Translate.vc / Portugais → Turc / Laser
Laser traduction Turc
1,747 traduction parallèle
E a minha equipa de Laser Tag, qualificou-se para as finais regionais.
Ve lazer takımım yöresel finallere yükseldi.
Mas eu sempre direi : Tem muito mais pelos atrás do que qualquer tipo que pode pagar uma depilação a laser deveria ter.
Ama şunu söyleyebilirim ki lazerli epilasyonu karşılayabilecek herhangi bir adamdan daha kıllıydı.
Um canhão a laser capaz de assassinar pessoas do espaço ou coisa assim?
İnsanları uzaydan hedef alıp suikast yapabilecek bir lazer silah mesela.
Estou a dizer que, se por um lado, imaginas o Sully a inventar um laser espacial e, por outro, talvez ele queira romper mas esteja a ser cobarde...
Sanırım bir yanda Sully'nin lazerli uzay silahı geliştirmesi ve diğer yanda da korkakça senden ayrılmaya çalışıyor olması varsa...
Scarlett, viste se o Sully inventou um laser espacial?
- Scarlett, Sully bir....... uzay lazeri keşfetti mi sence?
- Lâmina a laser 10.
- 10'luk lazer neşter. - 10'luk lazer neşter.
Sim, em dois minutos, vou comprar meia-dúzia de Red Bulls, apanhar um táxi, jogar umas horas de Laser Tag, talvez fazer um bronzeado a spray.
Evet, iki dakika içerisinde altı Red Bull'u içip, bir taksiye atlayacağım bir kaç saat laser tag oynadıktan sonra bronzlaştıran bir sprey alacağım.
Devia estar lá fora, a jogar Laser Tag agora mesmo, mas em vez disso...
Benim şimdi dışarıda laser tag oynuyor olmam lazım ama bunun yerine...
Uma armadilha laser do tipo daquelas dos kits de espionagem dos miúdos.
Çocukların casusluk oyunlarında kullandığı şu tetikleyici lazerlerden.
Estão a ver o laser?
Tuzak telini gördünüz mü?
Bem, ele não viu nada que se parecesse com uma arma de raios laser, mas ele encontrou outra coisa que o deixou curioso.
Işın silahına benzer bir şey bulamadı, ama merakını uyandıran başka bir şey buldu.
Então o que isso acerca de uma arma laser?
Peki bu lazer silahı nasıl bir şeydi?
Sim, acho que o pode chamar. Um chicote laser.
Evet, sanırım ona lazer kırbacı diyebilirsin.
Então qual é a verdade sobre essa enorme besta com um chicote laser?
Bu koca yaratık ve lazer kamçısı hakkında ne kadar eminsiniz?
Um chicote laser.
Bir lazer kamçı.
Chicote laser.
Lazer kamçı.
Levamos 50.000, mas sabia que era só uma questão de tempo até que fosse dobrado, por isso levei outros 50.000 para o meu advogado do divórcio e fiz um cirurgia laser aos olhos.
Önce 50 bin aldık fakat biliyordum ki, ikiye katlamamız sadece an meselesiydi. Bu yüzden boşanma avukatım ve lazerli göz ameliyatı için bir 50 bin dolar daha aldım.
Tenho uma impressora a laser que dá para imprimir em tamanho nanascópico, portanto posso fazer de ti uma grande "cabuladora".
Lazer printer'ım var. Yani mikro ölçekte kopya hazırlayabilirim.
- Chama os bombeiros - Mas que coisa é esta? - Sempre uma espada laser!
Şimdi iki tane kat amiri cesedi alacak onu tekrar giydirip ona bir bıyık takacak, ve Teğmen Leopold olarak tekrar işe hazır!
Análise electrospectográfica a laser e raio-x.
Lazer ve röntgen ışınlarıyla foto-elektro-spektrografik incelemesi.
Parece um raio laser, super directa.
Aynı lazer gibi. O - Rrarr- direk kilitleniyor.
Embora um microfone a laser seja avançado, não é difícil derrotá-lo.
Yüksek teknoloji Mike için alt edilemez bir şey değildir.
Bom, acho que a Jo estava a arranjar as sobrancelhas com laser.
Sanırım Jo kaşlarını lazerle alıyordu.
Diz à Jo para não usar o laser na casa de banho por agora, pois isto é capaz de piorar antes de melhorar.
Sen de Jo'ya söyle bir süre tuvalette lazer kullanmasın çünkü bu şu anki durumumuzdan daha kötü sonuçlar verir.
- Tens o laser hipodérmico?
Hipodermik lazer sende mi?
