Translate.vc / Portugais → Turc / Omã
Omã traduction Turc
37 traduction parallèle
Em exclusivo, no programa de hoje, o Secretário dos Negócios Estrangeiros que acabou de regressar da terrível luta no Golfo de Omã.
Programımızın özel konuğu, dışişleri bakanı. Basra Körfezi'ndeki acımasız savaştan yeni döndü.
A União Soviética protestou fortemente com os Estados Unidos sobre aquilo que definiu de perigosa provocação por parte de navios de guerra americanos, ontem no Golfo de Omã.
Sovyetler Birliği, tehlikeli provokasyon olarak nitelendirdiği Uman Körfezindeki... Amerikan gemileri konusunda Birleşik Devletleri sert bir şekilde protesto etti.
No sudoeste para Bandar Abbas, depois pelo Golfo de barco para Omã.
Güneybatıda, önce Bandar Abbas'a, oradan da körfezden botla Umman'a.
Viram a minha avaliação da ameaça de Omã?
Umman tehdit değerlendirmemi gördün mü?
"Venha ver a solarenga Omã."
- Güneşli Umman'a gelin.
Agente Lee, a avaliação da ameaça de Omã.
Ajan Lee, Umman tehdit değerlendirmesi.
Em Miami, quase destruiu um iate Feretti de um príncipe Omã.
Miami'de, Neredeyse Omani Prensinin Feretti yatını batırdın.
No interior de Omã, país do Oriente Médio, uma caverna misteriosa se esconde muito abaixo da superfície.
Orta doğunun derinliklerinde Umman devletinde, gizemli bir mağara yüzeyden uzaklarda saklanmış durur.
OMÃ
AMMAN
DOIS DIAS MAIS TARDE OMÃ, PENÍNSULA ARÁBICA
İki gün sonra. Umman, Arap Yarımadası
Segundo, precisas de informações sobre o Omã.
İkincisi : Umman hakkında sana bilgi lazım.
Ninguém fala do Omã.
Kimse Umman hakkında konuşmuyor.
Ficou em Omã depois da guerra.
Savaştan sonra Umman'da kalmaya devam etmiş.
Mascate, Omã Dia de folga da Companhia C
Maskat, Umman C Şirketi izin günü.
Estiveram no Omã?
Umman'da mı görev yaptın?
Ele voa para o Omã dentro de quatro dias.
Neyse, dört gün içinde Umman'a uçuyor.
O Omã é um ninho de vespas.
Umman bildiğin arı kovanı. Haklısın.
- Vais para o Omã. Quero que sigas um tipo.
Takip etmeni istediğim biri var.
Mas está a escrever um livro sobre a operação no Omã.
Ama herif Umman tayfasıyla ilgili bir kitap yazıyor.
Mais uma coisa, os meus homens tiveram problemas no Omã.
Bir şey daha var. Umman'da bizimkiler bir sıkıntı yaşamış.
Manda cumprimentos meus aos teus amigos no Omã.
Umman'daki arkadaşlarına selamımı söyle.
Ainda anda a promover o livro sobre o Omã.
Hâlâ kitabını Umman'da basıyormuş.
Encontra-o no Omã.
Onu Umman'da bulabilirsin.
Até hoje, a dimensão do envolvimento do SAS na guerra do Omã permanece altamente confidencial, ao abrigo da lei britânica dos segredos oficiais.
SAS'ların Umman Savaşı'ndaki müdahalesinin boyutu hala daha Britanya'nın devlet sırları kanunu kapsamınca gizli belge konumundadır.
Ou no Omã.
Ya da Oman'da.
Temos a certeza de que segue para o Iémen, através de Omã, acreditamos que planeia passar o Paquistão, por aqui.
Umman üzerinden Yemen'e geçeceğine eminiz bunun için muhtemelen Pakistan'ın bu bölgesinden geçecek.
Não somos Taiwan, a Costa Rica, o Iraque, Omã, o Sri Lanka, a Argentina, Nova Zelândia, Espanha, Irlanda, Israel, Portugal, Alemanha, Ucrânia, China...
Tayvan değil, Kosta Rika, Irak, Umman, Sri Lanka Arjantin, Yeni Zelanda, İspanya, İrlanda, İsrail, Portekiz Almanya, Ukrayna veya Çin değil.
Motins no Bahrain, Omã, E.A.U.
Bahreyn, Umman ve BAE'nde halk ayaklanmaları.
- Salalah, Omã
Varış :
PORTO SALALAH, OMÃ
SALALAH LİMANI, OMAN
Nos dias de hoje, mais de 500 percorrem novamente os desertos da Arábia Saudita, Omã e dos Emirados Árabes.
Günümüzde bir kez daha Suudi Arabistan, Umman ve B.A.E'nin çöllerinde 500'ün üzerinde gezinmekte.
No extremo sul da Arábia, na fronteira entre Omã e o Iêmen, situa-se a costa de Dhofar.
Arabistan'ın uzak doğu tarafında, Yemen ve Umman sınırı arasında, Zufar sahili bulunur.
Agora, como investigadores do governo de Omã, eles querem descobrir exatamente quantas espécies vivem aqui.
Şimdi Umman hükümeti araştırmacıları olarak burada kaç tane hayvan türünün yaşadığını tespit etmek istiyorlar.
Com o apoio do governo de Omã, eles esperam garantir a sobrevivência destes felinos nestas montanhas à beira mar.
Umman hükümeti desteğiyle, deniz kenarındaki bu dağlarda kedilerin hayatta kalmasını garantilemeyi umuyorlar.
- Pois, para o Sultão do Omã?
Olur, Umman Sultanlığına mı?
A embaixada do Omã.
Umman Elçiliği.
Omã?
- Umman mı?