Translate.vc / Portugais → Turc / Irmã
Irmã traduction Turc
33,475 traduction parallèle
Além disso, ficou claro que a Irmã Antonia era uma mulher indigna, maligna.
Daha sonra Rahibe Antonia'nın değersiz ve kötücül bir kadın olduğu ortaya çıktı.
E, naquele momento, a Irmã Antonia saiu de cena graças a uma punição divina.
Ve tam o anda Rahibe Antonia bir ilahi müdahaleyle aramızdan ayrıldı.
Para a África, substituir a Irmã Antonia.
Afrika'ya, Rahibe Antonia'nın yerini almaya.
Ela é minha irmã e preocupa-se comigo.
O benim kardeşim ve beni önemsiyor.
Obrigada, irmã.
Teşekkürler, kardeşim.
Doce como um beijo duma irmã!
Çocuk oyuncağıydı resmen.
Miss Campbell, a sua irmã está ao telefone.
Bayan Campbell, kız kardeşiniz telefonda.
Eu faria qualquer coisa para recuperar a minha irmã.
Kız kardeşimin geri gelmesi için her şeyi yapardım.
Irmã.
Kardeşim.
Queria ter tido uma irmã mais velha como tu.
Küçükken keşke benim de senin gibi bir ablam olsaydı.
Minha irmã, Nora. Ela morreu no ano passado.
Ablam, Nora... geçen yıl öldü.
A minha irmã criou-me.
Beni ablam yetiştirdi.
Porque levaste a tua irmã ao lago Aurora?
Neden kardeşini Aurora Gölü'ne götürdün?
Preocupava-me com a minha irmã, e fugia várias vezes.
Kız kardeşim için endişelendiğimden sürekli kaçtım.
A irmã dele Stefanie e eu somos as melhores amigas desde que somos crianças.
Kız kardeşi stephanie ile küçüklükten beri en yakın arkadaşız.
Então, irmã.
Yapma şimdi, kardeşim.
- Aluguei um carro para ir a Albany porque a minha irmã Elise entrou em trabalho de parto, ontem.
Ablam doğum yapmak üzere, bu yüzden Albany'e gitmek için araç kiraladım.
Antes de mais, Ash, não digas "oh" sempre que a minha irmã aparece.
İlk olarak sana söylüyorum, Ash, Kate'i ekranda gördüğün her seferde "Aaa" demeyi kes. Onunla kafa bulduğunu biliyorum.
A minha irmã teve a bebé!
Kızkardeşim doğum yapmış!
Quando eu tinha 12 anos a minha irmã gémea começou a visitar-me.
12 yaşındayken benim ikiz kardeşim beni ziyaret etmeye başladı.
Não posso deixar a minha irmã.
Kardeşimi bırakamam.
- A tua irmã vai ouvir-te.
- Kardesin seni dinler.
Mas preciso que apoies a tua irmã.
Ama kiz kardesine destek olmani istiyorum.
Vou ficar aqui pelo menos três semanas até limpar tudo porque ele tem de partir e a minha irmã tem de cuidar dos filhos...
Ben en az üç hafta daha burada kalip evi bosaltacagim. Çünkü o gidecek, kiz kardesimin de çocuklarina gitmesi gerek.
E antes que digas algo, sei que temos que achar uma ama tempo integral, mas acabo de saber que a irmã da Connie é baby-sitter e está à procura de emprego.
Ve bir şey söylemeden önce... Tam zamanlı bir bakıcı arama işine girmeliyiz biliyorum ama Connie'nin kız kardeşinin bakıcı olduğunu ve iş aradığını öğrendim.
Olá. Não vais acreditar nisto, mas a irmã da Connie foi maravilhosa.
Buna inanmayacaksın ama Connie'nin kız kardeşi inanılmaz.
E, a melhor parte, a irmã da Connie chama-se Bonnie.
En iyi kısmı iste Connie'nin kardeşinin adı Bonnie.
Precisamos de corrigir a História e recuperar a minha irmã.
Tarihi düzeltip kız kardeşimi kurtarmamız lazım.
Disseram-me para descobrir o que me move, e o que me move é a minha irmã.
Birisi bana "Ne için savaştığını anla." dedi. Ben kız kardeşim için savaşıyorum.
Ela pensou que eu poderia ajudá-la a escapar Porque minha irmã é um agente de viagens.
Kaçmasına kardeşim seyahat acentası olduğu için yardım edebileceğimi düşünmüş.
Vim aqui a pensar que tinha uma oportunidade de melhorar as coisas com a minha irmã, mas ao invés disso ela prendeu-me. Zangado?
Kızgın mı?
Trabalho com a tua irmã.
Ablanla çalışıyorum.
Podes colocar juízo na minha irmã, por favor?
Ablama bir şey söyler misin lütfen?
A tua irmã. O Gold. Certo?
Kardeşin...
Porque a tarte de batata-doce da minha irmã vai ser perfeita, e não tolero em ouvir passivo-agressivo da minha mãe BS se o meu molho não é absolutamente perfeito.
Eğer benim sosum mükemmel olmazsa, annemin pasif-agresif karşılaştırma yapmasına katlanamayacağım. Kusursuz.
Estás a brincar comigo? Ouvir o marido da tua irmã a gabar sobre o seu leitor de CD caro por três horas é a definição de divertido.
Bacanağın 3 saat boyunca, aldığı o pahalı CD çaları, böbürlenerek anlatmasını dinlemek, kelimenin tam anlamıyla eğlenmek benim için.
Uau, tudo bem, estás bem longe, irmã.
Tamam, Wonder Bread *.
O Randall é um dos poucos miúdos negros destas escola. Porém, ele tem aqui o irmão e a irmã.
Randall bu okuldaki tek siyahi çocuk, ama en azından burada kızkardeşi ve erkek kardeşi onunla birlikte.
A irmã do Kevin.
Evet, Kevin'in kardeşi.
Perdi a minha irmã.
Kardeşimi kaybettim!
A minha irmã, é o contacto de emergência no meu telemóvel.
Kız kardeşim. Acil durumlarda ulaşılacaklar listesi telefonumda.
Sou a Chandler, irmã dela.
Kardeşi Chandler'ım.
Chandler, não pode ser dadora da sua irmã.
Chandler, kız kardeşin için donör olamazsın.
Mas significa que não vou salvar a minha irmã.
İyi bir haber ama kardeşimi kurtaramayacağım anlamına geliyor.
Dei uma blusa à Zola que dizia "melhor irmã mais velha".
Zola'ya üzerinde "Dünyanın en iyi ablası" yazan bir tişört aldım.
É a minha primeira gravidez de irmã.
- Kim hamile? İlk kez kardeşimin hamileliğini göreceğim.
Tenho de ficar com a minha irmã.
Kardeşimle oturmalıyım.
Em crianças, eu e a minha irmã tínhamos ursos iguais.
Çocukken, kardeşimin ve benim ayılarımız aynıydı.
E a minha irmã disse...
Ve ablam da dedi ki...
A minha irmã sabe disso.
Ablam da bunu bilir.
Eu tenho uma irmã gémea que é obesa seriamente.
Obez olan bir ikizim var.