Translate.vc / Portugais → Turc / Lagrimas
Lagrimas traduction Turc
3,180 traduction parallèle
isto iria trazer lagrimas para os olhos, cardeal borgia eu quero elogiar voce, cardeal, em sua firmeza, sua honra, sua sobrevivencia, certamente isto prova ser dura as vezes.
İnsanın gözleri doluyor, Kardinal Borgia. Size iltifat etmek istiyorum, Kardinal. Sebatınız dürüstlüğünüz, sağ kalma beceriniz için.
A tua água de colónia está a fazer as lágrimas virem-me aos olhos.
Parfümün gözlerimi yaşartıyor.
Então porque tens lágrimas nos olhos?
O zaman neden gözlerin doldu?
No fim até ficou com lágrimas nos olhos.
Azıcık gözyaşı bile döktü.
E quando a Violetta cantou que deixariam Paris juntos as lágrimas do Dan caíram na minha mão.
Ve Violetta beraber Paris'ten ayrılacaklarını söylediği anda Dan'in kocaman gözyaşları elimin içine düşüyordu.
Não sei porque estás a derramar lágrimas pelo querido pai,... quando o teu verdadeiro amor sangra até a morte.
Biricik babam senin gerçek aşkın kanlar içinde yatarken neden ağlıyorsun anlamıyorum.
Isso foi um final de trazer lágrimas aos olhos.
Yüz erimesi ile iş bitti.
Ele esteve próximo das lágrimas, general.
Adam neredeyse hıçkırıklara boğulacaktı General.
Mas, constou que ia acabar em lágrimas, em processos, alguns ossos partidos e telefonemas a pedir ajuda para as crianças.
Gözyaşıyla bitecek diye dedikodular bile yapıldı. Hatta mahkemede. Ve muhtemelen bazı kemiklerin kırılması ve çocuk esirgemenin aranmasıyla.
Ele estava a chorar, tinha lágrimas nas bochechas.
Ağladı, ağladı. Gözünden yaş geldi.
" Quando destruiu o meu amor, o destino deu-me muitas lágrimas.
Giryemi füzun eşkımı hun etti felek...
Chegou a casa, lavada em lágrimas... Andava com um tipo...
Eve salya sümük geldi çünkü o çocukla çıkıyordu.
Aquelas lágrimas não eram reais.
Onlar gerçek gözyaşı değildi.
Eram lágrimas falsas.
Sahte gözyaşıydı.
Descendo, flutuando como lágrimas...
.. gözyaşı gibi çıkıyordu
Nunca mais as minhas lágrimas mestras por ti chorarei.
Bu andan sonra efendimin gözyaşları sizin için hayıflanmayacak
Neste momento choro lágrimas de felicidade.
şu anda mutluluktan ağlıyorum.
Chorou lágrimas de sangue.
Kan ağlıyor.
As suas lágrimas ainda nem secaram.
Gözyaşları çoktan kurudu!
Se tivesse havido lágrimas entre nós teríamos chorado.
# Aramızda gözyaşları olsaydı # Beraber ağlardık
Quem achas que me enxugou as lágrimas quando o meu marido voltou para mim ensanguentado e estropiado, com a vida por um fio?
Kocam bana kan revan içinde döndüğünde gözyaşlarımı silen kimdi sanıyorsun? Kocamın hayatı risk altında mı?
Uma vez enfiou a espada tão fundo no peito do adversário, que as lágrimas transformaram-se em sangue.
Bir defa kılıcını rakibinin göğsüne gömdü mü göz yaşları kana döner.
Estamos em terreno sagrado, regado com lágrimas de sangue.
We stand upon sacred ground, watered with tears of blood.
De acordar em lágrimas...
Gözlerim yaşlı uyandığımı hatırlıyorum...
Lágrimas de alegria.
Bunlar mutluluk gözyaşları.
Bem podiam ouvir uma revista de noivas, cheias de lágrimas, enquanto mandavam abaixo uma caixa de chocolates que mandaram entregar a vocês mesmas do "noivo" que nunca ninguém conheceu.
Kimsenin tanımadığı nişanlısından iş yerine gelen ve aslında onun kendine gönderdiği bir kutu çikolatayı mideye indirirken göz yaşlarıyla ıslattığı gelin dergisinin sayfalarını katlayan tiplerden olmamanız işten bile değil.
