Translate.vc / Portugais → Turc / Oder
Oder traduction Turc
778 traduction parallèle
Como é que o poderia pagar?
Onu nasıl öder?
Mas quando a juventude chama, o velho tolo fica sozinho em casa.
Ama gençlik çağırınca, aptal ihtiyar evde kalır ve hesabı öder.
O mundo pagará para ver isto.
Onu görmek için bütün dünya para öder.
Serão bem merecidas e o barão há-de pagar.
Buna değer ve baron bunu öder.
A minha ideia é que o governo empresta o dinheiro e os miúdos devolvem ao mandar tostões e niqueis.
Çok az bir sey. Benim düsüncem su : devlet bize parayi vermeli... çocuklar daha sonra bozuk para gönderip bu borcu öder.
- O Sr. Johnson pode pagá-la.
- Bay Johnson onun parasını öder.
Procura uma coisa. Paga-a?
Bir şey arıyorsan, bedelini öder misin?
Dava duzentos para saber onde está a mulher do Eddie Mars?
Eddie Mars'ın karısının yerini öğrenmek için öder misin?
"os pobres é que pagam sempre".
"Her zaman fakir olan öder."
Ou paga ou dou cabo dele.
Ya öder, ya da boynunu kırarım.
- Quem achas que vai pagar o funeral?
- Sonra cenaze masraflarını kim öder?
- Talvez eles paguem pelos quadros.
- Belki boyalarını onlar öder.
Porque é sempre... tão dispendioso o Homem deslocar-se do presente para o futuro?
Neden insanoğlu... bugünden geleceğe yol almak için böyle büyük bir bedel öder daima?
Não, não está tudo bem. Por gentileza, têm de pagar adiantadamente.
Hayır, tamam değil. peşin öder misiniz?
Quanto pagaria pelo resgate?
Onu geri almak için ne kadar öder dersin?
Será que chega para pagar as bebidas?
Bu içkileri öder mi?
Pergunta-lhe o que acontece no meio duma travessia por rio... e ele paga em notas secas.
Bir nehri geçerken ondan paranı istersen paranı kuru banknotlarla öder.
Todos os jornais e revistas de escândalos me pagarão muito bem para porem as mãos nelas.
Her boyalı gazete ve rezalet haberleri yazan dergi, bunları elde etmek için bana bir ton para öder.
Pagava as dívidas e mantinha o bar legal.
Borçlarını öder, namusuyla otel işletirdi.
Sou pago pela freguesia de Mastodon e também sou um xerife-adjunto, só por cortesia.
Maaşımı Mastodon belediyesi öder, ayrıca şerif yardımcısıyım. Yani fahri olarak.
E mande-me a conta.
Faturayı gönder, belediye öder.
Todo bairro lhe paga.
Herkes ona para öder.
- Quem perder, parvo!
Kim kaybederse o öder.
Depois, o teu pai passa por lá e paga.
Enayi baban öder parasını, nasıl olsa.
Pai, tudo bem. Os jornais ficarão do meu lado.
- O halde baban öder!
Quem paga? "
hasarı kim öder?
Isto paga muitas dívidas.
Bu bir çok borcu öder.
Tudo bem, o dono vai pagar.
Hepsi bu. Patron tüm hasarı öder.
O dono ali do lado vai pagar tudo.
Yan tarafın patronu hasarı öder.
O perdedor paga!
Kaybeden bedel öder!
A maioria das raparigas pagaria para eu as fotografar.
Kızlar fotoğraflarını çekeyim diye para öder bana.
Com uma condição - toda a gente paga em dinheiro.
Bir şartla, her kes peşin öder.
Paga a refeição, está bem?
Yemeğin parasını öder misin?
Espero que ele tenha pagado adiantado.
Umarım parayı öder.
alguém há-de pagar a conta e as bebidas são de graça considera-te um amigo não queremos confusão já pensámos e podemos afirmar considera-te um de nós
birileri mutlaka hesabı öder hem içkiler de müesseseden... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki kendini bizden say...
alguém há-de pagar a conta e as bebidas são de graça as bebidas são de graça!
birileri mutlaka hesabı öder hem içkiler de müesseseden... içkiler de müesseseden!
E o Hallman vem aqui e me paga só para me ver nua.
Hallman buraya gelir ve sadece beni çıplak görmek için para öder.
Tu pões o dinheiro no banco, e todos os meses, o banco paga-te um juro...
Parayı bankaya koyarsın, ve her ay banka sana faiz öder.
Não se preocupem, o meu patrão paga sempre.
Merak etmeyin. Patron daima parayı öder.
Toda a tribo entrar a pagar três libras e seis.
Bütün kabile yarı fiyatı öder.
Pagas os cafés? Tenho de me despachar.
Kahveyi sen öder misin?
Sabes, todos nesta prisão pagariam um bom dinheiro por uma pintura dessas.
Biliyorsun, bu hapishanedeki her adam böyle bir resim için gerçek para öder.
São Francisco não paga a criminosos para não cometerem crimes. Para isso pagamos à polícia.
San Francisco Şehri suç işlememeleri için suçlulara para ödemek yerine polis teşkilatına öder.
- No caso de ser morto.
- Ölürse sigorta öder.
- Pois eu vou pagar, meus senhores, mas paga melhor quem pagar por último.
Ben ödeyeceğim, baylar. Ama, son ödeyen, iyi öder.
Se tivesse deixado esta infecção mais tempo, sua viúva pagaria a conta.
Bu enfeksiyonun devam etmesine neden olursan, dul eşin paramı öder.
O signore pagará.
Sinyor parasını öder.
Os hotéis tentam livrar-se das pessoas logo que têm as contas pagas.
Oteller faturanızı öder ödemez çıkıp gitmenizi istiyor.
E todos respeitam a lei e contribuem para um futuro melhor. Pum, pum.
Buradaki her vatandaş kanunlara saygılıdır ve daha iyi bir gelecek için vergisini öder.
Paga sempre.
O her zaman öder.
De uma forma ou de outra, pagamos sempre para entrar.
Bir şekilde içeri girmek isteyen parayı öder.