Translate.vc / Portugais → Turc / Liberá
Liberá traduction Turc
115 traduction parallèle
Sabíamos que se inteirariam de que o relógio não tinha valor... e que teriam que liberá-la.
Saatin değersiz olduğunu anlayacaklarını biliyorduk ve sizi serbest bırakacaklarını da.
Não quero liberá-lo, mas preciso de apoio entusiasmado.
Seni görevinden almak istemiyorum ama sana güvenmemi sağlamalısın.
Mas só vamos liberá-los para ele pessoalmente.
Fakat almak için şahsen gelmek zorunda.
Quero declará-los não culpados, acredito que se pode liberá-los.
"Suçsuzluk" öne süreceğim.
Iria liberá-lo à baixa custódia do impostor...
Bu sahtekarın talimatıyla onu serbet bırakmak üzerey- -
Posso liberá-lo na atmosfera da nave em estado gasoso... mas isto iria levar algum tempo para fazer efeito.
- Retrovirüs işe yarıyor. Gaz haliyle salabilirim.
Eu tenho alguns testes que gostaria de fazer em Sua Majestade antes de liberá-lo de volta para o reino dos humanos ordinários.
Siz majesteleri, sıradan insanların içine dönmeden önce, bazı testler yapmak istiyorum.
Estou pronto para liberá-lo da Enfermaria.
Kendisini, Revirden salmaya hazırım.
Só minha autorização pode liberá-lo.
Sadece benim yetkilerimle açılabilir.
" para liberá-lo do poder dos egípcios...
" Mısırlıların elinden kurtarmak için geldim....
Só quero liberá-lo.
Sizi temize çıkarmak istiyorum.
- Pode liberá-la.
Bırakın.
E que então llagamos nós para sacá-los desse encantamento e liberá-los.
Biz o ayıyı defetmek istiyoruz. Diğer ayıların olduğu inine yollayacağız!
Tenho mais de 200 agentes a postos e tenciono liberá-los para darem cabo do canastro de vocês.
Size kıl olan 200 adamım var ve k.çınızı tekmelemeleri için elimden geleni ardıma koymayacağım.
Eu só o ajudei a liberá-lo de dentro de sua mente.
Bunu yapman ince sana yardım ettim. Kafanın içerisindekini.
Finalmente posso liberá-lo desse fardo e voltar ao Palácio Presidencial.
En azından Başkanlık Sarayına dönüp sizi bu yükten kurtarabilirim.
Somos gratos pela sua ajuda. Mas não podemos liberá-lo, não com a informação que possuí.
Yardımın için minnettarız ama seni asla serbest bırakamayız, sahip olduğun bilgilerle olmaz.
A enfermeira vai liberá-los.
Çıkışta hemşire imzalayacak.
O Indivíduo tinha roubado a vida dela e essa noite, eu ia liberá-lo da dele.
Seçkin, onun hayatını çaldı ve, bu gece onun acılarını hafifletecektim.
Tenho que reconhecer, Terry, depois de ter determinado que mais ninguém sabia, não tinha a certeza de como iria liberá-lo.
Bilmen gerek Terry. Karar verdiğimde kimse bilmiyordu. Seni nasıl bırakacağımdan pek emin değildim ama şimdi çok belli.
Um... portanto, vamos deixar isso por essa noite - - é a única maneira de mantê-lo seguro - - e então amanhã vamos liberá-lo.
Yani bu gece yanımızda tutmamız gerek - tek çare onu güvende tutmak - ve yarın ait olduğu yerde serbest bırakmak.
Goss não ia liberá-lo, se ele não estivesse bem.
Biliyorsun Goss onu temizlemeyecek, tabi istemezse. - Onlar eski hava kuvvetlerinden arkadaşlar.
Por näo ter cordas, näo libera a tensäo vocalmente, como nós.
Çünkü ses telleri yok, korkusunu ses çıkararak dile getiremedi.
Ainda assim isso não libera o Chen.
Biz Çinliler iyi bir statüde değiliz.
Maria Libera!
Çok geç oldu!
Esta manhã, não sai ninguém. Maria Libera, reúne as crianças e leva-as lá para fora.
María, bebeleri topla ve dışarı çıkar!
Maria Libera, os pequenitos!
Kaçın!
Toma o depoimento e libera.
İfadesini alıp evine gönderin.
Vai, Rog, libera.
Anlayışlı ol, Rog.
Simplesmente libera o Banco de qualquer imputabilidade.
Bu bankaların bize ne kadar güvendiğini gösteriyor.
Não tenho intenção de liberá-la nem agora nem nunca.
Siz masumdan istifade ediyorsunuz.
O ópio libera minerais do corpo, então também vou receitar... um restaurador de apetite.
Afyon, mineralleri vücuttan atar, o yüzden bir de şurup yazıyorum. İştahınızın yerine gelmesine yardımcı olur.
É simples, se der um pouco de energia... ele libera uma energia tremenda.
Uçastik! Yarı kararlı bir bileşik Sara. Kısaca, ufak bir enerji verirsen olağanüstü miktarda bir enerjiyi açığa çıkarıyor.
" Moisés, libera a meu povo.
" Musa, halkımı götür.
Posso considerar que estás livre amanhã, então?
Credo di capire che sei libera stasera?
- Libera o doutor Benton na segunda-feira.
Dr. Benton'ın pazartesi öğleden sonrasını boşaltın.
Quando eu neutralizar os cabos, você libera Moya.
Bu kabloları nötrlediğimde, Moyayı açığa çıkarabileceksin.
Libera-te da luxúria e a violência.
Haydi şehvetle vahşileşelim.
Veja, a cura libera as bactérias de suas células...
Gördüğünüz gibi, ilaç bakterileri hücrelerinizden sökecek...
Então, libera a versão completa depois da execução.
Yani kasetin tamamını infazdan sonra ortaya çıkaracak.
Isso libera o tambor.
Bu, silindiri serbest bırakır.
Libera automaticamente.
Transfer otomatik.
"Seria uma cortesia liberá-lo."
- Desteğin şöyle olmasını istemiyorum "Dur sana bir el atayım." Kontrol saplantın var.
Tempo libera justiça.
Bunu bir çeşit zamana bırakılmış adalet olarak düşün.
Devemos liberá-lo?
Bırakalım mı?
Se quisesse liberá-lo, McGee...
- Bırakılmasını isteseydim McGee...
Ao cultivar cânhamo para combustível, cada colheita libera uma grande quantia de oxigênio no meio ambiente, de fato, a mesma quantidade de oxigênio que perde quando o queima, volta a ganhar, assim é um ciclo fechado,
Yakıt için kenevir yetiştirdiğinizde, her ürün çevreye büyük miktarda oksijen salar, aslında, onu yaktığınızda kaybettiğiniz oksijenle aynı miktarda oksijeni geri kzanırsanız.
Libera-te das tuas inibições. Vamos nos apenas divertir esta noite, sem compromisso.
Çekincelerini bir kenara bırak, bu gece biraz eğlenelim.
Quando há uma interrupção de energia, a câmara desliga e libera seu ocupante.
Güçte bir kesinti olursa, kapsüller kapanıyor... -... ve içindeki kişiyi otomatik olarak serbest bırakıyor.
Libera-o.
Bırak onu.
Acho que não quero ouvir isso. Se um átomo daquele material radiativo é liberado enquanto o gato está dentro da caixa, o mecanismo libera um martelo que quebra o vidro... E tadinho do gatinho.
Kedi kutunun içindeyken tek bir atom bile bozunmaya uğrarsa çekici serbest bırakan mekanizma çalışır ve şişe kırılır kedicik için her şey son bulur.