Katarina traduction Turc

"Há dois rapazes a olhar para nós", disse-lhe. Ela chamava-se Katarina.

"İki oğlan bize bakıyor" dedim yanımdaki Katarina'ya.

Sempre com a Katarina do meu lado com as mamas e as coxas torneadas.

Ve Katarina göğüsleri ve güzel kalçasıyla yanımdaydı.

Então um deles, o mais corajoso veio para cima de nós e sentou-se ao lado da Katerina.

Sonra içlerinden en cesur olanı yaklaştı ve Katarina'nın yanına çömeldi.

De repente a Katerina disse : "Tu não vens para aqui?"

Birden Katarina'nın "Neden gelmiyorsun?" dediğini duydum.

De repente ele já estava em cima dela e ela segurou-lhe as costas.

Birden çocuk onun üzerine çıktı. Katarina onun kalçasını tutarak içeri girmesine yardım etti.

Eu ouvi a Katarina sussurrar no ouvido dele e rir-se.

Katarina'nın mırıldandığını ve güldüğünü duyuyordum.

A Katarina disse, "Vai lá ter com ela agora".

Katarina "Git ona!" dedi.

A Katarina ficou do lado dela a olhar e segurou-o de costas.

Katarina yandan bize bakıyordu ve onun sırtına dokunuyordu.

Quando ele se veio, ela abraçou-se a ele e fê-la vir-se com a mão dele.

Çocuk boşaldığında Katarina ona sarılıyor ve eliyle mastürbasyon yapıyordu.

E quando ela teve o orgasmo gritou muito alto.

Ve Katarina boşaldığında çılgınlar gibi bağırıyordu.

A Katarina desabotoou as calças dele e começou a brincar com ele.

Katarina pantolonunun düğmelerini çözdü ve onunla oynamaya başladı.

- A Katarina tem uma queda por ti.

- Katarina son zamanlarda sana iyice tutuldu.

- Ouviste isto, Katarina?

- Bak görüyor musun, Katarina?

- Na verdade foi ela que o escreveu.

- O yazıyı yazan Katarina'ydı.

- És assim tão inteligente?

- Sen bu kadar akıllı mısın Katarina?

Então a Katarina escreveu-o e ditou-o ao telefone.

Bu yüzden Katarina oturup makaleyi yazdı ve bana telefonda okudu.

Saúde, Katarina, minha boneca!

Şerefe, Katarina!

- O que foi, Katarina?

- Neyiniz var, Katarina?

O que é curioso, é que para a Katarina... Não sou nada mais que um covarde.

Tepeden tırnağa berbat bir herifim ama başka türlü de olamıyorum.

Adoraria que a Katarina aprendesse a cozinhar assim.

Keşke Katarina'da böyle yemek yapmayı öğrenseydi.

Mas a Katarina é uma boa cozinheira.

Katarina benden çok daha iyidir.

- Ouviste, Katarina?

- Duyuyor musun, Katarina?

Isto é o que ele vai dizer : "Concordo com um divórcio, " se a Katarina declinar os nossos bens na Suíça. "

"Katarina İsviçre'deki servet üzerinde hak iddia etmekten vazgeçerse boşanmayı kabul ederim."

- Mas Katarina, eu disse... - "Fica com tudo na Suécia."

O zaman İsveç'te ne var ne yok sen al diyecek.

A Katarina é um "homem de negócios", com ênfase em ambas as palavras.

Katarina bir iş adamı. Bu iki sözcük de aynı derecede vurgulanmalı.

Mas a Katarina e eu somos crianças.

O zaman biz çocuğuz.

No fundo, a Katarina é uma criança que chora porque caiu ao chão e ninguém a veio ajudar.

Katarina'nın içinde ağlayarak oturan küçük bir kız var,... düşmüş, canı yanmış..... ama kimse onu avutmaya gelmiyor.

E eu também não cresci. Choro porque a Katarina não me ama, apesar de eu me portar mal.

Ben de hiç büyümemişim,..... ne denli terbiyesizlik edersem edeyim,..... Katarina beni sevsin istiyorum.

Achas-te assim tão indispensável, querida Katarina?

Sen kendini bu kadar yeri doldurulamayacak bir insan mı sanıyorsun sevgili Katarina?

A Katarina e o Peter discutem porque não comunicam.

Artık Katarina ve Peter'ın neden bir cehennem hayatı yaşadıklarını biliyorum.

A propósito, o Peter e a Katarina vão ligar-te na segunda.

Bu arada, Peter ve Katarina'dan bir mesajım var. Pazartesi günü seni buradan arayacaklar.

Que dirás ao Peter e à Katarina?

Peter ve Katarina'ya ne diyeceksin?

Katarina Kepler era uma velha mulher intratável.

Yaşlı Katarina Kepler inanılmaz derecede aksi bir kadındı.

O Peter e a Katarina nunca se consultaram consigo?

Peter ve Katarina seninle hiç görüşmediler mi?

A Katarina foi-me infiel, e eu também.

Katarina sadakatsizdi... ve ben de.

Não teria a sua experiência incrível, e a Katarina estaria no chão da casa-de-banho com a garganta cortada.

Deneyimini yaşamazsın... Katarina'yı banyo paspasında acı veren bir gırtlakla görmek dışında,

- Devo dizer à Katarina...

Katarina'ya söylesem mi?

Katarina?

Katarina?

Não sei, Katarina. A minha maldita intuição não me larga.

Bilmiyorum, Katarina.Kahrolası sezgim bunu bırakıvermiyor.

Depois conheceu a Katarina e apaixonou-se perdidamente.

Ve sonra Katarina ile karşılaştı ve ona delice aşık oldu.

A Katarina tinha muito controlo sobre ele.

Katarina'nın onun üzerinde çok kontrolü vardı.

A Katarina estava em Paris até meio da semana.

Katarina Paris'te olacaktı... hafta ortasına kadar.

Cinco dias antes da catástrofe a Katarina e o Peter passaram uma noite sem dormir.

Felaketten beş gün önce... Katarina ve Peter uykusuz bir gece geçirirler.

Katarina, prometeste.

Katarina, söz verdin.

A Katarina vai para a cama. Tenho de me levantar às 6h45.

Artık Katarina yatağı gidiyor.Yediye çeyrek kala kalkmak zorundayım.

Estou cansado, Katarina.

Yorgunum, Katarina.

Quatro dias antes da catástrofe, Katarina prepara o seu desfile de moda.

Felaketten dört gün önce, Katarina moda gösterisini hazırlar.

- Anda daí, Katarina.

- Hadi, Katarina.

Desculpa-me, Katarina.

Özür dilerim, Katarina.

- Mas, minha querida Katarina...

- Ama sevgili Katarina..

- Anda lá, Katarina.

- Hadi, Katarina.