Translate.vc / Portugais → Turc / Mails
Mails traduction Turc
1,911 traduction parallèle
Também vamos começar a parar de ler os e-mails dos funcionários.
Personal e-postalarını okumayı da bırakacağız.
Por mais e-mails que mandes, isso não é uma cena.
Tamam, ne kadar e-posta gönderirsen gönder, bu bizim gecemiz değil.
Estou a verificar os seus contactos e e-mails agora.
Şu an konuşurken dahi irtibatları ve postalarını inceliyorum.
McGee, e-mails.
- McGee, mail adresleri.
Porquê os e-mails?
Maillerin nedeni ne?
Não encontrei nada nos correios de voz, e-mails ou SMS que indique o que ele fazia no cemitério.
Bu arada, adamın mezarlıkta ne yaptığıyla alakalı hiçbir sesli mesaj, e-posta ya da mesaj bulamadım.
Não gostaram de mim, nem respondem aos meus e-mails.
Onlar benden hoşlanmadılar. E - maillerime bile cevap vermiyorlar.
Em seis meses de trocas de e-mails, ela nunca disse.
6 aydır yazışıyoruz. Bundan hiç bahsetmedi.
Mas disse-lhe que és casada, o que tu omitiste nestes 6 meses de troca de e-mails.
Evli olduğunu söyledim. 6 aydır yazışıyormuşsunuz ama bunu söylemekten kaçınmışsın.
Estava lá em baixo, no PC a enviar e-mails para as meninas.
Ticaret merkezindeydim. Oradaki bilgisayardan kızlara e-posta attım.
Na primeira semana depois da admissão, não há visitas, telemóveis ou e-mails.
Kayıttan sonraki bir hafta, ziyaretçi cep telefonu veya e-mail yok.
Então escrevi os e-mails.
Ben de o mailleri yazdım.
Depois de todos estes meses de e-mails secretos, as nossas mãos tocam-se, enquanto estamos juntos.
Aylardır gizlice mesajlaşmalarımız birlikte yürürken ellerimizin birbirine dokunması.
E que tal e-mails que foram de certeza apagados?
Peki güvenli şekilde silinmiş e-mailler?
Está bem, no último mês, há seis e-mails apagados, que foram enviados ao mesmo endereço no Sudão.
Geçen ay, Sudan'daki aynı adrese gönderilen altı mail silinmiş.
Todo este tempo, os e-mails, seguravas as minhas mãos.
Onca zaman, o mailler... Ellerimi tutuyordun.
Vou procurar nos meus contactos, olhar aos meus e-mails.
Tanıdıkları yoklayacağım, e-postalarıma bakacağım.
McGee, e-mails.
McGee, mailler.
Na verdade, acabámos de analisar as mensagens e e-mails.
İhbar sayfasındaki mail adreslerinin konrtolünü şimdi bitirdik.
Em e-mails seguintes ela dizia que os Kapu tinham apanhado o Sean e estavam a exigir dinheiro.
- Evet sonraki mailde Bridgett Kapu'nun Sean'ı alıkoyduğunu yazmış. Bırakmak içinde fidye istiyorlarmış.
Temos e-mails a detalhar todo o golpe, o que torna um crime premeditado.
Kurduğun tezgahı emaillerde detaylandırmışsın. Bu da işi planlanmış yapıyor.
De acordo com os seus e-mails.
Attığı maillerde öyle diyor.
Recebi os vossos e-mails.
Maillerinizi aldım.
Vou ver os e-mails, e as chamadas telefónicas, e a página no Facebook.
E - postalarını, telefon rehberini, facebook sayfasını kontrol ediyorum.
Nada de e-mails, de mensagens de texto, nada de Facebook, nada de Skype e nada de Angry Birds.
E - posta yok, kısa mesaj yok Facebook, Skype yok ve Angry Birds yok.
Ainda estava a trabalhar no escritório, mas as pessoas mandavam-me e-mails sobre sessões de fotos.