Eles não estavam a tentar derrubar mísseis com raios laser, queriam usar o que já lá estava em cima como munição.
Işın silahları ve X ışını lazerleri üzerinde nükleer füzeleri düşürmek için çalışmadılar. İstedikleri, onları yukarıda cephane olarak kullanmaktı.
Podes desligá-las atirando-lhes com um laser e super aquecendo a sensibilidade da luz do chip.
Üzerlerine odaklanmış lazer doğrultarak, Işığa duyarlı lenslerini aşırı yükleyerek, Bozabilirsiniz.
- É possivel, mas não conheço nenhum laser cirurgico que tenha potencia para cortar duas camadas de osso.
Bildiğim kadarıyla iki kat kemiği kesecek güçte cerrahi bir lazer yok.
Explica como o laser em 5 segundos cortou a vitima.
Bu, lazerin 0-100 km arasını nasıl beş saniyede aldığını açıklıyor.
Estou a ver quanto tempo leva um laser de oxigénio e iodo de 500 kwatts a aquecer o meu copo de massa chinesa.
Şehriye çorbamı, 500 kilovatlık oksijen iyotlu lazerle, ne kadar sürede ısıtabileceğimi anlamaya çalışıyorum.
Se olhar para a lapela direita, verá o ponto vermelho da mira laser do meu homem e compreenderá que não precisamos de o matar agora.
Eğer sağ yakana bakacak olursan adamlarımın lazerlerinin kırmızı noktasını göreceksin ve seni şu an öldürmek gibi bir niyetimiz olmadığını anlamış olmalısın.
Foi um alienígena de Mongo que tinha um chicote a laser.
artık değil. Mongo'dan bir yaratığın tuttuğu... lazer kırbacıydı..
Nós vamos ver "Laser Bach" no Greek.
Birlikte Antik Yunan'daki Lauterbach'ı görmeye gideceğiz.
Mas se vires a "New Essential Chronology", existe um protótipo para um super laser, que...
Ama eğer Essential Chronology'e bakarsak, orada süper bir lazer prototipi için test- -
Não. Examinei os cortes ao microscópio laser.
Hayır, çünkü kesikleri, aynı odaklı... lazer tarama mikroskobunda inceledim.
É activado pela luz branca, por isso, o laser é capaz de não o ter activado.
Beyaz ışık aktifti, büyük ihtimal Zack'in lazeriyle tetiklenmedi.
A rotina diária de Jerry consiste em disparar um laser em direcção a Lua para medir a sua distância da Terra.
Jerry'nin her gün yaptığı şey, Ay'a bir lazer ışını göndererek Ay'ın Dünya'ya olan uzaklığını ölçmek.
O que é que sucede quando o raio laser sai do telescópio?
Lazer ışını teleskobunuzdan çıktığında ne oluyor?
Podem estar a usar raios laser!
Lazer ışınları kullanıyor olabilirler!
Depois um laser faz um scan ao córtex cerebral, onde estão as memórias.
Bir lazer anıların depolandığı beyin çeperini tarıyor.
- Marcar alvo a laser!
- Hedefi işaretleyin!
O microchip, o laser, o voo espacial, os carros... tudo conseguido à custa de engenharia de inversão através do seu estudo.
Mikroçipler, lazerler, uzay gemileri, arabalar, hepsi onun üzerinde yapılan çalışmalarla sağlandı.
Ele era um estudante da licenciatura de Química em Harvard... que tinha uma noção radical de que se podia usar a excitação por laser... na microscopia de campo aberto... para se observar a emissão de fluorescência numa molécula isolada.
Harvard'ta kimya bölümünde yüksek lisans öğrencisiydi. Tek moleküldeki floresan emisyonunu incelemek için geniş açılı mikroskop ile lazer eksitasyonu kullanılabileceği fikrini bulmuştu.
Sim, usam um laser.
Evet, lazerle.
É um laser, usam um laser.
Lazer dedim, lazer kullanıyorlar.
Tem um Ford Laser.
Ford Laser'ı var.
Logo que instalarmos o laser no cano da arma, seremos capazes de seguir o raio até à vítima.
Lazeri silah kundağına yerleştirince ışın kurbanı gösterecek.
Desaparece após umas sessões de tratamento a laser.
Bir iki lazer seansından sonra çıkıyor.
E no clube Booster riram-se quando encomendei a máquina de fumo e os raios laser para o balneário.
Booster klubü bi de benle dalga geçti soyunma odasına lazer ve duman makinesi istediğim zaman. Pekala, Toplanın, çökün.
É um laser espacial?
Uzay lazeri mi?
- Laser?
- Olabilir.