Translate.vc / Portugais → Turc / Nús
Nús traduction Turc
1,031 traduction parallèle
Com igrejas em ruínas, sem padres, sem sacerdotes... e meninos bailando nús.
Kiliseler yıkılmış, bir tane din adamı yok, papaz yok... ve çocuklar da çıplak dans ediyorlar.
Ma-mas es-estão nús. É muito mais perigoso saltar sobre o fogo com a roupa vestida. Naturalmente.
Ama onlar çıplak.
Então ambos mergulham, nús.
Her ikisi çıplak suya dalıyor.
Os cavalos estão nús!
Tabii ki. Neden olmasın? Atlarda çıplak.
Querem mergulhar nús?
Siz çocuklar, yüzmeye gelir misiniz?
Talvez vocês são estejam nús.
Belki çoktan soyunmuşsunuzdur.
21 nus saudaram o novo disco do Jimi
21 çıplak Jimi'nin yeni albümünü dağıttı
Vamos correr na praia, completamente nus,... e depois lamberei a sua pele salgada.
Haydi plajda çırılçıplak koşalım, ve ben senin tuzlu tenini yalayayım.
Estávamos num quarto, os dois nus.
Bu odadayız ve çıplağız.
Lembras-te da altura que costumávamos nadar nus. Tu, o Rocky, a Angie e eu?
Burada anadan doğma yüzdüğümüz zamanları hatırlıyor musun... sen, Rocky, Angie ve ben?
Podia ter um grupo de escuteiros nus... a passar a tarde comigo e ela nem reagiria.
Gündüz gözü eve çıplak izcileri doldursam... kılı bile kıpırdamaz.
Três dias depois, encontraram o contabilista, a mulher e o filho, todos nus e amarrados dentro de casa, com as mãos e os pés atados com corda, e completamente rapados de pêlos.
3 gün sonra muhasebeci, karısı ve çocuğunu vücutlarındaki tüm kıllar tıraşlanmış elleri ve ayakları iple bağlanmış ve çıplak bir şekilde evlerinde buldular.
Por vezes, o Roschmann divertia-se... pontapeando os moribundos amontoados nus, privados de dignidade e de esperança.
Bazen Roschmann, ölmek üzere olanları... insanlık onurundan ve umuttan mahrum, çırılçıplak birbirlerine sokulmuşken... tekmeleyerek eğlenirdi.
Os teus filhos estão nus!
Karınları aç. - Anne.
Posso ver seus corpos nus e frenéticos dançando ao toque do... Fazem isto na igreja?
Sanki, neredeyse müziğin ritmine göre dans eden, çıplak, coşkulu vücutları görebiliyorum.
Não! São rapazes! Estão todos nus!
Çıplak olduklarını bile söylemek çok kolay.
Love Machine trazes um carregamento de bailarinos nus?
Herhalde taşıdığın yük de bir grup çıplak dansözdür.
- Estamos os dois na selva, nus.
- burada ağaçların arasında çıplaktık. - Hey, Chief.
" estive rodeado de gente pequena, que esquece que nascemos nus,
" Küçük adamlarla uğraştım, çıplak doğduğumuzu...
" partimos nus...
" ve çıplak öleceğimizi...
Não é correcto andarem por aí sempre nus.
Ortalıkta çırılçıplak dolaşmanın alemi yok.
Bebemos um vinho tinto, vemos umas pinturas de nus.
Birkaç şişe şarap içeriz, nü portrelere bakarız.
Queres dizer que deveríamos tapar as nossas faces e andar nus?
Yüzümüzü örtüp çıplak vücudumuzla mı dolaşsaydık demek istiyorsun?
Cinco rapazes nus?
Beş genci anadan doğma soyacağız öyle mi?
Disseram que iam nadar nus.
Çıplak olarak yüzeceklermiş.
A única coisa que prometi à minha mãe foi que não faria nus.
Ama çıplak poz veremem. Anneme söz verdim.
- Nada de nus!
- Umarım soyunmak yoktur!
Primeiro vou arrancar os botões da tua blusa um a um, depois passo a língua pelo teu pescoço até aos teus seios nus.
Önce bluzunun düğmelerini teker teker koparacağım, sonra dilimi boynundan aşağıya, çıplak tertemiz göğüslerine indireceğim.
Logo a teoria dele, não sei, é só uma teoria, é que se levarmos uma massagem nus, é melhor para nós.
Böylece onun teorisi, ve bilmiyorum, o sadece bir teori.. çıplaksın ve masaj yaptırıyorsun.Bu senin için en iyi şeydir.
- Nós os quatro nus seria óptimo.
- Dördümüz çıplak, muhteşem olurdu.
Churchill, se consegue ouvir... há dois machos nus e uma fêmea.
Churchill, görebiliyorsanız iki çıplak erkek ve bir kadın var.
Estão ambos nus e sem um único arbusto à vista.
İkisi de çırılçıplaklar ve yakında bir çalı bile yok.
Não podemos enfrentar o público nus, pois não?
Halkın karşısına çıplak çıkamayız değil mi?
- Corpos nus por toda a parte...
- Her yer çıplak vücut...
E lá estava o meu irmão, lá fora, com uma mulher... e estavam completamente nus.
Karşımda kardeşim yanında kadının tekiyle orada duruyor, ve ikisi de çırılçıplak.
O meu pai disse que vocês estavam a viver com os Zambus e a correr por todo o lado nus e a trepar árvores.
Babam sizin yerlilerle koşturup, onlarla çıplak halde ağaçlara tırmandığınızı söyledi.
"Caem sobre os meus braços nus"
"Çıplak kollarıma düştü"
Tens seguro, não tens, Al? Kelly, estes homens estão nus.
Marcie, emeklilik ikramiyeme bahse girerdim eğer Ordu, kapısına asma kilit vurmamış olsaydı.
- Ela manda-te nus dela própria?
- Kızın çıplak resimleri mi?
Nus, dançando... e então eles pararam e fizeram amor... mesmo na pista de dança.
Çıplak. Dans ediyorlardı. Daha sonra durdular.
Uma mulher disse que eu deveria fazer alguns... alguns instantâneos de nus.
Birisi, çıplak kadın fotoğrafları çekmem gerektiğini... - söyledi.
Fotos de nus?
- Çıplak kadın fotoğrafı mı?
Sim, fotos de nus.
Evet, çıplak kadın fotoğrafı.
Pergunta-lhe se ele entende o prazer enorme que as mulheres têm em observar homens nus.
Ona bir kadının çıplak bir erkeğin... en çok neresinden hoşlandığını bilip bilmediğini sor.
Vamos ficar nus amanhã.
Belki yarın soyunuruz.
Eu tenho um toque nisto. Imagina todos nus e com meias pretas calçadas.
Sadece siyah çorap giydiklerini düşün.
Depois fomos nadar nus e fizemos coisas que assustaram os peixes.
Sonra çırılçıplak yüzdük, ve balıkları ürküten şeyler yaptık.
Estendidos no bar, nus em pêlo.
Bardaki bütün şişeleri kırmıştık. Çırılçıplaktık ve kanun falan tanımıyorduk.
A única diferença entre um encontro e uma entrevista para um emprego é que não há muitas entrevistas em que acabemos nus.
Aradaki fark ise,... iş görüşmelerinin sonunda soyunma şansınız çok daha azdır.
E eu disse : "Vamos nadar nús".
"Haydi çırılçıplak havuza girelim!" diyorum.
Dez, talvez doze. Todos nus.
Tamamen çıplaktılar.