Translate.vc / Portugais → Turc / Mentir
Mentir traduction Turc
17,421 traduction parallèle
Achavas que me podias mentir na cara e que nada acontecia?
Yüzüme karşı yalan söyleyip, kurtulabileceğini mi sanıyordun?
Por favor, não me peças para lhes mentir.
Lütfen bana onlara yalan söylememi isteme.
Pediste-me para não te fazer mentir.
Seni yalan söylemeye zorlamamamı söylemiştin.
Por favor, não me peças para lhe mentir a ele.
Lütfen ona yalan söylememi isteme.
Podemos saltar o juramento, já que ela vai mentir.
Yemin faslını geçebiliriz zaten her türlü yalan söyleyecek.
Então, suponho que, quando o traiu com o Logan Sanders, isso significa que lhe mentiu nessa cerimónia imaginária, tal como nos está a mentir a todos, agora.
Logan Sanders ile onu aldattığınıza göre o sözde düğün töreninde yalan söylediniz. - Tıpkı şu an hepimize yalan söylediğiniz gibi.
Então, o Trevor Evans podia mentir por ter inveja, mas você não mentiria pela sua tia?
Trevor Evans kıskanç olduğu için yalan söyleyebilir. - Ama siz teyzeniz için yalan söylemezsiniz. - Teyzem için yalan söylemiyorum.
- Não estou a mentir pela minha tia. Mas está a mentir, porque uma pessoa que estivesse a dizer a verdade não diria que estava a mentir.
Yalan söylüyorsun çünkü doğruyu söyleyen bir insan yalan söylemiyorum demez.
Achas que estou a mentir?
- Blöf yaptığımı mı sanıyorsun?
Não quero saber se está a mentir ou não.
- Yapsan da yapmasan da umurumda değil.
Por que haverias de me mentir?
- Neden bana yalan söyledin?
Não precisas de mentir.
- Yalan söylemek zorunda değilsin.
O Reddington está a mentir-me. Eu sei disso.
Reddington bana yalan söylüyor.
- O Stalder disse ao Ressler e à Navabi que nunca saiu do quarto. Estava a mentir ou esqueceu-se?
Stalder odasından hiç ayrılmadığını söyledi, acaba unuttu mu yoksa yalan mı söylüyordu?
Não vou mentir à minha equipa.
Takımıma yalan söylemem.
O Agente Reade está a mentir?
- Ajan Reade yalan mı söylüyor?
Está a mentir.
Yalan söylüyorsun.
Ensinaram-na a mentir e treinaram-na para lutar.
Yalan söylemeyi öğrendiniz, yakın dövüş eğitimi aldınız.
Eu tive que mentir, você ouviu-o.
- Cevap ver! - Yalan söylemek zorundaydım, onu duydun!
Mas, na primeira oportunidade que eles tiveram para mentir, mentir de verdade... poderiam ter vindo falar contigo.
Ama... ilk fırsatta yalan söylediler... Gerçekten, yalan söylediler. Onlar... sana gelebilirlerdi.
Não sei aquilo que ela queria, mas, eu nunca lhes disse para mentir.
Onun ne istediğini bilmiyorum, ama onların yalan söylemelerini asla istemezdim.
És muito boa a mentir a ti própria.
Kendine yalan söylemekte çok iyisin.
Caso encerrado. Estás a mentir e não sei porquê.
Yalan söylüyorsun ve ben nedenini bilmiyorum.
Está a mentir.
Yalan söylüyorsunuz.
Se acharem que a Jane está a mentir, vão matá-la na hora.
Jane'den şüphelenseler dahi onu anında öldürürler.
O Óscar deu-me fotos, pediu para eu mentir - e dizer que lembrava delas.
Oscar bana fotoğraf verdi, yalan söyledi onları hatırladığımı söyledi.
Estão a mentir-vos.
Size yalan söylüyorlar.
Estão a mentir...
Yalan söylüyorlar...
Os artistas estão a mentir-vos e a manipular-vos.
Eğlence sektöründekiler yalan söyler, manipüle ederler.
Não vou mentir.
Yalan konuşmayacağım.
Portanto, quem está a mentir, a sua Agente ou a senhora?
Kim yalan söylüyor ajanınız mı, siz mi?
- Estás a mentir.
- Yalan söylüyorsun.
Pensa que estou a mentir?
Yalan söylediğimi mi düşünüyorsun?
Se estiveres a mentir, ponho-te um balázio nos cornos.
Yalan söylüyorsan kafana kurşunu sıkarım.
Pensei que tinhas parado de mentir, mas é mais forte que tu.
Yalanların bittiğini sanmıştım. Ama sen yalansız duramıyorsun.
Não tenho motivos para te mentir, Alex.
Sana yalan söylemek için hiçbir sebebim yok, Alex.
Estou farta de mentir a todos.
Herkese yalan söylemekten sıkıldım.
Não precisas mentir-me.
Yalan söylemene gerek yok.
Continua a mentir-nos, e vai morrer lentamente.
Bize yalan söylemeye devam edersen yavaştan alacağız.
Estás sempre, sempre a mentir.
Sürekli yalan söylüyorsun.
Não queria mentir, só queria encontrá-la.
Yalan söylemek istemedim sadece onu arıyordum.
Não vou mentir. Então eu minto.
O zaman bırak ben yapayım.
Sim. Estava a mentir.
Evet, yalan söylüyordum.
Rapaz, não vou mentir, mas assustaste-me para caraças.
Evlat, yalan söyleyecek değilim ödümü bokuma karıştırdın.
Estás a mentir à Maggie sobre o Jesus.
Jesus konusunda Maggie'ye yalan söylüyorsun.
Não precisas mentir para mim se... esta for a nossa última conversa.
Madem bu son konuşmamızmış bana yalan söylemene gerek yok.
Agora eu acho que estás a mentir.
İşte şimdi yalan söylüyorsun bence.
E vais mentir para mim agora?
Bir de bana şu an mı yalan söylüyorsun? !
Ela estava a mentir.
Yalan söylüyor.
- Não significa que esteja a mentir.
Yalan söylediğim anlamına gelmez.
Não vou mentir. Estamos com sérios problemas.
Başımız fena belada.