Translate.vc / Portugais → Turc / Mountains
Mountains traduction Turc
47 traduction parallèle
Depois, continuaremos a pé para Mountains of the Moon.
Sonra da, yaya olarak Ay Dağına tırmanacağız.
Mulher traiçoeira, treme... Em nome de Preverti, filha das montanhas cujo abraço com Rani fez o mundo estremecer.
( Clang ) Treacherous Woman, tremble... ln the name of Preverti, daughter of the mountains, whose embrace with Rani made the whole world tremble.
Ela vai arrancar os topos das montanhas.
Şu dağların zirvesinden geçecek. She's gonna take the tops off those mountains.
Já agora digo-vos a hora - às 9h no Leste, às 7h nas Rocky Mountains, e às 4 da manhã em Tokyo.
Saatlerini de söyleyebilirim. Doğuda 9.00, Rocky Dağları'nda 7.00 ve Tokyo'da 04 : 00. Tokyo!
Lembra-se, Coronel, daquela ocasião em que ficámos cercados pelos índios, nas Black Mountains?
Black Mountains'de, Yerliler tarafından kuşatıldığımızda.. .. bir fırsat yakalamıştık. Hayal edin.
Mountains and Three-Minute Miles?
- Hayır, hayır. Sadece bilmek istiyorum. - Sizi bu iş için kim tuttu?
Todos os anos centenas de milhares de caribus deixam as Ogilvie Mountains rumo às planícies costeiras do Alasca.
"Her yıl... " yüz binlerce ren geyiği... " Ogilvie Dağlarından, Alaska'nın kıyı ovalarına...
Vamos escalar as Rocky Mountains em mais ou menos um mês... e depois construimos canoas... e flutuamos o rio a este antes das primeiras neves.
Kayalıklı yalçın dağları 1 ay içinde aşacağız ve sonra kanolar imal edip sular donmadan batıya aşağıya doğru kayıp gideceğiz.
Shouf Mountains, certo?
Sarp dağlar değil mi?
As Montanhas Brancas.
The White Mountains.
Camiões de Carga em East Mountains.
Benimki Atlas dağlarına yumuşak iniş.
Podes avançar para "The Gumdrop Mountains".
Yumuşak Şeker Dağları'na ilerleyebilirsin.
Um cargueiro, Atlas Mountains. E depois?
Atlas dağlarına, paraşütle inecektim.
A humidade enche as nuvens do Oceano Índico indo para norte em direção às montanhas.
Moisture-filled clouds from the Indian Ocean sweep north toward the mountains.
A 442 ° Esquadra Regimental de Combate Sino-Americana... avançando das batlhas na Itália para Montanhas Vosges mountains na França... lutando em terreno acidentado contra experientes forças alemãs... tentando resgatar um batalhão perdido de companheiros americanos.
442. Japon Amerikan Savaş Alayı İtalya'daki savaş alanlarından Fransa'daki Vosges dağlarına ilerliyorlar zorlu bölgede deneyimli Alman kuvvetlerine karşı savaşıyorlar kayıp Amerikan taburlarını kurtarmaya çalışıyorlar.
Certo, o plano é... é seguir em direcção à costa passando por Mojave e então fazemos um pequeno desvio pelas Montanhas Tribily até a cabana do Bill Calhoun, agarramos no mapa e cruzamos a fronteira.
Tamam, plan Mojave'den kıyıya doğru geçmek olacak. ve sonra da küçük bir sapma ile Tribily Mountains'e geçeceğiz. Bill Calhoun'un kulübesine yani, haritayı alıp sınırı geçeceğiz.
A montanha do Sangre de Cristo, Conners.
Sangre de Cristo Mountains, Conners.
Estão a pensar que seria má publicidade se as meninas se espetassem nas Rocky Mountains.
Kızlar dağlara çakılmaya başlayınca bunun kendileri için kötü bir reklam olacağı kanısındalar.
- Não te metas em tudo. - Prometi à tua mãe que não ias passar o Verão inteiro a ver as montanhas e a coscuvilhar no "Headbook."
Annene bütün yazı The Mountains izleyip Headbook'da onun hakkında dedikodu yapmayacağına söz verdim.
Não sei quanto a vocês mas eu, com certeza, não desci das Smoky Mountains atravessei 8 mil quilômetros de mar, lutei na Sicília e pulei de um avião para ensinar lições de humanidade aos nazistas.
Sizleri hiç tanımıyorum ama adım gibi biliyorum kahrolası Smoky Dağları'ndan inip 8000 km denizi aşıp Sicilya'nın yarısına kadar ilerleyip kahrolası bir uçaktan atlayıp Naziler'e insanlık öğretmek için gelmedim.
Amanhã vamos alcançar as montanhas.
- Bence yarın Mountains..
Ensinou-o a bicar a "The Mountains of Mourne" num piano de brincar que tinha pendurado no peito.
Onu, boynundan sarkan oyuncak bir piyanoda gagasıyla Mourne'un Dağları'nı çalmak üzere eğitmişti.
