Translate.vc / Portugais → Turc / Linea
Linea traduction Turc
49 traduction parallèle
O réu, Sérgio Carmona Bendoiro, teve intenção de estar com a menor Elena Josefa Dorado, de 16 anos de idade e, para tal efeito, ludibriando-a, a conduz até ao seu próprio apartamento, que fica na esquina da rua Línea com Paseo, no Vedado, e nesse local a desflorou, apesar de saber que essa menor tinha as suas faculdades mentais perturbadas E, por conseguinte incapacitada para se resistir.
Sanık Sergio Carmona reşit olmayan 16 yaşındaki Elena Dorado'nun zihinsel bir rahatsızlığı olduğunu ve bu nedenle kendisine karşı direnemeyeceğini bildiği halde onunla cinsel ilişkiye girmek maksadıyla onu kandırıp Linea ve Paseo'daki dairesine götürmüş ve aynı yerde bekaretini bozmuştur.
Vamos seguir pela linha branca.
Doğruca linea alba'ya giriyoruz.
- Ora bem... Incisão na linha alba.
- Linea alba kesildi.
Sou Linea.
Ben Linea.
Como Linea.
Linea gibi.
Linea.
Linea'yla.
Linea tem uma fonte de energia.
Linea bir güç kaynağına sahip.
Claramente Linea fez algo para ganhar o respeito destes prisioneiros.
Açıkça görülüyor ki Linea buradaki mahkumların saygısını kazanacak bişeyler yapmış.
Linea obviamente fez tudo o que pode para sobreviver Tal como nós estamos a fazer.
Linea kesinlikle hayatta kalması için ne gerekiyorsa onu yapmış,..... biz de öyle yapacağız.
Linea, pode parar isto!
Linea, bunu durdurabilirsin!
Linea?
Linea?
General Hammond, esta é Linea.
General Hammond, bu hanımefendi Linea.
General Hammond, com a sua permissão, gostaria de oferecer alojamento a Linea na base.
General Hammond, izninizle, Linea'ya üsdeki odalardan birini önermek istiyorum.
Linea,..... obrigado.
Linea,..... teşekkürler.
Aquela que vocês chamaram Linea.
Linea dediğiniz.
- Onde está Linea?
- Linea nerede?
Vem mencionado aqui, cá está.
- Bahsedilmiş. Burada, evet. "Kendisine Linea diyor."
Informei a Dra. Fraiser que localizámos o planeta do qual a Linea fugiu.
Dr Fraiser'a Linea'nın kaçmış olduğu gezegenin bu olabileceğini söyledim.
Não me parece que bata certo com a alcunha da Linea.
Linea'nın lakabıyla pek uyuşmuyor.
Talvez a Linea estivesse a tentar outras formas de destruir mundos.
Muhtemelen Linea dünyaları yoketmenin başka yolları üzerinde çalışıyordu.
O facto, Coronel, é que nós libertámos a Linea da prisão de Hadante.
Gerçek şu ki, efendim, biz Linea'nın Hadante Hapishanesi'nden çıkmasına neden olduk.
Fale-me da Linea.
Bana Linea'dan bahset.
Bem, basicamente, conhecemo-la numa visita a outro planeta durante o qual fomos presos, injustamente, e a Linea ajudou-nos a escapar.
Aslında... temel olarak, biz onunla başka bir gezegeni ziyaretimiz esnasında tanıştık, hapse atılmıştık, haksız olarak, ve Linea kaçmamıza yardım etti.
Depois percebemos que aquela simpática senhora mais velha que julgávamos ser a Linea, era de facto uma senhora mais velha muito, muito má - que tinha cometido crimes terríveis.
Kaçtıktan sonra öğrendik ki, bu şirin, ihtiyar hanımefendi aslında çok kötü suçlar işlemiş çok, çok kötü bir ihtiyar hanımefendiymiş.
Penso que é o diário da Línea.
Sanırım bu Linea'nın günlüğü.
Tenho estado a estudar os diários da Linea.
Linea'nın günlüğünü inceliyordum.
A questão é que a Linea estava a tentar aumentar as propriedades de longevidade do Dargol para criar um género de fonte da juventude.
