Modern traduction Turc

Tenho também uma excelente quinta, mas fica no Valley... e ficariam com um terço do espaço desta casa pelo dobro do preço.

Modern bir çiftlik evi var, ama Vadi'de ve bu evin iki katı fiyatına, üçte biri kadar bir yer alacaksınız.

Ele gostou tanto do conceito que pôs versões modernas em muitas casas.

Konsept onu o kadar etkilemiş ki, birçok evine bunun modern versiyonundan koymuş.

Dragões de Komodo modernos são mortos ocasionalmente em lutas sobre carcaças.

Modern Komodo ejderleri sık sık leşler için yapılan kavgalarda ölürler.

Modern Family S03E01 "Dude Ranch"

Modern Family 3. Sezon 1. Bölüm "Çiftlik Tatili"

Max Ellswood fundou a Telles em 1965, para desenvolver estratégias militares de vanguarda.

Max Ellswood, 1965 yılında Telles'i modern askeri stratejileri geliştirmek için kurdu.

O facto é que as escolas modernas de hoje em dia estão completamente reprovadas.

Gerçek şu ki, bugünün modern okulları sizleri sınıfta bıraktı.

Esta é um clássico.

Modern bir klasik.

E usando a mais moderna tecnologia de imagiologia, investigação de ponta possibilitou-nos ver melhor e revelar mais que outrora possível.

Ve en son görüntü teknolojisiyle yapılan modern araştırmalar sayesinde, onları derinlemesine inceleyip hiç olmadığı kadar çok şey öğrenebildik.

Estas penas não são como as das aves modernas.

Bu tüyler, modern kuşlarınkiler gibi değildirler.

O nos antebraços e causa estão os traços indiscutíveis de longas e simétricas penas, similares à das aves modernas.

Ve kolun ön kısmında ve kuyrukta, bugünkü modern kuşlara benzeyen daha uzun simetrik tüylerin kesin izleri vardı.

E o pai demonstrou uma imensa contenção e mentalidade aberta, e comportou-se admiravelmente, suponho.

Ve baban inanılmaz bir dizginleme ve modern zamanlar hassasiyetiyle oldukça takdire şayan davrandı bence.

Parece que tem mais classe.

Sanırım kulağa daha modern geliyor.

Modernas.

Modern olanlardan belki.

Do modo que a tecnologia está, há várias maneiras de se identificar uma pessoa.

Biliyor musun, modern dünya teknolojisinde bir kişiyi tanımlamanının pek çok yolu vardır.

O mesmo padrão aparece em investigações científicas modernas.

Aynı örüntü daha modern bilimsel araştırmayla gözüküyor.

Foi criada uma nova forma de servidão social, onde a maioria da sociedade agora trabalha para pagar suas dívidas com os bancos.

Bu, modern köleliği yarattı, toplum kitlesi, bankaya borcunu ödemek için çalışıyor.

Na minha própria vida, eu encontrei uma expressão prática dessa filosofia, em uma moderna e não violenta forma de arte marcial, o Aikido.

Yaşamımda bu felsefenin pratik açıklamalarını, modern şiddetsiz cesur Aikido sanatında buldum.

MODERN FAMILY S03E04 "Door to Door"

Çeviri : nazo82 Shagrathian İyi seyirler.

Tanaka é um samurai moderno, o que significa que, para o sucederem, têm de ser ninjas modernos.

Tanaka modern samuray. Bu da demek oluyor ki bunu başarabilmek için modern Ninja olmanız gerekiyor.

Por isso baniram a tecnologia.

Muhtemelen o yüzden modern teknolojiyi yasaklamışlar.

Modern Family S03E06 "Go Bullfrogs!"

Bölüm "Bastırın, Bulldoglar!"

Com um crânio de quase 2 metros, é maior que o dobro de qualquer crocodilo moderno.

Neredeyse iki metrelik kafatasıyla modern timsahlardan iki kat daha büyüktür.

Quem irá criar o nosso mundo moderno?

Peki modern Dünyamızı kim oluşturacak?

E o mundo moderno contém pistas importantes para a história.

Ve modern Dünyamız hikayenin önemli ipuçlarını barındırıyor.

Mas no Norte de África, o atual Egito está submerso sob um mar ancestral.

Ancak Kuzey Afrika'da modern dünyanın Mısır'ı antik denizin altında yer alıyordu.

Há 200 mil anos, o homem moderno assumiu a sua forma completa.

200,000 yıl önce modern insan tamamen formuna kavuştu.

Os que foram abençoados com a mistura certa de plantas e animais tornam-se mais poderosos e partem com grande vantagem no caminho para o mundo moderno.

Bitkilerin ve hayvanların doğru karışımı ile kutsanmış insanlar daha güçlü olacaklar ve modern dünyaya bir adım önde başlayacaklar.

Curiosamente, as primeiras civilizações erguem-se sobre o dorso de uma criatura com fraca reputação no mundo moderno : O burro.

Ve şaşırtıcı bir şekilde ilk medeniyetler modern dünyada pek az ilgi gören bir canlının sırtında yükseliyor, eşeğin.

As suas rotas hão de lançar as bases para o mundo moderno.

Onların rotaları modern dünya için bir ön hazırlık teşkil ediyor.

Sozinha, a força muscular não abre caminho para a era moderna. Mas há uma inovação escondida nas entranhas da Terra.

Kas gücü tek başına modern çağa giden yolu açamaz ama Dünya'nın derinliklerinde gizli bir dönüm noktası bulunuyor.

Modern Family S03E07 "Treehouse"

Bölüm "Ağaç Evi"

Ao contrário dos primos da era moderna, as libelinhas desta época têm membranas timpânicas nas antenas e são capazes de ouvir sons a quilómetros de distância.

