Translate.vc / Portugais → Turc / Isis
Isis traduction Turc
346 traduction parallèle
Granadas, heliotropos, e vasos do antigo templo de Isis, para sua Majestade.
vazolar, eski İsis tapınağından. Haşmetmeapları için.
A deusa, Isis, os ordena para escutar.
Tanrıça Isis, dinlemenizi emrediyor.
Que Isis e Serápis permitam a vitória da tua causa.
İsis ve Serapis davanızı zafere ulaştırsınlar.
- Quem são Isis e Serapis?
- İsis ve Serapis kim?
Os teus deuses Isis e Serapis devem ter-nos sido favoráveis.
Tanrıların İsis ve Serapis bizi kollamış olmalı.
Estes sinais são do sumo-sacerdote de Ísis.
Bu işaret Isis'ın baş rahibinindir..
A efígie de Calicatres, que era o sumo-sacerdote de Ísis.
Bir zamanlar Isis'in en büyük rahibi olan Kallikrates'in yüzü.
Olhe-o, por acaso não ostenta a efígie do sumo-sacerdote de Ísis.
Ona bak. Isis'in baş rahibinin işaretini taşımıyor mu?
A morte de Calicatres, o sumo-sacerdote de Ísis.
Kallikrates'in ölümü, Isis'in Baş rahibi.
O pobre corpo vazio que um dia foi Calicatres, sumo-sacerdote de Ísis e senhor dos leões, serviu como propósito de manter a sua imagem viva no meu coração.
Zavallı, bir zamanlar Isis'in Yüksek Rahibi, Aslanların Efendisi, Kallikrates, kalbimde amacını.. canlı tutmak için hizmet ettin.
Sim, eu ouvi-a, Isis.
Evet onu duydum Isis.
Cuidado, Isis.
Dikkat et, Isis.
Eu sei, Isis. Mas já teremos partido antes de chegarem aqui.
Biliyorum, onlar gelene kadar gitmiş oluruz.
Estás certa, Isis. É primitiva.
Haklısın, Isis.
Obrigado, Isis.
Teşekkürler, Isis.
Cuidado, Isis, para não seres pisada.
- Dikkat et, Isis. Üzerine basmasınlar.
- Reza a Ísis por mim.
- Benim için Isis'e dua et.
As sacerdotisas de Ísis irão à minha casa esta noite.
Isis rahibeleri, bu gece benim evimde toplanacaklar.
- Bem, Ísis não vai gostar disso.
- Hayır mı? Ama Isis bundan hiç hoşlanmayacak.
Consegues ver a grande deusa Ísis?
Büyük tanrıça Isis'i görebiliyor musun?
Santíssima Ísis, salva-a.
Büyük Isis! Kurtar onu!
- A sua deixa, irmã Ísis!
Yalancı kardeşin Isis'le konuşacak mısın?
- Eu contratei-o para me levar... até a casa de Ísis, não para um passeio turístico.
Seni, beni Isis'in evine götüresin diye tuttum, bir gezintiye çıkarasın diye değil.
O nosso comissário Gordon exibe o famoso Coração de Isis, um empréstimo vindo da colecção do meu amigo íntimo, Bruce Wayne...
Sayın komiserimiz Gordon'un ellerindeki bize canciğer dostum Bruce Wayne'in ödünç verdiği "İsis'in yüreği" adlı meşhur elmas. Freeze yemi yutar mı dersin?
Tem as palavras mágicas com as quais Ísis ergueu Osíris do mundo dos mortos.
İsis'in Osiris'i ölüler arasından çıkarmak için kullandığı büyülü sözler yazılı.
Eram as virgens secretas de Ísis.
İsis'in gizli rahibeleriydi.
E creio que o senhor tem ali o Pergaminho de Toth, com o grande encantamento com o qual Ísis ergueu Osíris dos mortos.
İnanıyorum ki kulübenizde, Thot'un Parşömeni duruyor, üzerinde de İsis'in Osiris'i dirilttiği o büyük büyü var.
Ísis.
İsis.
É ilícito que eu, uma sacerdotiza de Ísis, veja ou toque uma coisa impura.
Benim, İsis'in bir rahibesinin kirli bir şeyi görmem, ona dokunmam yasaktır.
E direi o encantamento com que Ísis resgatou Osíris do túmulo.
Sonra da İsis'in Osiris'i mezarından geri getirmek için okuduğu o büyük büyüyü okuyacağım.
Sou uma sacerdotiza de Ísis.
Ben İsis'in rahibesiyim.
Ó Ísis, donzela sagrada.
Ah İsis, Kutsal bakire.
Esta é a genuína, mágica, autêntica bola de cristal dos sacerdotes de Ísis e Osíris do tempo dos Faraós onde Cleópatra viu chegar Júlio César e Marco António.
Bu küre, Firavunlar döneminde İsis ve Osiris rahiplerinin kullandığı gerçek, otantik sihirli kristal kürenin ta kendisidir. Kleopatra Sezar'ın ve Antonius'un gelişini bunda görmüştür.
Ave Cleópatra, filha de Hórus e Ra amada pela Lua e pelo Sol, filha de Ísis e Rainha do Alto e do Baixo Egipto.
Selam sana, Kleopatra, Horus ve Ra'nın akrabası ayın ve güneşin sevgilisi, İsis'in kızı ve Aşağı ve Yukarı Mısır'ın Kraliçesi.
Ísis, não é?
İsis'ti, değil mi?
Sou Ísis.
Ben İsis'im.
Provo a tua comida, filha de Ísis e se nela houver mal, que o mal caia sobre mim.
İsis'in kızı, yemeğini tadıyorum içinde zararlı bir şey varsa, o zarar bana gelsin.
E eu sou Cleópatra, rainha, filha de Ísis!
Ben de Kleopatra, kraliçeyim ve İsis'in kızıyım!
Provo a tua bebida, filha de Ísis e se houver nela mal, que o mal caia sobre mim.
İsis'in kızı, içeceğini tadıyorum eğer zararlı bir şey varsa, o zarar bana gelsin.
A própria Ísis daria o seu lugar no Céu para ser tão bela como tu.
Senin kadar güzel olmak için, İsis bile göklerdeki yerinden vazgeçerdi.
Ísis disse-mo.
İsis bana böyle söyledi.
Juro-o por Ísis.
İsis üzerine yemin ederim.
Ísis dará à luz um filho varão! Ísis dará à luz um filho varão!
İsis'e bir oğIan doğacak!
Talvez o véu de Ísis o tivesse incomodado um pouco.
Belki İsis'in peçesi biraz canını sıkabilirdi.
Matou o sumo-sacerdote de Ísis.
Isis'ın baş rahibi öldürülmüş.
Estás com ciúmes, Isis?
Kıskandın mı Isis?
- A deusa, Ísis!
- Kimi? Tanrıçayı. İsis'i.
E no final de'Cleópatra'é uma forma curta, que significa'filha de Ísis'.
Benzer olarak Kleopatra'nın sonundaki işaretler,... "İsis'in kızı" anlamına gelmektedir.
Eu andava com Pan, com Eros com Brama, com Vichnu, com Isis e outros.
Pan ve Eros ile yürüdüm.
Daqui a apenas 20 minutos estaremos numa fila de 3 horas para ver a Orbe de Ísis.
20 dakika içerisinde İsis'in Gözü'nü görmek için 3 saat sırada bekleyeceğiz.
Mas é o último dia da exposição de Ísis!
Ama İsis sergisinin son günü.