Translate.vc / Portugais → Turc / Meta
Meta traduction Turc
2,991 traduction parallèle
Meta o nariz.
burnu koku alan insan ol.
Qual é a sua meta, ou objectivos na vida, se você tem alguns?
Eğer varsa ; hayattaki amacın nedir?
É minha meta principal.
Bu benim asıl amacım.
Vamos matar qualquer um que se meta no nosso caminho!
Yolumuza çıkan herkesi öldüreceğiz!
Ele esteve aqui no ano passado e espera chegar à meta este ano.
Geçen yıl da buradaydı ve bu yıl bitiş çizgisine kadar gelmeyi umuyor.
- Ponha-se a andar da porra da minha entrada, antes que te meta a pila no lixo. - Para de falar.
- Konuşmayı bırak artık.
Se isso acontecer de novo... será minha meta fechar este estabelecimento.
Bu tekrar olursa burayı kapatmak için elimden geleni yaparım.
O trabalho que estou a fazer, os novos meta algoritmos... - Com licença. ... são como nada que já vimos.
Şu an üzerinde çalıştığım iş, bu yeni meta algoritma daha önce gördüklerimize hiç benzemiyor.
Quer que o papá a meta na cama.
Babası onu uyutsun istiyor.
Não me meta no centro disto.
Ama ortada kalmak istemiyorum.
- Você não se meta.
- Bunu içine alamadım.
Apenas quero dizer-te que te amo, e não quero que nada se meta entre nós.
Seni sevdiğimi söylemek istiyorum ve aramıza hiçbir şeyin girmesini istemiyorum.
Não preciso que a igreja também se meta nos meus assuntos.
Bir de kiliseyi isime karisması için cesaretlendiremem.
Meta-se aí dentro.
Gir içeri, gir. Gir içeri. Güzel.
Isso. meta-a lá em baixo.
Çıkar hadi.
O suportável é a nossa meta mais alta nestes momentos.
Şuan bu bizim için çok önemli. Haklısın.
Porque quando tu estás lá, chegas à meta... e descobres que essa tarte já desapareceu.
Çünkü oraya tam vardığında, bitiş çizgisine geldiğinde,... pastanın orada olmadığını görüyorsun.
Na linha da meta... No topo da montanha do sucesso.
Bitiş çizgisinde başarı dağının tepesinde.
meta na lista.
İzleyecek başka şey isterseniz, listeye ekleyin.
trago os jornais de Albuquerque. meta na lista.
Haber istiyorsanız, Albuquerque gazeteleri getiririm. - İhtiyacınız olan her şeyi listeye yazın. - Listeye yaz.
- Não está trancada. Mantêm as casas-de-banho abertas para quem colabora na meta.
Kilitli değil, bitiş noktasındaki insanlar için tuvaletleri açık bırakıyorlar.
Cheguei à meta mais cedo e vi-vos a entrar pela porta de trás.
Bitiş çizgisine erken geldim ve üçünüzü arka kapıdan girerken gördüm.
Ouvi dizer que perdi o fogo de artifício na linha da meta.
Bitiş çizgisinde ki havai fişekleri kaçırdığımı duydum.
- Não se meta.
- Buna sen karışma.
- Não se meta!
Uzak dur, tamam mı?
Não se meta! Isto não lhe diz respeito!
Seninle ilgisi yok.
- Pois não, por isso, não se meta.
- Doğru, bilmiyorsun, o yüzden uzak dur.
Uma prova que o meta em tribunal.
Mahkemede delil olarak kullanılabilecek bir şey.
Leve este pedaço de papel e meta-o no cú.
Bu kâğıt parçasını alıp kıçına tıka.
E acho que veres-me arriscar tudo deverá convencer-te de que, aconteça o que acontecer, por mais confusões em que este miúdo se meta, eu estarei lá.
Ve düşünüyorum ki her şeyi riske attığımı görmen ne olursa olsun, ne tür sıkıntıyla bu çocuk karşılaşırsa karşılaşsın, yanında olacağıma seni inandırmalı.
Não se meta.
Karışma.
Preciso mesmo que não se meta na minha vida, para não lhe dar um soco nos dentes.
Ağzına yumruğu yemek istemiyorsan işlerime burnunu sokma.
Meta-a no saco e atire-o para aqui.
Çantaya koy ve bana yolla, hemen.
Meta as mãos para dentro homem!
Ver şunu! Daha önce söyledim!
Não se meta com uma deusa.
Bir tanrıça ile asla kafa bulma.
Dedicados a pesquisa do meta-gene humano.
Çoğu insan Meta-Gene'leri araştırmak için kullanılıyor.
Meta-gene?
Meta-Gene?
Em outras palavras, Embaixador... o meta-gene permite a certos humanos... desenvolverem super-poderes.
Başka bir deyişle, sayın elçi Meta-Gene sıradan bir insanı, süper güçlü biri yapıyor.
Kaldur'ahm, este é o cientista responsável... por toda a pesquisa do meta-gene.
Kaldur'ahm. Bu gördüğün bütün Meta-Gene araştırmasının başındaki bilim kadını.
Assumo que te interessa, saber que neste laboratório... estamos a tentar isolar o meta-gene, estimulando... poderes potencialmente dormentes em humanos comuns.
Bilmek isteyeceğinizi düşündüm de bu laboratuvarda uyarıcı yoluyla Meta-Gene'leri izole etmeye çalışarak potansiyeli gün yüzüne çıkmamış güçleri, sıradan insanlara vermeye çalışıyoruz.
Agora, neste laboratório, estudamos humanos... com meta-genes activos... e como reagem a vários níveis de stress.
Bu laboratuvarda ise insanlardaki Meta-Gene'yi aktif hâle getirmeye çalışıyoruz ve türlü baskılara nasıl tepki verdiklerini... ölçüyoruz.
Procuram transformar o meta-gene numa arma.
Meta-Gene'i silah hâline getirmeye çalışıyorsunuz.
E se a diplomacia falhar, tem os seus meta poderes para forçar a paz.
Ve diplomasi başarısız olursa meta güçlerinizi kullanarak barışı zorla sağlayabilirsiniz.
Acredito que sabemos agora, o que é o metagene.
Sanırım Meta-gen'in ne olduğunu artık biliyoruz.
21 anos é uma meta importante, Artie.
21 gerçekten önemli bir yaş, Artie.
Imagina o que faria a um cofre de um banco... ou a alguém que se meta no nosso caminho.
Bir banka kasasınan neler yapabileceğini hayal et. ya da yoluna çıkan herkese.
A sério, não se meta comigo.
Cidden, benimle dalga geçmeyin.
Caramba. Refere-se aos metadados?
Meta data'yı mı diyorsun?
O meu pai que meta o Prémio Cottafavi no cu.
Babam Cottafavi Ödülü'nü götüne soksun.
Bem, tenho o parvo de um estranho a crescer dentro de mim e estou à espera que um homem desconhecido meta a sua mão na minha vagina, o que tenho a certeza absoluta, preferia que fosse o meu marido.
İçimde bir uzaylı büyüyor ve yabancı bir adamı, elini vajinama koyması için bekliyorum. O elin kocamanınkinin olmasını tercih ederdim tabii.
Queres que meta o meu dedo no teu cu?
- Parmağımı kıçına sokayım mı?