Translate.vc / Portugais → Turc / Jus
Jus traduction Turc
236 traduction parallèle
Estou a tentar fazer jus ao sangue dos meus antepassados!
Atalarımın izinden gitmeye çalışıyorum.
Espero que faça jus a esse "Y", Professor.
Umarım şu "Y" harfine ulaşabilirsiniz Profesör.
Se eu pudesse fazer jus à diferença.
Keşke aradaki farkı düzenleyebilsem.
E se me permites, a tua Lise certamente faz jus à tua publicidade.
Lisa da anlattığın kadar varmış, bu arada.
Seu nome viveria na glória a que uma vez fez jus, enquanto a sua mulher e filho jamais seriam privados de nada enquanto vivessem.
Bir zamanlar hakettiği gibi adınız yine şan ve şerefle yaşayacak. Karınız ve çocuğunuz da yaşadıkları sürece güvende ve konforlu olacak.
Ainda assim não faz jus aos meus sentimentos por André.
bana inanın ki, Andre için hissettiklerim, adalete karşı hissettiklerimdem dahaz az değil.
Quando chegar á parte da sua detenção, decerto que não se esquecerá de me fazer jus.
Konu tutuklanmana geldiğinde eminim bana iyi bir şekilde değineceksin.
Para nós, fazer jus a esta reputação vale mais do que regatear qualquer prémio.
Bizim için ünümüzü korumak bu ödüllerden daha fazlasına değer.
- Você sempre fez jus a ele.
- Sizin tarzınız da benimkine yakın
Fiz jus à recompensa do Egito.
Ödülümü Mısır'dan aldım.
Espero fazer jus aos elogios.
Sizin övgülerinizle yaşayabilirim, umarım.
- Sentem-se. Temperance [temperança ] e Soberness [ sobriedade], façam jus aos vossos nomes.
Temperance ve Soberness, isimlerinizi yazdım.
Faria jus a Afrodite.
Afrodit'i gururlandırırsın.
No entanto, espero que faças jus ao nome da família.
Ancak ailemize örnek olacağını düşünüyorum.
O primeiro raio laser foi gerado por um diamante e se o velho Metz fizer jus à sua reputação, o poder daquilo pode ser incrível.
İlk lazer ışını bir elmastan üretilmişti ve eğer yaşlı Metz ününü hak ediyorsa, o şeyin gücü inanılmaz olabilir.
Costeleta "en jus".
Pirzola en jus.
- Olá, Victor. - Fazes jus ao nome.
- Cidden öyleymişsin.
" Luz? ... Jus?
Dili?
Para terminar este trabalho, fazendo jus a este grande museu, devo realçar o custo tão elevado que nunca poderíamos ter suportado sem o generoso patrocínio do falecido Lord Greystoke.
Söz konusu işleri iyi bir müzenin itibarına uygun yapmak çok masraflıydı ve bu nedenle rahmetli Lord Greystoke'un cömert bağışları olmadan asla tamamlanamazdı.
- Pelo menos prove um Jus D'Amour.
Bence je d'amor'u deneyin.
Jus D'Amour.
- Je d'amor.
Bud, hoje em dia as retretes não fazem jus ao nome.
Bud, bugünkü tuvaletler beş para etmez.
Em breve lhe direi se fazem jus à sua reputação.
Söylenildiği kadar itibarlılar mı, yakında öğrenirim.
- Fazem jus ao nome, então!
- O zaman akıllıca bir isim değil mi?
Espero que faças jus à tua masculinidade!
Umarım ki içinde kol askısından daha fazlası vardır!
Meu gentil Cavaleiro Godefredo bem jus faz ao cognome de "O Bravo".
Benim nazik şövalyem Godefroy Meziyetleri one gerçekte "Cesur" demeyi gerektirir.
Com um novo preço que faça jus à especialidade da casa e à originalidade do sabor.
Yeni bir fiyatla, ev spesiyalitesine ve lezzetin orijinalliğine uyacak şekilde.
E vai fazer-lhe jus, devo dizer.
Üniformaya ayrı bir hava katacak, diyebilirim.
Verá, com certeza, que o seu par lhe faz jus.
Güzel partnerinizle birbirinize çok yakışıyorsunuz.
Para uma promotora dura, não faz jus à sua reputação.
Katı bir savcı olarak, kesinlikle şöhretinize yakışmıyorsunuz.
Elaine, prova a carne, porque tem molho verdadeiro.
Elaine, biftek ye. Çünkü o gerçek bir "au jus sauce".
Faça-Ihe jus. - Onde estamos?
Bunun için, çalışsan iyi olur
Não faz jus à sua fama de habitante do exterior, Picard.
Sen diğer yabancılar gibi değilsin.
Mas nunca Fiz jus ao padrão que ele impôs.
Ama onu istediği standartta yaşamayı pek başaramadım.
Tentei fazer jus às expectativas de toda a gente e esqueci-me de mim.
Herkesin beklentilerinin içinde kayboldum. Kim olduğumu unuttum.
"Jus primae nocti"...
Senden ayrı bir yatakta uyuyamam.
Estas fotografias não lhe fazem jus, Sr. Wynt.
Royston Vasey. Pek resimlerde göründüğü gibi bir yer değilmiş, Bay Wint.
Dê-me um pouco mais de tempo e ainda talvez lhe faça jus!
Bana zaman tanı. Hala eğitimimin nasıl olduğunu kanıtlayabilirim.
Faz jus ao termo "horrorosa".
Sürtük... - O tam bir fahişedir.
As mulheres dizem que os homens querem... que elas pareçam modelos, e ficam zangadas... por ter que fazer jus a essa expectativa.
Kadınlar bütün erkeklerin onlara... mankenlere bakar gibi bakmasını isterler, ve bu beklentiyle yaşamak... onları gerçekten sinirli yapar. Peki ya bizim durumumuz?
E, fazendo jus ao cargo, ele vai fazer um comunicado.
Görevine uygun olan bir konuşması olduğunu söylüyor.
Se faz jus à lenda ou não, é irrelevante.
Söylenenleri yapıp, yapmadığının bir önemi yok.
- E fez jus à alcunha?
- Maratoncu lakabını hak etti mi?
- Não faz jus à hospitalidade cigana.
Meşhur çingene misafirperverliği buraya kadarmış.
Não Faças jus à alcunha de bêbedo.
lanet olası Johnny gibi davranmayı kes.
È difícil fazer jus ao que vem antes de nós.
Geçmişin gölgesinde yaşamak çok zor.
Fizeste jus à tua reputação.
Şanına layıkmışsın.
A Kasumi faz jus à reputação do irmão.
Galiba ağabeyinin ününe erişiyor.
Mas quero fazer-lhe jus.
Ama... ben ona layık bir şey istiyorum.
O dia em que me rebaixe a sair com um manequim, é o dia que faço jus ao nome Bundy.
İstiyorsan Git hakla onu.
- Fazes jus ao capitalismo!
- Kapitalizmin armağanısın Jack.