Translate.vc / Portugais → Turc / Lótus
Lótus traduction Turc
216 traduction parallèle
Mais tarde, quando os meus convidados tiverem saído... estarei aqui, ao lado do meu lago de lótus.
Daha sonra, tüm misafirler gittiğinde.. lotus göletinde olacağım.
Apanha um lótus e terás um desejo satisfeito.
Nilüfer yakala, dileğin gerçek olsun.
A flor do lótus floresce na lama cinzenta do Nilo.
Nil'in gri çamurunda nilüfer çiçeği açar.
As de lótus encontram-se umas com as outras tendo desejos
Nilüferler birbirine yaslanmış özlemle
Ou praticado... a posição do lótus.
Hazır pratik bir şekilde... lotus pozisyonu almışken.
Até que, ao fim de outro século de Brama, se move, se recompõe e recomeça de novo, a sonhar o grande sonho cósmico do lótus.
Bir Brahma yüzyılı sonunda, uyanıp düzelerek tekrar dalıp büyük kozmik nilüfer rüyasına yatıyor.
Traz carne de porco cozida no vapor em folhas de lótus.
Git ve buğulanmış nilüfer yaprağı getir.
Quarta Senhora, beba essa sopa de semente de lótus.
Dördüncü Hanım, bu nilüfer kökü çorbasını için.
Irmã Mao, por favor, vá buscar a sopa de lótus.
Mao kızkardeş, lotus çorbasını getirir misin?
Tome sopa de lótus, e terá um filho rápido.
Lotus çorbası içersen hemen erkek evladın olur.
"E dizem que flores de lótus nasciam onde ele pisava."
"Ve onun ayak bastığı lotusların hemen büyüyüp çiçek açtığı söylenir."
Lótus é uma flor que cresce na lama.
Nilüfer, bataklıkta yetişen bir çiçektir.
Quanto mais grossa e profunda é a lama, mais bonita a lótus floresce.
Bataklık ne kadar derin ve çamurluysa, nilüfer o kadar güzel çiçek açar.
Tive saudades tuas, flor-de-lótus.
Seni özlemişim, Nilüfer Çiçeği.
Folhas verdes, pétalas encarnadas, flores de lótus abertas
Yeşil yapraklar, kızıl taçyapraklar ve nilüfer çiçekleri açıyor.
Néctar de folha de lótus isso não o faz esquecer?
- Bahisleri koyun!
Lótus branco.
Beyaz Lotus. Yam-yam.
Também odeias flores do lótus.
Sen de mi nilüfer çiçeklerinden nefret ediyorsun?
Onde o aroma sufocante da Flor de lótus te arrebata
Çiçekler açar sizi alır gider
Qual florzinha de lótus Suave e bem pálida
- Başarısız olamazsın. İşimiz bittiğinde - Kimse sana hayır diyemez.
Trouxe arroz cozido em folhas de lótus.
Ben lotus yaprağında pişmiş pirinç getirdim.
Buda em posição lótus.
Nilüfer üstünde Buda.
Abram-se como uma flor de lótus.
Kendinizi nilüfer çiçeği gibi açın.
- Nunca serei uma flor de lótus.
- Asla nilüfer çiçeği olmayacağım.
Ele é representado nos nossos textos por um botão azul de lótus.
Metinlerimizde mavi nilüfer çiçeği ile temsil edilir.
Botão Azul de Lótus?
Mavi nilüfer çiçeği mi?
É como uma gota de orvalho numa folha de lótus.
Sanki nilüfer yaprağındaki bir çiğ damlası gibi.
Não, essa é a de Lótus, como a flor.
Hayır o nilüfer duruşu Çiçek gibi
Morto. Que boa loucura... ele renuncia ao lótus...?
Ölebilirim... ne kaldı geriye?
"O" Lótus Branco ", com...
Beyaz Lotus...
Nunca me disseste que a tua irmã era uma tão bela flor de lótus a desabrochar.