Ve sonra hâlâ büroda çalışırken insanlar bana e-posta attılar. Fotoğraf çekimleriyle ilgili.
Desde que entrei no negócio, sempre recebi e-mails que diziam :
Bu işe girdiğimden beri her zaman e-posta alırım. Ve pek rahat görünmüyorsun derler.
Alguns fãs tinham-me enviado e-mails no último ano ou assim e diziam que rezavam por mim, e que já não viam mais pornografia.
Geçen yıl birkaç hayranım bana e-posta attı ve benim için dua ettiklerini söylediler.
As pessoas mandavam-me estes e-mails aleatórios.
Her türde insan bana bu rastgele e-postaları atmaya başladılar.
! Sempre que toca o telefone, que recebes e-mails ou cartas, tenho medo.
Her telefon çaldığında, her e-posta ya da mektup alışında ben korkuyorum.
E faça a NSA cruzar as chamadas telefónicas e os e-mails.
Ve NSA'nın telefon kayıtlarında ve e-postalarında çapraz konrol yapmasını sağlayın, lütfen.
Não ligam, não mandam e-mails. Não entram na minha página no Facebook.
Beni aramaz, e-posta atmaz, Facebook sayfama yorum yazmazsınız.
depois, verificas os e-mails e pagas as contas.
Sonra e-postalarına bakıp faturaları ödüyorsun.
Você vai ver meus e-mails.
Sen benim e-postaları görürsünüz.
Meus e-mails, minhas declarações, a minha conta bancária.
Benim e-postalar, benim tablolar, her şey kayboldu.
Para dizer o quê? Alguem apagou meus e-mails, minhas contas bancárias, toda a minha vida.
Bu benim e-postalar silinir, benim banka hesapları, bütün hayatım.
Abrimos a conta de e-mail, a maioria dos e-mails vem de dois nomes.
E - posta adresini kırdık, çoğu iki isimle gelmiş.
Obrigada por responderes aos meus e-mails.
Cevap verdiğin mailler için sağ ol.
Estou a responder aos e-mails.
Birkaç elektronik postaya cevap veriyorum.
Os meus e-mails foram pirateados.
Emaillerim hacklendi
Podes responder a alguns e-mails.
- E-postalara cevap verirsin, olur mu?
Estes são os e-mails anónimos enviados ao Clark Weilman e aos outros executivos da Techsan.
Bunlar Clark Weilman'a ve diğer Techsan yöneticilerine gönderilen isimsiz e-postalar.
- Repete-se em todos os e-mails.
Bütün mesajlarda tekrar edilmiş.
Terroristas domésticos tiveram este trabalho para distinguir a fonte destes e-mails e depois ele dá-nos um nome?
Bir yurtiçi terörist bütün bu e-posta kaynaklarını saklama zahmetine bize bir isim vermek için mi giriyor?
Não é contra a lei enviar e-mails.
E - posta göndermek yasaya aykırı değil.
Está bem, temos o seu disco rígido, e-mails...
Sorun değil. Elimiz sabit diskleri ve e-postaları var...
Se quisesse poesia ia ler os e-mails do John para a sua namorada.
Eğer şiir isteseydim, John'un kız arkadaşlarına yazdığı mailleri okurdum.
"E-mails pessoais revelam escapadas de negociante."
Kişisel e-mailler simsarların seks düşkünlüğünü de ortaya çıkardı.
Centenas de e-mails pessoais contendo detalhes íntimos parecem ligar romanticamente a srta. Walling a vários executivos de Wall Street de alto nível.
Samimi ayrıntılar içeren yüzlerce kişisel mailler Bayan Walling'den oldukça üst düzey Wall Street yöneticilerine gitmiş görünüyor.
Porque não sou bom com e-mails.
Nasıl benim hatam oluyor?
Procura nas transações do cartão de crédito, e-mails, registos telefónicos.
Karen Feiner müzik öğrencisi, Susan Lee'yse avukatmış.