Linea, Dargol'un yaşam uzatıcı etkisini arttırarak bir çeşit Gençlik Pınarı yaratmaya... -... çalışıyormuş.
De acordo com o último registo, a Linea estava para realizar experiências controladas utilizando uma forma concentrada de Dargol em dois idosos de Vyan :
Son yazdığına göre, Linea bazı laboratuar deneyleri yapmak üzereymiş, oldukça yoğun bir Dargol formunu iki yaşlı Vyus'lu üzerinde kullanmaya hazırlanıyormuş.
Alguma reacção em cadeia de gás Dargol enriquecido que até à Linea tenha surpreendido?
Geliştirilmiş Dargol gazının devasa bir zincirleme tepkisi Linea'ya bir sürpriz yapıyor.
A amnésia foi um efeito colateral que a Linea não previu.
Amnezi basitçe bir yan etkiydi.
A Linea está morta, certo?
Linea ölü, değil mi?
Então, se os dois corpos que a Ke'ra encontrou eram os idosos em quem a Linea fazia experiências...
Pekala... Eğer Ke'ra'nın bulduğu iki ceset Linea'nın üzerlerinde çalıştığı yaşlılarsa...
Acho que pelo menos teremos de encarar a possibilidade da Ke'ra ser a Linea.
En azından Ke'ra'nın Linea olabileceği olasılığıyla yüzleşmeliyiz.
E o corpo que encontraram depois do Vorlix - que tem as características da Linea?
Peki ya Linea'nın tarifine uyan yaşlı kadın cesedi?
- A primeira vítima da Linea.
Linea'nın ilk kurbanı.
O ADN da Ke'ra é igual às amostras que tirei da Linea o ano passado.
Ke'ra'nın DNA'sı Linea'dan aldığım örneklere uyuyor. Bu inkar edilemez.
Linea, Daniel.
Linea, Daniel.
Ela era a Linea.
Linea'ydı.
A Ke'ra pode ser uma pessoa diferente da Linea, sem as recordações - que a fizeram ser quem era.
Ke'ra, Linea'nın anıları olmadan tamamen farklı bir insan olabilir.
- Eles pensam que sou a Linea.
- Benim Linea olduğumu sanıyorlar.
Prova que tu e a Linea são uma só. Então o teste está errado.
- Senin ve Linea'nın aynı kişi olduğunuzu kanıtladı.
Não sou a Linea.
- Test yanlış. Ben Linea değilim.
Foi a mensagem deixada pela Linea.
Bu, Linea'nın bıraktığı mesajtı.
Por isso agarrávamos os gajos pelos tomates, e enfiávamo-los na parte de trás da carrinha antes que fugissem, depois conduzíamos até à Linea, trocávamos de carrinha e enviávamos a droga para Madrid para ser embalada.
Biz de onları bottan indirip, kamyonun kasasına sokuyorduk. Sonra Linea'ya gidip araç değiştirip, malları Madrid'e gönderiyorduk.
Sabes? Meu irmão Por tentar atravessar a Linha morreu quando eu tinha 9.
Biliyor musun, ben 9 yaşındayken annem La Linea Tepeleri'nden sınırı geçmeye çalıştı.
As tais Linea lembram campos de gelo na Terra.
Bu Linea denen çizgiler, Dünya'daki buz kütlelerini anımsatır.
Visto que as posições e alinhamentos da Linea não podem ser explicados por meio de processos geológicos, eles indicam um dos maiores segredos do nosso sistema solar.
Linea'nın konumu ve hizalanma biçimi jeolojik süreç açısından açıklanamadığı için, güneş sistemimizin en büyük sırlarından birine ipucu niteliğindedir.
Essa água interage com a superfície, renovando-se constantemente, e as "Linea" são criadas no processo.
Bu su, yüzeyle etkileşim halindedir ve sürekli yüzeyi yeniler. Bu süreç zarfında Linea oluşur.
situada na esquina da rua Linea com a Paseo, onde praticaram atos carnais.
Linea ve Paseo'daki sanığın evine giderek orada da cinsel ilişkiye girmişlerdir.