Kardeşinin bu kadar güzel bir lotus çiçeği olduğunu söylememiştin.
O que eu quero dizer, é que estes são bons carros. Tu podes ter um Ferrari ou um Lótus mas não é um Lincoln. É só o que eu estava a tentar dizer.
Ferrari'si Lotus'u var ama Lincoln'ün yanında hepsi halt etmiş.
Era uma vez na China alguns acreditam por volta do ano de 1003, O sacerdote chefe do Clã Lótus Branca, Pai Mei, caminhava por uma rua contemplando, o que um homem com poderes infinitos como Pai Mei poderia contemplar, o que é um maneira de dizer, "Quem sabe?" - Quando um monge de Shaolin surgiu no caminho, viajando em direcção contrária.
Bir zamanlar Çin'de 1003 yıllarındaki bir inanışa göre Beyaz Nilüfer Klanı baş rahibi Pai Mei, koyu koyu düşünerek ki sonsuz güçlere sahip olan Pai Mei gibi bir adam koyu koyu ne düşünürse - bu da "Kim bilir?" demenin bir diğer yolu - yolda yürüyorken karşı yönden gelen bir Shaolin keşişi yolda bitivermiş.
Assim começou o massacre dos 60 monges do templo Shaolin. pelo punho da Lótus Branca.
İşte böylece Beyaz Nilüfer'in yumruklarıyla ezilen altmış keşişin de içinde bulunduğu Shaolin Tapınağı Katliamı başlamış.
O patos selvagens e as raízes de lótus estão aqui. O Outono é generoso com o arroz.
"Yabani ördekler ve lotus kökleri var burada."
Doutro modo, deve de ser a Lótus da neve.
Kar gülü olmalı.
'Aprenda a viver como uma lótus... intocada pela água imunda.' Krishnaji disse isto no Geeta.
"Dört bir yanını saran, kirli sularda boy verip büyüyüp yeşermesine karşın, el değmemiş bir nilüfer çiçeği edâsıyla yaşama tutunmayı öğrenmek."
Nem toda a gente pode viver como a flor de lótus.
Herkes nilüfer çiçeğinin yaşadığı gibi yaşayamaz.
"O Crime do Lótus", "Morte de Uma Debutante"...
Rica ederim! - "Lotus Cinayeti." "Genç Kızın Ölümü".
A maioria das pessoas pensa que a peça de lótus é insignificante, mas é essencial para a estranha estratégia que uso.
Birçok kişi, Lotus taşının önemsiz olduğunu düşünür. Ama benim bulduğum taktiğin, çok önemli parçalarından biridir.
Mudaste a nossa rota por uma peça de lótus parva?
Rotamızı aptal bir taş için mi değiştirdin?
Espero que tenham uma peça de lótus à venda e, assim, posso continuar com a minha vida!
Umarım, Yedek Lotus taş stokları vardır... Ve onu satın alabilirim.
Não há uma única peça de Lótus no mercado inteiro.
Maalesef bir dükkanda bile Lotus taşı yokmuş.
A peça de lótus desaparecida esteve este tempo todo na minha manga.
Lotus taşı, gömleğimin kolunun içine kaçmış!
Sim, minha pequena "flor de lótus".
- Evet, küçük lotus çiçeğim.
" Da terra dos comedores de lótus, o tempo prega-nos partidas.
Canı ne isterse yapan insanların memleketinde, zaman size kurnaz oyunlar oynar.
Quase sinto o perfume das flores de lótus entrelaçadas no teu cabelo cor-de-ébano.
Siyah saçlariniza sinmis nilüfer kokusunu alabiliyorum.
Por detrás da Cortina de Bambu, chamam-lhe "Lótus de Ferro".
Demirperde'nin gerisinde ona taktıkları ad : "Demir Lotus."
A Lótus de Ferro exige respeito.
Demir Lotus hürmet gerektirir.
Perdi a minha peça de lótus.
Lotus taşımı kaybettim.
Peça de lótus?
Lotus taşı mı?