O amor de ontem são as minhas lágrimas
# Dünün aşkı gözyaşlarımda yaşıyor #
Cantemos todos juntos "Os Olhos São Para Sorrir, Para Quê as Lágrimas?"
"Gülmek için yaratılmış gözlerde yaşlar niye?" diyoruz hep birlikte.
As lágrimas embaçam os olhos da lógica.
Göz yaşları mantığı gölgeler.
De acordo com a História, enquanto os soldados americanos moviam os indígenas para fora das suas terras, no Caminho das Lágrimas, as mães Cherokee sofriam e choravam tanto, porque perdiam os seus pequenos, ao longo do caminho,
Gözyaşı Yolu olayı sırasında Amerikan askerleri Kızılderilileri topraklarından atarken Çeroki anneleri çok acı çekmiş, çok gözyaşı dökmüş.
No dia seguinte, esta rosa começou a crescer exactamente onde as lágrimas das mães haviam caído.
Bu yüzden de bir dua söylemişler.
Cheiro a cão, suor de cão, lágrimas de cão.
Köpek kokusu, köpek teri, köpek göz yaşları.
Chorei lágrimas de alegria.
Mutluluktan ağlamıştım ben.
Uma paródia de lágrimas
Geçireceğim
Tenho muito que dizer sobre a minha carreira aqui e sobre a temporada, mas vamos guardar as lágrimas para os repórteres.
Şu an kariyerim ve genel olarak sezonla ilgili söyleyecek çok şeyim var ama gözyaşlarını muhabirlere saklayalım bence.
E as mulheres sufocaram os seus bebés em vez de os verem morrer de fome, e choraram, e sentiram as lágrimas congelarem nas bochechas.
Kadınlar bebeklerini boğarak öldürdü açlıktan ölmelerini izlemek yerine. Çok ağladılar ve gözyaşlarının yanaklarında donduğunu hissettiler.
As Lágrimas de Lys, como são conhecidas.
Adina "Lys'in gözyaslari" deniyor.
Será purificado, Vossa Santidade, com as lágrimas que derramaremos por vós.
Sizin için akıtacağımız göz yaşlarıyla burası arındırılacak Sayın Cenapları.
Sangue e lágrimas fluam
Kan ve gözyaşı akacak.
"Os seus inimigos vão acobardar-se perante ele, e as mulheres deles chorarão lágrimas de sangue".
"Düşmanları önünde korkudan titreyecek... "... ve karıları kan ağlayacak. "
Foi obrigada a regressar ao castelo nua e em lágrimas.
Kaleye çıplak ve gözyaşları içinde dönmek zorunda kaldı.
Sim, sim, o Tom está certo. Por enquanto, as lágrimas são o melhor.
Evet, evet, Tom haklı.
E deixei cozer por várias horas, enquanto as minhas mãos se queimavam e as lágrimas caiam-me dos olhos por causa do calor e das cebolas.
Birkaç saat pişirdim. Bu sırada da sıcaklık ve soğan yüzünden ellerim ve gözlerim yandı.
Um deles produz lágrimas, para lubrificar o olho.
Bir çift, gözü kayganlaştıran gözyaşını üretiyor.
E há os que drenam lágrimas dentro do canto do olho, para a cavidade nasal.
Bir de gözyaşı damlalarını gözün iç köşesine, burun boşluğuna doğru akıtan kanallar var.
Temo que acabará com lágrimas.
Korkarım gözyaşlarıyla sonuçlanacak.
Não precisas de esconder as tuas lágrimas de mim, querida.
Hayır, gözyaşlarını benden saklamana gerek yok, canım.
Nesse caso, vai derramar as tuas próprias lágrimas. Não o faças derramar as dele sobre ti.
Eğer bu doğruysa, sen onun için ağla onu kendin için ağlatma.
Não te estou a reconhecer... mas por alguma razão compreendo... quando te vejo a derramar lágrimas... o meu coração sofre por ti.
Seni tanımıyorum ama anlayamadığım bir nedenden ötürü seni ağlarken gördüğümde yüreğim sızlıyor.
- São lágrimas passageiras.
- Gelip geçici gözyaşları.
A resmunguice vem com as lágrimas.
Huysuzluk, gözyaşlarıyla kendini gösteriyor.