Translate.vc / Portugais → Turc / Is
Is traduction Turc
117,074 traduction parallèle
Aposto que foi por isso que veio atrás de mim até ao meu trabalho, em vez de me abordar em casa, à vista dele.
Galiba bu yüzden evimize gelip o adama görünmektense iş yerime kadar beni takip ettiniz.
Ouvi dizer que a profissão dela era decorar casas.
İş olarak satılık ev güzelleştiriyormuş.
Pois. E o Marty saberá que terá de cooperar para ter proteção.
Marty de kendini korumak için iş birliği yapması gerektiğini anlar.
Sempre foi um importador, mas isto é uma coisa nova.
Bugüne kadar hep ithalatçı konumundaydın, ama bu iş farklı.
Só se faz uma coisa num barco daqueles.
- Öyle bir botla tek bir iş yaparsın ancak.
Se isto for a julgamento seremos colocados sob um microscópio.
Bu iş mahkemeye giderse hepimizi mercek altına alırlar.
A boa notícia é que vão todos ao mesmo bar depois do trabalho.
İyi haber, hepsi de iş bittikten sonra aynı bara gidiyorlar.
E se não tiver?
Şey, iş... geçmişimi istiyor.
Eu fá-lo-ia tão bem.
Çok iyi... bir iş çıkarırdım.
Trai a mulher e no trabalho.
Karısını aldatır, iş yaparken dolandırır.
E ficou bem claro para mim, que é bem possível que andes a trabalhar com o FBI.
Federaller ile iş birliği yapma ihtimalin gözümde giderek arttı.
É um colega.
İş arkadaşım.
Seja como for, você não faz ideia do que faço ou para quem o faço.
Kime ne iş yaptığımı bilmiyorsun, doğru mu yanlış mı?
Nunca me ajudou e garantirei que nunca o fará.
Benimle iş birliği yapmadın ve asla da yapmamış olacaksın.
- Tem algum sócio?
- İş ortağın var mı?
Ele é um bom tipo e um excelente homem de negócios.
Byrde iyi bir insan ve harika bir iş adamı.
Eu e o vosso tio tivemos uma oportunidade de negócio.
Amcanızla birlikte bir iş fırsatı yakaladık.
- Negócio?
- İş mi?
- Sim, negócio.
- Evet, iş.
Um bom negócio.
İyi bir iş.
O pai e o Boyd arranjaram um negócio e vamos sair da cidade.
Babam ve Boyd bir iş bulmuşlar, kasabadan ayrılıyoruz.
Mas não deve ser nenhum negócio.
Galiba yasal bir iş değil.
Sou um homem de negócios.
Ben iş adamıyım.
Há partos em casa, as parteiras.
Evde doğum yapılabilir, bu iş için ebeler var.
Ele contratou-me há uns meses.
Birkaç ay önce bana bir iş vermişti.
O que faz exatamente?
Ne iş yapıyorsunuz?
Uma oportunidade de negócios?
İş fırsatı? Kasabadan ayrılma?
Desliga-as.
Işıkları kapatın.
Acende as luzes!
- Işıkları yak!
Não começou com ele.
Bu iş onunla başlamadı.
- Não começou com os miúdos.
- Bu iş çocuklarla başlamadı.
Estiveste bem.
İyi iş çıkardın.
É todo teu.
Bu iş sana düşer.
Sei que estão fartos que eu esteja aqui, mas só saio daqui quando for feito.
Buradaki varlığımdan sıkıldığınızı biliyorum ama bu iş olana kadar eve dönmeyeceğim.
O que se passa?
Ne iş?
- Vamos lá.
- İş başına, hadi.
São apenas negócios.
Sadece iş bu.
Parceiros de negócios.
İş ortaklarım.
Amanhã de manhã falo com o Topher.
İlk iş Topher'a telefon açarım.
Tenho um novo negócio e estou muito entusiasmado.
Hakkında gerçekten heyecanlandığım yeni bir iş girişimim var.
Encontramo-nos amanhã, bebemos café e pensamos em algo?
Yarın ilk iş buluşalım, kahve alırız, kafa kafaya veririz ve bir şey buluruz, tamam mı?
Não conseguirei arranjar trabalho.
İş bulamam.
Sabes que não depende de mim.
– İş benden çıktı, biliyorsun.
É bom ver-te de volta ao trabalho.
Seni tekrar iş başında görmek güzel.
- Nenhum?
Benim iş geçmişim yoksa ne olacak?
Cuidar de uma casa e de um marido, é um emprego a tempo inteiro.
Yani, Carson için çok şey yaptım. Bir eve... ve de bir kocaya bakmak, tam günlük bir iş.
Na China, chama-se de trabalho.
Dünyanın geri kalanında buna iş deniliyor.
era indigno dela.
İş ona göre bir şey değildi.
Estão a fazer... um trabalho importante.
Şey, siz önemli iş yapıyorsunuz.
Já passei a primeira seleção para o Memorial em Jacksonville.
Jacksonville'deki Memorial'ın iş görüşmesinin ilk bölümünü geçtim zaten.
- Escuta. Tenho um trabalho a fazer.
Anlamaya çalış, yapmam gereken bir iş var.