Translate.vc / Portugais → Turc / Lábios
Lábios traduction Turc
3,710 traduction parallèle
Apenas tens de mover os lábios.
Kelimeyi söylemene gerek yok. Sadece hareketi yap.
Mas os teus lábios estão... muito secos.
Ama dudakların çok kuru.
- Desenhar os lábios na criança.
- Bu hatuna dudak çiziyorum.
Igualmente os lábios mais adequados para o tema são os do homem que a amava.
Eşitlik tamamen konuşmayla ortaya çıkan bişey Ve bunlar..
O gosto dos seus lábios.
Dudaklarının tadını.
Seu rosto diz coisas mesmo quando seus lábios não dizem.
Demek istediğim, yüzün dudakların oynamıyorken bile konuşur.
Hoje à noite Stanley, vais dar ao Sr. Feliz as chaves para a cidade dos lábios.
Bu gece Stanley, Bay Mutlu Furry City'nin Bay mutlusu olacak.
A cidade dos lábios.
Furry City.
Tipo : "Meu, tens os lábios tão macios".
"Ahbap, dudakların çok yumuşak." gibi?
Já lhe disse que tem os lábios macios?
- Ne kadar yumuşak dudaklarınız olduğunu söylemiş miydim?
Aposto que tinha os lábios tão macios quanto pareciam.
İddiasına varım o dudaklar göründükleri kadar yumuşaktır.
O gosto dos seus lábios?
Dudaklarının tadını tekrar alabilmek için?
Longe de ouvidos dos homens, os meus lábios são livres.
Erkeklerin kulaklarından uzak olduğu sürece dudaklarım her şeyi dökmeye hazırdır.
Se mexer os lábios.
Dudakları oynar.
E quando foi o momento de me acordar, ele colocou o antídoto nos lábios e acordou-me com um beijo, tal como o príncipe.
Uyanma vakti geldiğinde ortağı onu uyandırmak için panzehri dudaklarına sürüp onu öperek uyandırdı. Tıpkı prensin yaptığı gibi.
Os teus lábios estão mesmo esquisitos.
Dudagin garip gorunuyor.
O relatório forense diz que o rosto foi muito mutilado, os lábios, orelhas e olhos foram removidos, e cavidade oral foi esvaziada.
Adli tıp raporuna göre yüzü çok kötü parçalanmış,.. ... dudakları ve kulakları kesilmiş, gözleri çıkarılmış,... ve ağzının içi boşaltılmış.
Tens mesmo lábios macios.
Çok yumuşak dudakların var.
Esse olhar na tua cara esse grito nos teus lábios quando eventualmente nos vês... é suficiente para nos fazer esquecer que já fomos humanos.
Yüzünüzdeki o bakış, sonunda bizi fark ettiğinizde dudaklarınızdan çıkan çığlık, daha önceden insan olduğumuzu unutturmaya yeter.
E os meus lábios ficam rachados, porque vivemos num deserto.
Çölde yaşadığımız için dudaklarım çatlıyor. Doğru.
Os seus lábios contraíram as narinas um pouquinho.
Dudaklarını büzdü. Burun delikleri çok az genişledi.
Eu também gosto das de crianças com lábios leporino.
Yarık dudaklı çocuklar için olanı da seviyorum.
Leia os meus lábios.
Dudaklarımı oku :
E ela tem purpurinas nos lábios.
Dudaklarında parlak sim var.
Com os lábios e os dentes a mexer.
Bilirsin işte şu dudakları ve dişleri oynayan adam.
Tinha vestígios nos lábios. Então, ela também comeu purpurinas?
O da mı yemiş?
- É um belo truque que fazes, moves os lábios e é a voz do teu pai que sai.
Çok zarif bir hile yapiyorsun. Dudaklarini oynatiyorsun ama babanin sesi çikiyor.
E tenho de beijar aqueles lábios para os confortar.
Ve ben de o dudakları rahatlatmak için onu öpmeliyim.
Aproximai os vossos lábios dos meus, Cardeal.
Dudaklarınızı benimkine yaklaştırın, kardinal.
Agora tenho de partir, antes que a minha alma voe por estes lábios.
Ruhum dudaklarımdan uçup gitmeden ayrılmalıyım artık.
Ficas bem no papel de uma corajosa ao manteres os lábios cerrados.
Pekala, cesuru oynamak konusunda harikasın ve bunu inatla sürdürüyorsun.
- Lábios secos.
- Dudakların kurumuştu.
Parecia que estavas a mexer os lábios.
Bana başka bir şey gibi geldi.
Sabe trancar os lábios? Sabe?
Dudaklarını kenetlemeyi biliyor musun?
Nunca saberei a maciez dos lábios do Jimmy Jr. Acho que são bem macios.
Küçük Jimmy'nin dudaklarının ne kadar yumuşak olduğunu öğrenemeyeceğim.
Esses lábios vão brincar um pouquinho?
Bu dudaklarda cümbüş yaşanacak mı?
Os teus lábios são mais carnudos do que o meus.
Dudakların benimkilerden daha dolgun.
Tem um nariz feio, a testa muito grande, quase não tem lábios.
burnu çirkindi... alnı açıktı.. dudakları yok gibiydi... ama yine de çok güzeldi
Tem os lábios carnudos. Nariz pequeno.
Dudakları dolgun ince burunlu..
Ele beija-me os lábios e os mamilos, mas não quero que ele...
Dudaklarımı, memelerimi öpüyor ama istemiyorum
- Se os... teus lábios... - Deixa-me que diga.
Eğer... dudaklarınız...
Se os lábios deles se unissem... haveria um fluxo de essências vitais.
Bırak ben söyleyeyim. Eğer dudakları birleştiyse bir yaşam özü akımı oluşmuştur.
Os seus lábios movem-se.
- Hareketli dudaklardan.
Estava só a pensar como seria beijar esses lábios.
Bu dudakları öpmek nasıldır diye düşünüyordum.
Porque é que não está a chorar? Porque é que os lábios estão azuis?
Neden ağlamıyor ve dudakları neden mosmor?
Estou a brincar com os teus lábios vaginais.
Sadece taşak geçiyorum.
Lamento, o meu aparelho cortou os teus lábios.
Kusura bakma, tellerim dudağını kesmişti.
impotencia nos devemos escutar isto pelos proprios labios do senhor sforza para recordar, na noite do casamento... na noite do casamento eu não consumi meu casamento não ou não poderia?
İktidarsızlık. Bunu Lort Sforza'nın kendi ağzından duymalıyız. Kayıtlara geçsin.
E aqueles lábios...
Ve dudakları... Şuna bir bak.
- Tem lábios beijáveis.
- Max!
- Li os teus lábios.
- Dudaklarını okudum.