Translate.vc / Portugais → Turc / Kulak
Kulak traduction Turc
10,952 traduction parallèle
Esperamos que os nossos representantes nos dêem ouvidos!
Temsilcilerimizin bize kulak vereceğini umuyoruz!
Continuas de olho no nosso rapaz, não é?
Hâlâ oğlumuza göz kulak oluyorsun değil mi?
Isso é uma orelha?
Bu bir kulak mı?
Uma orelha com vários furos.
Bir sürü deliği olan bir kulak.
Quando a tua mãe fazia noites... pedia-me para tomar conta de ti.
Annen geceleri çalışırken benden sana göz kulak olmamı isterdi.
Fico com ela.
Ona göz kulak olurum.
- É melhor ficar de olho nele.
- Ona göz kulak olsan iyi olur. - Haklısın.
Então fica de olho nele... nisso. Seja o que for.
Adama, ya da bu şey her neyse göz kulak ol.
Cuida dela.
Ona göz kulak ol.
- Sim, havia uma. - Quem ficou com ela?
Ona goz kulak olmasi gereken kimdi?
Perdoem-me pela espionagem, mas... a meu ver, há uma solução simples.
Kulak misafiri olduğum için kusura bakmayın. Bana kalırsa basit bir çözüm var.
Mãe, eu protejo-a.
Ona göz kulak oluyorum.
- Toma conta da tua irmã.
- Üzgünüm. - Kız kardeşine göz kulak ol.
Toma conta de ti mesma. Fá-lo-ei.
- Kendine göz kulak ol.
Desde que os médicos nos tiraram do ventre da nossa mãe, que eu cuidei do meu irmão.
Doktorlar bizi annemizin rahminden çıkardıklarından beri kardeşime göz kulak oldum.
que vão tomar conta um do outro.
Birbirinize göz kulak olun.
Ryan, não pude deixar de... ouvir que estás com problemas financeiros.
Boş ver. Ryan, kulak misafiri olmadan duramadım, finansal problemlerin varmış.
Jimmy, mantem no preso.
- Jimmy, bu adama göz kulak ol.
Tomam conta de mim desde pequena.
Küçüklüğümden beri bana göz kulak oluyorlar.
Ele vai tratar de vocês durante esta missão.
Siz süvarilere, görev boyunca göz kulak olacak.
Ouvi a tua conversa com o Sylvester.
Sylvester'la konuşmanıza kulak misafiri oldum.
Arthur, fica de olho no teu irmão e na amiga dele.
Arthur, sen kardeşine ve onun arkadaşına göz kulak olmaya devam et.
A minha mãe dizia que orelhas furadas eram para prostitutas, piratas e génios.
Annem kulak deldirmenin fahişeler, korsanlar ve cinler için olduğunu söylerdi.
E o seu colega tem pêlos a crescer nas orelhas.
Ortağının kulak kılları gözümün önünde büyüyor.
Não tenho pêlos a crescer nas orelhas, pois não?
Yaşlılar gibi kulak kılım yok değil mi?
Toma conta de mim desde os meus 16 anos.
16 yaşımdan beri bana göz kulak oluyor.
Coloquem os protectores auriculares, rapazes.
Kulak tıkaçlarını takın millet.
- Se sairdes de França, alguém terá de vigiar Carlos.
Fransa'yı terk edersen Charles'a başka biri göz kulak olmak zorunda kalacak.
Tomai conta dela.
Ona göz kulak ol.
O rei avisa-o para não fazer aquilo outra vez, mas ele não o ouve.
Kral şahini tekrar yapmaması konusunda uyarır ama şahin buna kulak asmaz.
Esta é a canção oficial da república Kappa Rho Pi, da Oriskany Fall University, com mais 100 anos e ainda a fazer sangrar os tímpanos.
Bu Kappa Rho Pi'nin resmi kardeşlik şarkısı. Oriskany Falls Üniversitesi şubesi. Yüz yıldan eski ama hâlâ kulak tırmalıyor.
Só de ouvir o nome dele, faz-me querer desintoxicar o corpo e lavar o canal auditivo.
Onun ismini duymak bile detoks yaptırmama ve kulak kanalını temizlememi gerektiriyor.
Presta atenção, Ahe, estamos prestes a fazer-te um favor.
Bize kulak ver Ahe, çünkü sana iyilik yapmak üzereyiz.
Mas agradeço-vos por cuidares de Carlos.
Ama Charles'a göz kulak olduğun için sağol.
Se não infringirem a lei, porque se importariam com o que ouvimos?
Kanunsuz bir şey yapmıyorlarsa neden dinlememize kulak assınlar ki?
Cuidem-se.
Birbirinize göz kulak olun.
Eu cuidei do meu irmão.
Kardeşime hep göz kulak oldum.
Olhe, sei que está aborrecido por o juiz ter ignorado o seu aviso, mas ele tem razão, não há perigo de fuga.
Bak, yargıcın uyarına kulak asmamasının moralini bozduğunu biliyorum ama o haklı, hiçbir yere gitmiyorum.
- Acho. Porque acho que todos concordam.
- Ben de devede kulak kalır diyecektim.
Vais, vais olhar pela Reese?
Reese'ye göz kulak olacak mısın?
Eu vou tomar conta do seu caminhão.
Kamyonetine göz kulak olacağım.
- A vigiar o tal do Bruno.
Bizim Bruno'ya göz kulak oluyorum.
É má educação ouvir conversas.
Kulak kabartmak ayıp bir şey.
Estava a cuidar da Sharon, ela tem gostos caros.
Sharon'a göz kulak oluyordum. Pahalı zevkleri vardır.
Eles estão descontrolados e sou eu que cuido deles.
Çünkü hepsi kafayı yemiş halde, onlara ben göz kulak oluyorum.
Faz sentido. O lugar ideal para se envenenar alguém é atrás da orelha, os médicos legistas quase nunca verificam isso.
- Kulak arkası birini zehirlemek için çok iyi bir yer.
Sim, foi fácil descobrir depois de perceber que não querias um tempo para ti mesma.
Bana göz kulak olduğun zamanlarda bunu çözmem çok kısa sürdü.
Diz às enfermeiras para o monitorizarem, e o manterem hidratado.
Hemşireye göz kulak olmasını söyle. Susuz kalmasın.
Então, vou-o observando, e deixando-o em paz, e não me vou metendo...
Ona göz kulak oluyorum, yanında oluyorum ve burnumu işine sokmuyorum.
Acredito que os médicos vão contar-nos tudo.
Eminim doktorlardan kulak dolusu bilgiler alacağız. - Selam Walter.
Achas que consegues tomar conta da tua mãe, rapaz?
Annene bundan sonra göz kulak olabilir misin evlat?