Translate.vc / Portugais → Turc / Marcus
Marcus traduction Turc
4,469 traduction parallèle
Todd Crane, Marcus Fox, Rose Gilchrist.
Todd Crane, Marcus Fox, Rose Gilchrist.
Marcus Fox.
Marcus Fox.
Alguém ajudou o Marcus Fox a regressar.
Birisi Marcus Fox'a geri dönmesi için yardım etti.
Ele é depositário de um antigo prédio na cidade, junto com a minha mulher e outro tipo chamado... Marcus Fox.
Eşim ve Marcus Fox isminde bir adamla birlikte şehir merkezindeki bir ofis binasının vasilerinden biri.
O que sabes sobre o Marcus Fox?
- Marcus Fox hakkında ne biliyorsun?
E é por isso que a única razão que tiveste para matá-lo é que ele sabia que foste tu quem trouxe de volta o Marcus Fox.
Marcus Fox'u geri getirenin sen olduğunu bildiği için onu öldürmenin yegane sebebi de bu zaten.
Planeei encontrar o Marcus, despertá-lo como criança e matá-lo antes dele poder causar algum dano.
Marcus'u bulup bir çocuk olarak geri getirmeyi ve kimseye zarar vermeden önce onu öldürmeyi planlamıştım.
Não consegui ver o Marcus atrás de uma miúda de 9 anos a implorar pela mãe dela.
Annesine sesini duyurmaya çalışan dokuz yaşındaki bir kızın ardında Marcus Fox'u göremedim.
O Marcus é muito forte.
Marcus çok güçlü.
Descobre o Marcus e mata-o.
Marcus'u bul ve öldür.
O Whelan, o Marcus Fox.
Whelan, Marcus Fox.
O que te faz pensar que o Marcus Fox voltou?
Marcus Fox'un geri döndüğünü neye dayanarak söylüyorsun?
Acho que estás enganado sobre o Marcus ter voltado.
Bence Marcus'un geri döndüğü konusunda yanılıyorsun.
Trouxeste o Marcus de volta. Richard.
Marcus'u sen geri getirdin.
O Marcus Fox foi o meu primeiro caso, e desde então, prendi 30 suspeitos que foram condenados, e meia dúzia de casos ficaram abertos.
Marcus Fox benim ilk dosyamdı ve o zamandan beri 30 şüpheliyi tutuklayıp mahkum ettirdim ve yarım düzine dosya halen açık durumda.
Mas é esse, é o Marcus Fox quem me impede de ir à igreja aos domingos.
Ama beni Pazar günleri kiliseye gitmekten vazgeçiren dosya işte bu, Marcus Fox.
Papá.
- Baba. - Dinle Marcus.
- Ouve, Marcus. - Ninguém está aqui.
- Burada kimse yok.
Olha, Marcus, eles deram-te umas chaves quando te despertaram.
Bak Marcus, seni tetiklediklerinde anahtarları sana vermişlerdi.
Alguém ajudou o Marcus Fox a voltar.
Birisi Marcus Fox'a geri dönmesi için yardım etti.
Todd Crane, Marcus Fox, Rose Gilchrist...
Todd Crane, Marcus Fox, Rose Gilchrist.
Nós avisámos-te, Marcus, durante as tuas vidas todas, que o teu comportamento arriscado expunha todos os Reverti.
Seni uyarmıştık Marcus, tüm hayatların boyunca yaptığın hareketler, Reverti'yi teşhir etme riski taşıyordu.
O Marcus Fox está morto há 10 anos.
- Marcus Fox öleli 10 yıl oldu.
Também conheço a fisionomia do Marcus Fox.
Ayrıca Marcus Fox'un nasıl göründüğünü de biliyorum.
- Vocês os dois...
- Bu Marcus Fox!
- É o Marcus Fox!
- Ateş et!
Porque é que trouxeste o Marcus Fox de volta?
Marcus Fox'u neden geri getirdin?
- Disseste que foi o Marcus Fox.
- Marcus Fox demiştin.
- O Marcus Fox morreu.
- Marcus Fox öldü.
Viste o Marcus Fox lá em baixo?
Marcus Fox'u gördün mü?
Não vou desistir até ter a certeza que o Fox morreu.
Marcus Fox'un öldüğünden emin olana kadar bu işin peşini bırakmayacağım.
- Vou para casa. Não!
- Marcus Gascoigne saçmalığında olduğu gibi aynı.
"O segredo de todas as vitórias está na organização do não óbvio". Marcus Aurelius.
"Bütün zaferlerin sırrı gizli organizasyonlarda saklıdır." Marcus Aurelius.
Jean-Marcus!
Jean-Marcus!
Este é o agente Marcus Pike.
Bu özel ajan Marcus Pike.
Não é isso, as coisas com o Marcus não correram bem, e eu só quero manter a minha vida privada privada, apenas por enquanto não é para sempre ou algo do género, e...
Sadece, Marcus'la işler bir nevi iyi gitmedi ve ben özel hayatımın şimdilik özel kalmasını istiyorum. Sonsuza kadar ya da bir şey olana kadar değil.
Mas para o caso de se passar alguma coisa, achei que estarias interessado em saber que o Marcus Pike está no edifício, numa reunião com um procurador federal.
Fakat bir şeyler olma ihtimaline karşın belki Marcus Pike'ın binada olduğunu bilmen gerekir diye düşündüm. Federal Savcıyla görüşüyor.
Eu também, Marcus. Jane.
Seni de, Marcus.
É estudioso de Marco Aurélio, Sr. Thompson?
Marcus Aurelius'un talebesiydin, değil mi Bay Thompson?
Marcus!
Marcus!
O Marcus ainda está na UTI.
Marcus şu anda yoğun bakımda.
Miles Marcus, da Rapido.
Miles Marcus, Rapido.
Marcus!
- Ikın! - Marcus!
Poderia estar com o Marcus outra vez.
Tekrar Marcus ile olabilirsin.
Marcus, meu patife, é bom ver-te.
Marcas, fırlama herif! Seni görmek ne güzel.
Boa noite, Marcus.
- İyi geceler Marcus.
Marcus Fox!
Marcus Fox!
Marcus...
Marcus...
Marcus!
Marcus! Olamaz, olamaz!
Marcus!
- Marcus!
Foi o Marcus Dawkins?
Bu kişi Marcus Dawkins miydi?