradução do texto, os orbes de Thesulah não têm utilidade.
Tercümesi yapıImamış bir metinle Thesulah küresi hemen hiçbir işe yaramaz.
Importam-se que me sente?
Size katıImamın mahzuru var mı?
Tenho de descontrair
TakıImam gereken insanlar var.
Imam, diminua o passo.
İmam, biraz yavaşla.
Não estão vedados, nem todos vendidos nem gastos.
Etrafı çevrilmemiş, satıImamış ve verimsiz değil.
Queria que a gente se zangasse para nos separar.
Kavga edip ayrıImamızı istedi.
No caso da sua mãe, o tumor parece ter começado...
Annenin beynindeki tümör yeni oluşmuş. Başka bir deyişle henüz yayıImamış...
Ainda há algumas questões por resolver, mas as coisas entre nós estão um pouco melhores.
Hala konusu açıImamış meseleler var ama aramızdaki şeyler biraz daha iyi.
Ela estava muito doente e o imã leu o Alcorão sobre ela para sará-la.
Çok hastalanmıştı. İmam Kuran okudu ama faydasızdı. Sonra doktora gittik.
- Pastor Farrakhan.
İmam Farakhan. Doğru, pardon. Neyse.
- Perdão.
İmam Farakhan.
Pastor Farrakhan. Esse tal de Farrakhan sempre fala de um tal dia... quando os negros se insurgirão...
İmam Farakhan hep o, siyah adamların şahlanacağı günden bahsediyor.
... sem estar nele um imã que conduza o povo até Deus.
İnsanları Tanrı'ya yönelten bir İmam olmadan...
- A sério?
Haksız sayıImam değil mi? "
... "Está ressentida com..."?
İmamı esefle mi karşıladın?
- O imã dele, sim.
İmam olarak, evet.
Imam? Imam?
İmam?
Imam!
- Evet.
Se formos procurar água, temos que ir agora... Antes de o anoitecer, enquanto está fresco.
İmam, eğer su arayacaksak hava soğuyup karanlık çökmeden ayrılmalıyız.
Imam?
İmam?
Imán, cometi um grande pecado.
İmam, büyük bir günah işledim.
Já não sou o lmán.
Ben artık İmam değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]