English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Ld

Ld traduction Turc

164,778 traduction parallèle
Sam, adoro-o.
Sam, buna bayıldım.
Exceto a Debbie, porque é a estrela e tem um filho.
Debbie hariç çünkü o yıldız ve bir bebeği var.
- Foi o realizador do Star Wars?
- Yıldız Savaşları'nı sen mi yönettin?
Usei isto ou uma versão disto, todos os dias nos últimos cinco anos.
Son beş yıldır... her gün bunu ya da bir benzerini giydim.
E, por fim, a nossa estrela.
Ve nihayet, yıldızımız.
Por favor, não me faças ter de defender o homem que acabei de deixar.
Lütfen yeni ayrıldığım adamı savunmak durumunda bırakma beni.
- O público adorou.
- Seyirciler buna bayıldı.
Sabes que mais? Separei-me há pouco tempo, por isso...
Aslında daha yeni ayrıldım...
- Separada?
- Ayrıldın mı?
Mas se queres que seja a estrela, preciso de uma boa vilã.
Ama yıldız olmamı istiyorsan iyi bir kötüye ihtiyacım var.
Este sítio surgiu de um desejo.
Burası bir dilek sonucu yaratıldı. İçinde kaybolma.
Ouvi terríveis rumores que tinha sido capturada pela Rainha Má.
Kötü Kraliçe tarafından kaçırıldığını duydum.
Adoro o meu trabalho. Ninguém me dá ordens. Durmo sob as estrelas.
Taptığım bir işim var, kimseye hesap vermiyorum... ve yıldızların altında uyuyorum.
Estás vivo há 28 anos.
Sen 28 yıldır hayattasın.
Este lugar foi criado por um desejo.
Burası bir dilek sonucu yaratıldı.
A sua ajuda já me trouxe um monte de papelada e um dedo partido.
Yardımların sayesinde üzerime bir sürü evrak işi yıkıldı ve parmağım kırıldı.
Tudo bem.
Anlaşıldı.
- "Estrelas, elas são como nós".
"Yıldızlar da aynı bize benziyorlar."
E como era isso?
Nasıldı?
Relâmpago, sabe?
Yıldırım gibi! Anlarsın ya?
Ela queria, e raio, você sabe?
Yıldırım gibi! Anlarsın ya?
Cassiopeia...
Kraliçe takımyıldızı...
Campino, Cão Maior,
Çoban takımyıldızı, Büyükköpek...
Lobo...
Kurt takımyıldızı...
Estudava as estrelas.
Kendisi yıldızları araştırırdı.
- As estrelas?
- Yıldızlar mı?
E o que as estrelas diziam?
- Yıldızlar sana ne derdi?
Porque não me conta o que as estrelas diziam?
Neden bana yıldızların neler söylediğini söylemiyorsun?
Estávamos enganados.
Biz yanıldık.
Enganámo-nos redondamente.
Biz fazlasıyla yanıldık.
Acho que estávamos errado na nossa abordagem.
- Sanırım yanıldık. - Hayır. Tüm yaklaşımımız...
Um mutante mais velho, com a consciência separada do corpo e a viver dentro do David,
Daha eski bir mutant. Bilinci bedeninden ayrılmış, anlıyor musunuz? Ve 30 yıldır da, David'in içinde yaşıyormuş.
É só um palpite, mas diria que o Dr. Poole não vem aqui há alguns anos.
Tahminimce Doktor Poole birkaç yıldır buraya uğramamıştır.
Conte-me, David, o que as estrelas dizem?
Söyle bana David, yıldızlar ne söyledi?
- "O que as estrelas dizem"? - O quê?
- Yıldızlar ne söyledi?
O Dr. Poole perguntou ao David, "O que as estrelas dizem"?
- Ne? Doktor Poole David'e "Yıldızlar ne söyledi?" diye sormuş.
O que as estrelas dizem?
Yıldızlar ne söyledi?
Talvez, mas não cries falsas esperanças.
Belki de, ama fazla umutlanma. Daha önce yanıldığımız oldu.
E agora estás preso neste "lugar nenhum", onde todos os dias é o mesmo, onde podes imaginar num reino, mas nada é real.
Şimdiyse bu gerçek olmayan dünyada kapana kısıldın her günü aynı olan kendini krallıkta düşleyebileceğin yerde ama buradaki hiçbir şey gerçek değil.
Todos esses anos de prática, e agora... Missão cumprida.
Bunca yıldır alıştırmasını yaptım ve birden görev bitiverdi.
Está com bom aspecto. Adoro essa fita na cabeça.
Saç bandına bayıldım.
Mas sabes que se acreditares, se cederes à esperança e estiveres enganado, não há retorno possível.
Fakat inanırsan, umutlarına karşı pes edersen ve sonra yanıldığını anlarsan asla toparlanamazsın.
Melanie Bird, casada com o Oliver Anthony Bird, desaparecido há 20 anos e que se supõe estar morto.
Melanie Bird. Oliver Anthony Bird'ün eşi. Kendisi 20 yıldır kayıp ve öldüğü tahmin ediliyor.
Pára com isso. - Não. Não me digam que estou aqui preso com outra coisa, ou monstro.
Sakın bana burada başka bir şeyle, canavarla neyse artık kapana kısıldığını söyleme bana.
Adoro essa fita na cabeça.
Saç bandına bayıldım.
Como é que eu era?
Ben nasıldım?
A vida no Ritz...
Beş yıldızlı otelde gibiyim.
Porque foi lá que foi criado e está à espera de nascer.
Çünkü yaratıldığı yer burası ve sadece doğmayı bekliyor.
Ficou chocado ao saber da morte da Josephine, mas radiante com a ideia de vos criar.
Josephine'in ölümünü duyunca çok şaşırdı ama sizi yetiştirme fikrine bayıldı.
O dinheiro está bloqueado no fundo para ensino.
O para eğitim fonuna ayrıldı.
Confirme recepção.
Anlaşıldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]