Translate.vc / Portugais → Turc / Mb
Mb traduction Turc
1,205 traduction parallèle
Vou usar o truque da água e do vinho na próxima festa.
Bana ilk partimde suyu şaraba dönüştürme zımbırtısını hatırlat.
E que "material" é este que transferimos?
ve o zımbırtıyı download edecegiz?
Não temos o raio de um E-maldito-X.
E-D-X zımbırtımız yok.
Aqueles miúdos "Dawson's River" a dormir nas camas uns dos outros?
Şu lanet Dawson River çocuklarının birbirlerinin yataklarında ve zımbırtılarında yatmaları mı?
Laney, sem ofensa, mas quando foi a última vez que usaste uma pinça?
Ow! Laney, gücenme ama en son ne zaman cımbız kullandın?
Ele anda a "snifar" essa porcaria do Red Death, já lá vão 4 dias.
Şu Kızıl Ölüm zımbırtısından çekiyordu. Bu dört gündür falan sürüyor.
Já quando estava em Berkley, construía equipamentos electrónicos... que eram apenas para fazer piadas...
Gençler gülüyor, bilgisayar yanıyor. Berkeley'deyken garip elektronik zımbırtılar yapmayı sürdürdüm sırf şaka olsun diye.
Acho que a merda da atropina resultou.
Sanırım bu atropin zımbırtısı işe yaradı.
Devíamos talvez comprar-lhe uma daquelas geringonças com rodas.
Belki de ona dönen tekerlek zımbırtısından almalıyız.
Feitiços, encantamentos, coisas de demónios.
Büyüler, sihirli sözler, iblis zımbırtıları.
Grande. Vamos deslligá-la
Harika, sadece şu zımbırtıyı kapatalım.
Quer que lhe destrua esta viatura?
Bu zımbırtıyı sizin için yok etmemi ister misiniz?
Olhem só este distribuidor de guardanapos antigo.
Vay canına, şuna bakın eski zımbırtı.
Mas julgávamos que sim porque ele tinha uma daquelas não-sei-quê "Ei, Jimmy, como estás?"
Ama öyle sanırdık, çünkü zımbırtılı bir hali vardı. "Hey Jimmy, nasılsın, ha?"
Quais são os efeitos secundários desse tal tetracloreto de etileno?
Pekala. bu tetrakloroetil metil zımbırtısının yan etkileri tam olarak nelerdir?
Estou quase a tirar...
Şu zımbırtıyı çıkarmalıyım.
Cortei-o esta manhã.
Bu sabah cımbızla aldım.
Precisávamos de um sítio para pôr as tretas electrónicas e sei que gostas muito de coisas científicas, portanto...
Tüm elektronik zımbırtılarını koymak için bir yere ihtiyaçları vardı ben de senin şu bilimci şeylerini ne kadar çok sevdiğini biliyorum.
- Apaga isso.
- Kapat şu zımbırtıyı.
A cair 20 MB por minuto.
Dakikada 20 milibar düşüyor.
A questão, Greg, é que temos refugiados chineses mortos e um Embaixador chinês morto, e eu não preciso de uma sina... para perceber que alguém está a querer acabar...
Odak noktası, Greg, ölü Çinli mülteciler ve ölü bir Çin büyükelçisi var. l bana ahret soruları söyleme birisi o dediğin zımbırtıyı ne demiştin?
Encontra merdas perdidas.'"
Kaybolan zımbırtıları bulur. "
- E ganhou o Emmy? - Sim...
- Bu rolle Emmy zımbırtısını mı kapmıştı?
Todos os dias lhe dou água, todos os dias tiro as ervas daninhas, com as minhas melhores tesouras, e quando as florzinhas dela aparecem, retiro-as todas menos uma, para conservar a sua força.
Çevresindeki otları en iyi cımbızlarımla temizlerim. Küçük çiçekleri çıktığında, bir tanesi dışında tümünü keserim ki gücü sadece bir tek çiçek üzerinde odaklansın.
- Onde arranjaste aquilo?
Bu zımbırtıyı da nereden buldun?
Ele odeia essas merdas.
O zımbırtıdan hiç hoşlanmaz.
Estava desesperado porque eu deitei fora o algodão dele porque ele não tinha speed suficiente e queria filtrar aquilo duas vezes.
Sızlanıp duruyor çünkü onun zımbırtılarını attım çünkü yeterince gücü olmadığında iki kere filtrelemek ister.
Experimenta e verás porque é que as coisas Ianques são tão boas.
Denersen, Yanki zımbırtısının neden harika olduğunu görürsün.
-.. isto é tudo legal?
-.. bu zımbırtılar yasalmı?
Mick Jones trazia novos sons de Nova York e tal, e Simo com sua música reggae e eu com meu rhythm and blues, e Topper com sua música soul, podíamos fazê-lo.
Yeni şeylere açıktık. Mick Jones New York'un yeni müziğini getiriyordu falan ve Simo reggae olayına takmıştı, ben Ritim blues'a ve Topper da tüm soul zımbırtılarına ve o şekilde de yapabiliyorduk.
Eu tinha-as enviado por e-mail... mas eu tive um... chocalhar no...
Diskteler, onları e-mailleyecektim ama bu zımbırtı.. açıcıda...
- Olha para estas coisas todas.
Huhuh, bütn şu zımbırtılara bak.
Deve ter ficado alguma coisa presa no aspirador,
Bence emme zımbırtısına bir şey takıldı.
Esta maldita coisa tem estado no armazém toda a vida.
Bu zımbırtı hayatı boyunca depoda durmuş.
Ele não ia naquilo do homem moderno, nem naquilo da incerteza. Nem naquilo da misericórdia.
Modern İnsan zımbırtıları yoktu ya da Belirsizlik ile ilgili şeyler ya da merhamet zımbırtıları bile yoktu.
Oh, estas malditas pinças.
Oh, şu lanet cımbızlar.
Não. És um parvinho.
Hayır, sen çok hımbılsın.
Durma, durma. Pode tirar o perigoso para fora.
Uyusun da büyüsün... hadi, çıkar şu zımbırtıyı.
E agora, para não sofrer mutações e arder no planeta PX-41... Nós libertamos o escolhido usando as tesouras cerimoniais.
Şimdi değişime uğrayıp PX-41 gezegeninde yanmamak için tören cımbızlarını kullanıp seçilmişi özgür bırakacağız.
Com este pequeno gesto, eu liberto-te! Não!
Bu küçük cımbızla seni özgür bırakacağım!
Um nano-linguista que permita a uma pessoa entender qualquer idioma que ouça.
Bir çeşit kişiye özel zımbırtı ile duyulan tüm dilleri çevirebilme.
- Sim? vamos fazer lhe um CBC, bioquímica, TSH, Free T4 troponina, CK com o MB, lipase, um electro... uma placa de tórax, urina e um cultivo.
- Tam kan sayımı, kan testleri, TSH, Free T4, Troponin CK ve MB, lipaz, ekokardiyografi, göğüs röntgeni, idrar tahlili ve kültür.
- Onde está a pinça?
- Cımbız nerede?
Onde está a pinça?
Cımbız nerede?
Vamos, dá-me a farpa!
Şimdi ver şu cımbızı!
Dá-me a farpa!
Cımbızı ver!
- Vou buscar a pinça!
Cımbızı alacağım!
- Dá-me a pinça!
- Kes şunu! Cımbızı ver!
Uma pinça?
Cımbız mı?
- Que é isto?
- Bu zımbırtı da ne?
"ainda ganhamos algum dinheiro com esta coisa."
Şu Ebay'daki siklere bağlan, bu zımbırtıdan biraz para kazanalım.