English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Linc

Linc traduction Turc

659 traduction parallèle
Mas eu penso que não é preciso um linchamento. Devemos é todos respirar fundo.
- Ama linç edilme partisi olmasın, derin bir nefes alalım
HOMEM INOCENTE LINCHADO QUEIMADO VIVO PELO POVO
SUÇSUZ BİRİ YAKILARAK LİNÇ EDİLDİ
O linchamento é assassinato em primeiro grau.
Linç, kasıtlı cinayettir.
Pois a lei declara que num linchamento... ... todos aqueles que o consentem são responsáveis pelo que acontece.
Çünkü yasalara göre linç eylemine katılan herkes cinayetten sorumludur.
Nenhum linchamento é justificável, embora haja tentativas de justificá-lo, citando confissões de ou provas de culpa do agora silencioso cadáver.
Bazen şu anda sessiz olan ölünün itirafları ya da suçunun kanıtları öne sürülerek temize çıkartılmaya çalışılsa da hiçbir linç eyleminin mazereti olamaz.
Mas ninguém pode defender o linchamento de um homem inocente.
Hele suçsuz birinin linç edilmesini kimse savunamaz.
Então, foi mesmo um atentado de linchamento!
Öyleyse bu bir linç teşebbüsüydü!
O uso constante da palavra "linchamento"...
Sürekli linç sözünü kullanmanız...
Vossa Excelência... ... nos últimos 49 anos... ... as massas lincharam 6010 seres humanos...
Sayın Yargıç son 49 yılda bu gurur duyduğumuz ülkede tam 6010 insan asılarak, kesilerek, yakılarak linç edildi.
FILME IDENTIFICA OS ACUSADOS DO LINCHAMENTO DE WILSON 22 PODEM SER CONDENADOS À MORTE!
WILSON LİNÇ DAVASINDA FİLM KULLANILDI 22 KİŞİ İDAMLIK!
Não ouso assinar esta carta por medo de ser linchado.
Adımı veremem, çünkü o zaman beni de linç ederler.
Deixa-os perceber o que significa ser linchado.
Anlasınlar bakalım linç edilmek nasılmış.
Falavam de linchar o homem quando o apanharem.
Bunu yapanı yakalayıp linç etmek istiyorlarmış.
Ouviu isto? Se se souber desta carta, seremos linchados!
Bu mektup açıklanırsa linç ediliriz!
Quando aquele público o vir esta noite, vai linchar-me.
Bu gece seni görünce beni linç edecekler.
Houve um linchamento a noite passada.
Dün gece bir linç oldu.
Linchem-no!
Linç edelim!
Onde eu sou o braço da lei, não há linchamentos.
Yasayı ben temsil ettiğim sürece linç falan olmayacak.
É encorajador de um linchamento, vou ajudá-lo.
Bir linç oluşturmaya çalışıyorsun, seni durdurmam lazım.
Esta reunião acabará com o linchamento do Allan!
Bu toplantı Allan linç edilmesiyle sonlanacak.
Não haverá um linchamento.
Onu linç etmeyeceğiz.
Eles foram condenados à forca, não ao linchamento.
Asılmak için hüküm giydiler, linç edilmek için değil.
Lew preparou toda a cidade para um linchamento.
Lew linç için herkesi hazırladı.
Um linchamento podia custar-lhe muitos votos, Simon.
Bir linç girişimi sana çok fazla oy kaybettirir, Simon.
Um linchamento não me favorece antes das eleições.
Ben seçim için gelirken bir linç olamaz.
Eu fui preso, e em 10 minutos uma multidão veio-me linchar.
Ben yakalandım ve beni içeri attılar. Orada 10 dakika içinde bir linç mafyası oluştu.
E enquanto vão pensem que fazer parte de um grupo de linchamento... é a coisa mais baixa que um homem pode fazer.
Şunu aklınızdan çıkarmayın, ben burada iken hiçkimseyi linç edemezsiniz.
O Blaisdell salvou-te daquele grupo de linchamento e podia ter-te morto naquela noite no French Palace.
O, gece Blaisdell senin hayatını kurtardı, eğer O gelmeseydi, French Palace'da seni linç edeceklerdi
Quase lincharam um SS que entrou no barracão, mas felizmente...
Oradan geçen bir SS, az kalsın linç ediliyormuş, neyse ki...
Antes, só queríamos evitar o linchamento ir para o Norte, continuar vivos e ter certa dignidade!
Benim zamanımda, biz linç edilmemek için uğraşırdık Kuzeyi almak, hayatta kalmak, onurumuzu korumak için çalışırdık.
Mas não vai haver nenhum linchamento.
Ama onu linç etmeyeceksiniz.
Isto não é um linchamento qualquer, soldadinho.
Linç edilmeyecek.
Então, diz-lhes que o Billy não apoiaria que linchassem alguém!
- Söyle onlara, Billy kimseyi linç etmezdi.
O linchamento.
Linç girişimi.
É mesmo, Cooper, mortos na mesma. Mas não foram linchados, foram julgados.
Doğru, Cooper, ölmüş olacaklar, fakat linç edilmeyecekler...
Rápido... antes que eles o desfaçam.
Çabuk! Linç edilmeden.
É uma vergonha deixarmos que um estranho nos ensine.
Bir yabancının bize linç yolunu göstermesinden utanmamız lazım.
... por enforcamento, fogo, e esfaqueamento, na nossa querida pátria. Há um linchamento em cada três dias.
Her üç günde bir linç eder.
E tornam-se assim tão responsáveis, perante Deus, em todo caso, como os próprios responsáveis.
Böylece kendileri de, en azından Tanrı'nın gözünde linç eylemine katılmış oldular.
... pedir-lhes-ei que os acuse de perjúrio... ... pela mesma prova irrefutável... ... que mostrará que os acusados...
Ben de birazdan ortaya koyacağım ve davalıların 22'sinin birden hapishaneyi basıp Joseph Wilson'ı yakarak linç ettiklerini gösteren kanıtı onların yalancılıktan yargılanması için de kullanacağım!
- Tu és tão mau quanto eles.
Beni linç ediyorsun!
Serás crucificado!
Linç edilirsin.
Em vez de serem despedaçados por uma multidão em fúria, a multidão dá-lhe as boas vindas, como se fosse um herói.
Öfkeli bir kalabalık tarafından linç edilmesi gereken yerde kalabalık onu adeta bir kahraman gibi karşılıyor.
Há que admitir que os mexicanos sabem aplicar justiça rápida.
Linç vakti geldiğinde Meksikalılar'ın ustalığını kabul etmek lazım.
Quem está falando em linchamento?
Birinin linç edilmesi hakkında tüm bu konuşmalar nedir?
O grupo armado que vão formar.
Toplayacakları linç grubuna.
Querida, trata-me bem e não contarei tudo ao grupo armado.
Mae, tatlım, bana iyi davran, ben de linç grubuna söylemeyeyim.
Linchem-no!
Onu linç edelim!
Linchem-no!
Onu linç edelim.
- A multidão que quer linchar-nos?
- Linç takımını değil.
Os trapaceiros só perdem, acabam sendo desmascarados.
Kasabanın dışına atsınlar, linç etmeye gerek yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]