Porque a "The Mountains of Mourne" era a única coisa que o galo fazia.
Çünkü o küçük horozun tek marifeti Mourne'un Dağları'nı çalmaktı.
"At the Mountains of Madness", "The Call of Cthulhu".
At the Mountains of Madness, The Call of Cthulhu.
Rocky Mountains, meu.
Rocky Dağları, adamım.
Vai até às montanhas e protege a Hightower.
Mountains'e git ve Hightower'a gözcülük et.
O que achas de um passeio às Smoky Mountains?
Smoky Mountains'e ufak bir geziye çıkmaya ne dersin?
Resort Ski nas Montanhas Bitteroot, voo e pesca nas Montanhas Bitteroot,
Jackson Hole'da bir kayak merkezi, Bitterroot Mountains'de balıkçılık ve uçuş.
Talvez possamos ir para Blue Mountains.
Belki Blue Mountains'a gidebiliriz.
O nosso rancho ficava uns quilómetros a norte de Divide, perdido nas Pioneer Mountains.
Çiftliğimiz, Pioneer sıradağlarının arasında kaybolmuş Divide Dağı'nın bir kaç kilometre kuzeyindeydi.
Sturgis começou pela corrida porém se manteve exitoso porque o passeio nas "Black Mountains" é maravilhoso.
Sturgis yarış olarak başladı, ama başarılı bir şekilde devam etti çünkü Black Hills'te sürmek müthiş bir duygu.
As nossas "Smoky Mountains" têm as últimas florestas virgens do leste dos Estados Unidos.
Dumanlı Dağlar'ımız, Amerika'nın doğusundaki balta girmemiş son ormanlara ev sahipliği yapmaktadır.
Queremos que as nossas "Smoky Mountains" sejam um parque nacional, ou queremos que se torne num deserto?
Dumanlı Dağlar'ımızın milli park olmasını istiyor muyuz? Yoksa bir çöle dönüşmesini mi istiyoruz?
♪ Billow and breeze, islands and seas, ♪ ♪ mountains of rain and sun ♪ ♪ all that was good, all that was fair ♪
Dalgalar ve meltemler, adalar ve denizler... ~... yağmur ve güneşin dağları... ~... her şey o kadar iyi, her şey o kadar adildi... ~... öylesine yitip giden bendim. ~
Deve ser muito importante para voar com a esposa até às Smoky Mountains.
Eşinizi Smoky Dağları'na götürdüğünüze göre, iyi bir kocasınız.
Não posso entrar em nenhuma cidade a oeste das Rocky Mountains, sem que alguém chame os agentes da lei.
Vahşi Batı topraklarında girdiğim her kasabada hemen birileri kanun adamlarını çağırıyor.
Remei e remei por ali fora até que cheguei às margens de Utgard que fica entre a água e as montanhas.
* I rowed and rowed across * until I reached the shores of Utgard * which lies between the water and the mountains.
Outras notícias, fontes da polícia afirmam que não excluíram actos ilícitos das causas da morte da estrela de filmes para adultos Misty Mountains, cujo carro saiu da estrada na madrugada da última terça-feira.
Öte yandan polis sözcüsü, geçen Salı erken saatlerde arabası yoldan çıkan porno yıldızı Misty Mountains'ın ölümünde suikast ihtimali göz ardı edilmiş değil dedi.
A semana passada, uma mulher veio ter comigo para encontrar a sobrinha dela,
Geçen hafta şu kart fahişe bana gelip yeğeni Misty Mountains'ı bulmamı istedi.
Misty Mountains. - A Misty Mountains?
Misty Mountains mı?
Mas sim, ela morreu num acidente e dois dias depois a tia vai limpar-lhe a casa e encontra, viva e de saúde, a Misty Mountains.
Bir araba kazasında öldü ve ardından iki gün sonra teyzesi temizlemek için kızın evine gider ve şu işe bakın ki Misty Mountains hayatta ve iyidir.
A estrela de filmes de adultos Misty Mountains esteve aqui, o mês passado, no salão automóvel de Detroit.
Porno yıldızı Misty Mountains geçen ayki Detroit Otomobil Fuarı'nda buradaydı.
Misty qualquer coisa. - Viste a Misty Mountains aqui?
- Misty Mountains'ı burada mı gördün?
Então, vamos sair por Meriden e entrar no Black Mountains.
Meriden'den geçip Black Mountains'a gideceğiz.
Que controla todas as terras a oeste das Rocky Mountains.
Rocky Dağları'nın batısında kalan bölgenin tamamı onun kontrolünde.
O Malcolm foi encontrado eviscerado numa estrada rural no interior das Blue Mountains, a cerca de 400 m da casa do Winston, onde estavam a gravar.
Kayıt yaptıkları Winston'ın evine 400 metre mesafede olan Mavi Dağlar'daki ücra bir yolun kenarında karnı deşilmiş.
Até ver subir as montanhas
# Till I see the mountains rise