Modern çağdaki türlerinin aksine bu çağda bulunan yusufçukların antenlerinde sesleri kilometrelerce öteden duyabilmelerini sağlayan timpanik zarlar bulunuyor.

É uma estória de gênios excêntricos que usaram a eletricidade para iluminar nossas cidades para se comunicar pelo mar e pelo ar para criar a indústria moderna e que nos proporcionou a revolução digital

Bu hikaye, Elektriği şehirleri aydınlatmak için kullanmış, Denizlerin ve gökyüzünün ötesine iletişimi taşımış Modern indüstriye dijital devrimi getirmiş olağanüstü dehaların hikayesidir.

Foram esses homens que genuinamente montaram as bases do mundo moderno

Modern dünyanın gerçek temellerini bu adamlar attı.

A versão moderna do Jarro de Leiden é isto : o capacitor

"Leiden Kabı" nın günümüz modern karşılığı Kondensatör'dür.

E a geração de eletricidade contínua nos lançaria finalmente para a era moderna

Ve devam eden elektrik jenerasyonu bizi modern çağa taşıyacaktı.

E isto lançou as bases para a química, a física e a indústria moderna

Ve bu kimyanın, fiziğin ve modern endüstrinin temellerini attı.

Por isso, se estiver numa situação onde os métodos modernos de comunicação não funcionam... pode sempre mandar um sinal de fumo.

Modern yöntemlerin işlemediği bir durumla karşılaşsanız dahi dumanla her zaman iletişim sağlayabilirsiniz.

Modernos recursos tornam a viagem de ambos mais confortável, mas ao chegar lá, vão ser testados no limite da sua resistência.

Modern imkânlar sayesinde Mark ve Jeff'in yolculuğu çok daha rahat. Ancak oraya vardıklarında, dayanıklılık sınırlarını test edecekler.

Eles têm algumas benesses modernas, incluindo um rádio, com o qual informam a sua localização à sede na Dinamarca e recebem as últimas notícias.

Çok az modern aletleri var. Bunlardan biri de Danimarka'daki merkeze yerlerini bildirmek ve son haberleri almak için kullandıkları telsiz.

Como os primeiros exploradores, a maioria dos visitantes vêm durante o curto verão quando o frio abranda o suficiente para os quebra-gelo mais resistentes alcançarem a borda do continente, mas a maioria precisa de um helicóptero para ir além.

İlk kaşifler gibi çoğu modern ziyaretçi kısa yaz döneminde geliyor. Soğuk biraz dinmiş oluyor ve güçlü buz kırıcıların kıtanın sınırına ulaşmasına izin veriyor. Ama çoğunun daha ileriye gitmek için helikoptere ihtiyacı oluyor.

Se não domino as últimas técnicas, a Yang que faça.

Madem modern değilim, bırakın Yang yapsın.

Estamos a ter problemas a persuadir as pessoas, que é moda, beber vodka feita por um palhaço, numa garrafa com feitio de palhaço, que faz isto quando a abres.

İnsanları bir palyaço tarafından yapılan, palyaço şeklindeki bir şişedeki votkayı içmenin modern olduğuna ikna etmekte zorlanıyoruz. Açılınca bunu yapması da cabası!

Por isso, pagamos para fazer uma grande festa na casa de quem melhor propaga as modas, em Springfield.

Yani, Springfield'in modern bir evinde büyük bir parti düzenlemek için ödenek ayırdık.

Tudo o que têm de fazer é escrever uma carta, sobre o quão modernos e influentes os vossos pais são.

Tek yapmanız gereken bana ailelerinizin ne kadar modern ve nüfuzlu olduğu hakkında mektup yazmak.

Algo um pouco mais moderno?

Biraz daha modern mi olsun istersin?

Tudo o que pensamos e sabemos são apenas probabilidades e com os modernos métodos de análise que provaram ter benefícios proactivos para a sociedade durante longos períodos de tempo, podemos agora pesar os nossos entendimentos e crenças numa escala rotativa e deslizante que vão desde o menos provável para o mais provável.

Düşündüğümüz ve bildiğimiz her şey sadece olasılıklardır ve topluma uzun vadeli yararları kanıtlanmış modern yöntemlerle, şimdi, en azdan en çok akla yatkına doğru bir sıralamayla, davranışlarımızı ve bir döngü üzerindeki inançlarımızı ölçüp tartabiliriz.

Agora, a bem deste argumento, vamos esquecer-nos completamente do nosso sistema social baseado no dinheiro, e dar um olhar claro aos métodos de produção da indústria moderna, como seriam implementados numa Economia Baseada em Recursos.

Şimdi sadece bunu ispat etmek için, şimdiki parasal düzeni tamamen yok sayalım ve modern sanayi üretim yöntemlerine taze bir bakış yöneltelim. Tıpkı kaynak tabanlı ekonomide uygulanacağı gibi.

"A derradeira automação fará a nossa indústria moderna tão primitiva e desactualizada tal como o homem da idade da pedra nos parece hoje."

"Gelişmiş otomasyon bizim modern endüstrimizi, taş devri insanının bize göründüğü kadar ilkel ve zamanı geçmiş hale getirecektir."

Um computador moderno programado por seu turno, pode armazenar tremendamente mais dados que um humano e pode consistentemente, rapidamente processar informação sem se sentir preguiçoso ou cansado.

Diğer yandan programlanmış modern bir bilgisayar, insan beyninden çok daha fazla bilgi depolayabilir ve sürekli, hızlı olarak, yorulmadan çözüm üretebilir.

Modern Family S03E10 "Express Christmas"

Bölüm "Ekspres Noel"