English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portugais → Turc / Males

Males traduction Turc

394 traduction parallèle
Há uma cura para todos os males, senhora.
Bütün dertlerin dermanı vardır, hanımefendi.
Não posso desfazer os males que vocês sofreram, mas peço-vos : Deixem o passado morto ficar enterrado.
Çektiğiniz acıları telafi edemem ama size yalvarıyorum... izin verin rahmetli geçmişte kalsın.
Miséria, morte e todos os males que Deus e os homens nos poderiam ter legado... nunca nos teriam separado.
Sefalet, ölüm ve bütün kötülükler, Tanrı ve insan, tüm bunlar... bizi asla ayıramazdı.
Estava sempre a dar-me sermões sobre os males da bebida
İçkinin kötülüğü hakkında nutuk çekip dururdu.
A terra desconhecida... de cujas fronteiras nenhum viajanto volta... detemos os sentimentos e faz-nos suportar os males que carregamos... antes de fugir de outros que desconhecemos.
Ve ürkütmese yüreğini, o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya. Çektiklerine razı etmese insanları, korkutarak bilmediği belalara bulaşmakla.
Na minha opinião penso que um banho é o menor dos males para o pequeno Robert.
Bana kalırsa beyler, şu anda banyo yapmak küçük Robert'ın karşılaşacağı sorunların en küçüğü.
Eis o que embaraça a vontade, e nos faz suportar os males de que sofremos, com medo de irmos encontrar outros que não conhecemos.
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa, çektiklerine razı etmese insanı?
"Lutamos para limpar o mundo de males... e doenças antigas."
Dünyayı eski kötülüklerden temizlemek için savaşıyoruz. Eski kötülüklerden. "
O tempo de ajudar-nos chegou... tua presença na Escócia criaria soldados... faria nossas mulheres lutar, para se livrarem de seus males.
Şimdi yardım etme zamanı. Bir bakışınız binlerce asker yaratır İskoçya'da. Kadınlar bile savaşır kurtulmak için başlarındaki beladan.
Mas se o império e o imperador seguirem o curso da agressão e da escravatura que semearam a agonia e o desespero no mundo, se não restarem senão cadeias e fome, então o meu rei avançará para corrigir esse males.
Ama imparatorluk ve imparator dünyayı acı ve umutsuzluğa boğan saldırganlık ve köleliği devam ettirirse, dünyaya açlık ve kölelikten başka şey sunmazsa, benim kralım bu haksızlıklara karşı gelecektir.
Perder um tal senhor inclui todos os males.
Onu kaybetmek, her şeyi kaybetmek demek benim için.
por seus males fechado em pocilga para a engorda.
Zahmetinin karşılığında, semirsin diye ahıra kapatıldı. *
As pessoas normalmente gostam de falar dos seus males.
İnsanlar genelde hastalıklarından yeterince bahsetmezler.
É sobre os males da escravidão na América.
Amerika'da yaşanan köleliğin acımasızlığı hakkında bir kitaptır.
Quando me recuperar desses males...
İkisinden de iyileşince...
E nos faz continuar a suportar os nossos males Em vez de fugir para outros que desconhecemos?
Bu hayatta çektiklerine razı oluyor insan bilinmeyen belalara uçmaktansa.
E a Anna, o teu pai, os teus irmãos e os teus amigos, resolveram avisar-te dos males de conhecer um homem casado. Sim.
Ve sanırım Anna, baban, kardeşlerin ve arkadaşların evli bir adamı tanımanın kötülüklerine karşı seni uyarmayı görev edindiler.
Não podes corrigir todos os males ou então serás destruído.
Tüm yanlışlarla kendin savaşamazsın yoksa mahvolursun.
Sr. Bedeker Não há nada errado com o senhor. Exceto esses males que o senhor mesmo manifesta.
Bay Bedeker, kendi kendinize yarattığınız hastalıklar dışında hiçbir sorununuz yok.
Fella, foste escolhido para corrigir os males desencadeados pela história da Cinderela.
Fella, orijinal Sindirella hikayesinin neden olduğu bütün yanlışları düzeltmek için seçildin.
És a culpada de todos os meus males.
Başıma gelen tüm belaların sebebi sensin.
os males forjados pelos homens devido à ausência de amor.
Sevgisizlikten işlenen kötülükleri.. ... telafi etmek derdindedir çoğu zaman.
Temos de escolher o menor dos dois males.
İki kötü şey arasından tercih yapmalıyız.
Que destruiu todos os males E criou anjos
Bütün cennetleri yıkan ve melekleri yaratan
E, com um maravilhoso antídoto de esquecimento libertar o peito desses perigosos males que tanto pesam no coração?
Tatlı, uyuşturucu bir ilaç vererek yüreğini sıkıştıran tehlikeli şeyden onu kurtaramaz mısın?
Uma infeliz presa... dos males das Senhoras da noite e suas luzes de néon.
Geceleri dolaşan hanımlarla neon ışıklarının talihsiz kurbanı.
Um inválido, amarrado a uma cadeira de rodas... vencido pela gota e inúmeros outros males.
Tekerlekli sandalyede bir sakat... gutun ve bir sürü hastalığın pençesinde tükenmiş bir adam.
Quem nos limpa de pecados antes de salvar o mundo da carga intolerável dos males que o aflingem?
Onu kuşatan kötülüğün dayanılmaz lordlarından.. bizi günahlarımızdan arındırıp dünyayı kurtaran kimdir?
O novo Messias, Pafnucio... que venha resarcir os males.
¤ Yani Masih, Pafnucio,... ¤ kötülükleri onarmaya geliyor.
Um Rei... que nos libertará dos males deste mundo.
Bizi dünyanın kötülüklerinden arındıracak bir kral.
Kepler imaginava o domínio de Tycho como um refúgio dos males da época.
Kepler Tycho'nun evini şeytanın azabından kaçacak bir yer olarak umut ediyordu.
"De todos os males, o erro é o maior."
Kötülerin en kötüsü, hatalardır.
E assim foi que Melvin, o monstro herói, limpou Tromaville de todos seus males para que os bons cidadãos possam viver em paz e tranquilidade.
Canavar kahraman Melvin Tromaville'i kötülükten temizledi, böylece iyi vatandaşlar huzur ve mutluluk içinde yaşayabilirdi.
A guerra é o maior dos males, meu filho.
Savaş felakettir evlat.
Protegeu-a dos males e perigos a que ela podia estar condenada.
Onu kötülüklerden ve tehlikelerden koruyorsun.
Os gregos antigos escreveram sobre um terrível depósito, onde todos os males do mundo estavam encurralados.
Antik Yunanlılar yazılarında, dünyadaki tüm belaların kapatıldığı dehşet verici bir kaptan bahsetmişlerdir.
Com este encontro, apenas desejava o vosso perdão... pelos males de que me acusa, para poder acabar os meus dias em paz de espírito.
Bu görüşmeden umduğum tek şey, işlediğimi düşündüğünüz... hatalar için beni affetmenizdi. Böylece son günlerimi biraz huzur bularak geçirebilirdim.
Os males do corpo não se comparam aos males do coração.
Kırık bir kalp, sakat bir vücuttan daha çok acı verir.
O filósofo indiano, Rabindranath Tagor, recomenda especificamente o arroz como cura para todos os males.
Hintli filozof Rabindranath Tagor,... pirincin bilinen tüm hastalıklara şifa olduğunu söylüyor.
Quem suportaria tão duras cargas... gemendo e suando sob o peso de uma vida afanosa... se não fosse o temor de algo depois da morte... região misteriosa de onde nenhum viajante jamais voltou... confundindo nossa vontade... e impedindo-nos de suportar aqueles males que nos afligem... em vez de nos atirarmos a outros que desconhecemos?
Kim katlanırdı... bu yorgun yaşamın yükü altında homurdanıp terlemeye... Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı. Sınırlarını bir gecenin bir daha dönmediği...
Não gostamos de estrangeiros na nossa pátria, mas... entre dois males, o melhor mal é o menor.
Ülkemizde yabancıları pek sevmeyiz ama siz yabancı değilsiniz. Siz kötünün iyisisiniz.
Mas se ele lhe pedir alívio de males como... artrite reumatóide, queda de cabelo, verrugas...
.. ama acıdan kurtulmak için sana gelirse.. .. mesela eklem iltihabı, saç dökülmesi, boyun ağrıları..
- Estou cheia de ser um fantoche. A partir de agora, Vou falar... dos males da sociedade... desde os cães vadios até aos cigarros.
- Bir şirketin yemi olmaktan yoruldum. Bundan böyle, toplumdaki kötülüklere..... karşı konuşacağım tüy döken köpeklerden sigaralara kadar.
Diz-lhes isso e que juro pôr termo às injustiças, corrigir os males, acabar com a tirania, restaurar o trono e proteger a floresta.
Herkese söyle. Ayrıca, adaletsizliğe dur diyeceğimi de söyle. Yanlışları düzelteceğimi, bu zulme son vereceğimi.
O menor de dois males.
O şeytandan bile daha şeytandır.
"Entre outros males que o facto de estar desarmado Ihe traz faz com que seja desprezado."
"Silahsız olmanın başına açtığı pek çok dertten biri adam yerine konmamaktır."
Quando apareciam os elefantes ele rogava-lhes pragas, culpando-os de todos os males da sociedade.
Filler çıktığı zaman, onlara bağırır, küfreder onları toplumun tüm hastalıklarından sorumlu tutardı.
Desta vez, é o menor de dois males.
Bu sefer o kötünün iyisi.
Para grandes males, água e sabão.
Umutsuz hastaların sabun ve suya ihtiyacı var.
Ou então, saibam que os males que fazem nos ensinam o mal que fazemos.
Bilsinler ki, yaptığımız kötülüklerde örnek aldıklarımız onlar.
Vocês não podem me aprovar... só porque não sofreram todos os males que eu sofri.
Artık farklı bir şekilde hareket edemem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]